beş

442 67 16
                                        

"ee ders nasıldı?" diye sordu seonghwa yeosang'a kafeteryaya giderlerken.

"tahmin ettiğim kadar kötü değildi. bayan kim'in beni cezada görmediği için bağıracağını tahmin etmiştim, ama hiçbir şey demedi" 

"oh" senghwa başını salladı. hyunjin onu ikna etmiş olmalıydı. " bu harika" 

"evet, bu yüzden onun dersine gitmek istememiştim" 

" hey yeosang, daha sonra dondurma yemeye gitmek ister misin?" 

"ah bu beklenmedikti" yeosang güldü. " ama tabii ki" 

-

"hey!" yeosang seonghwa dondurmayı yüzüne yapıştırdığında kaşlarını çattı. 

"ups, benim hatam" 

"seni yakalayacağım" yeosang onun peşinden koşmaya başladı ve seonghwa koşabildiği kadar hızlı koşuyordu. yeosang çok hızlı koştuğundan dondurmasından bir parça düştü. "hey seonghwa bunu ödeyeceksin" yeosang kaşlarını çattı ve seonghwa arkasını döndüğünde dondurmanın düştüğünü gördü, bu onu güldürdü. "hey, komik değil" yeosang somurttu. 

"burada hala biraz dondurma var" seonghwa yeosang'ın tuttuğu dondurma külahını gösterdi. 

"neredeyse hiç kalmadı" 

"iyi tamam, sana yeni bir dondurma almaya gideceğiz seni küçük bebek" seonghwa kolunu yeosang'ın omuzlarına sardı ve dondurma satılan yere geri dönmeye başladılar. 

- günler sonra-

"hey sen" dedi bayan kim seonghwa eve gelir gelmez. "hyunjin'in arkadaşı, minho, buraya gelecek. kocamın patronunun oğlu olduğunu ve çok zengin olduklarını biliyorsun, yani onunla tanışsan iyi edersin. biliyorsun seni beğeniyor." 

"onunla her zaman tanışabilirim" dedi seonghwa, kafası karışmıştı. 

"onunla olmayı denemen gerektiğini söylüyorum" kollarını göğsünde çaprazlamıştı. " ve bu bir emirdir... ya da şimdi evden ayrılabilirsin" 

"ne!?" diye sordu seonghwa inanamayarak. " beni hislerimin olmadığı biriyle olmaya zorlayamazsın" 

"pekala o zaman eşyalarını topla ve evden git" 

"neden bunu yapmak zorundayım?" diye bağırdı seonghwa. 

"çünkü seni beğeniyor! eğer onun kalbini kırarsan bizi babasının kötü tarafına çekeceksin. babanı kovacak. eğer onunla olursan belki baban terfi alır" 

"benim babam yıllar önce öldü. o adamın babam olduğunu söyleyip durma. kendine de annem demezsen iyi olur. onların ikisi de gitti. ve kimse onların yerini alamaz" 

"bana cevap vermeyi kes ve dediğimi yap" en güzel kıyafetlerini giy! gecenin sonunda minho'yu randevuya davet ettiğini duyarsam iyi olur!" diye bağırdı seonghwa odasına çıkarken, kapıyı arkasından çarptı. 

"sanki daha da kötüye gidemeyecekmiş gibi" diye mırıldandı seonghwa. dolabına gitti ve uygun bir kıyafet seçip giymeden önce bazı kıyafetleri gözden geçirdi. telefonunun çaldığını duydu ve yeosang'ın aradığını gördü. telefonuna cevap vermek üzereyken aşağıdan bayan kim'in seslendiğini duydu, bu da seonghwa'nın telefonunu yatağa geri koymasına neden oldu. 

aşağıya oturma odasına gitti ve minho ile hyunjin'in kanepede oturduğunu gördü. bayan kim orada değildi ama seonghwa mutfaktayken onu dinlediğini açıkça görmüştü. minho seonghwa'yı görür görmez ayağa kalktı ve gülümsedi. 

"hey minho"seonghwa ona el salladı ve minho ona sarıldı. 

"hey seonghwa, bir süredir seni göremiyordum" 

"evet..." seonghwa başını salladı. bugün ikisinin de okulu vardı. aslında ikisi de aynı sınıftaydı, ama bugün yalnızca bir dersleri vardı, o da seonghwa'nın son zamanlarda sıkça girmediği dersti. 

"pekala millet, anneme mutfakta yardım etmeliyim, az sonra döneceğim" dedi hyunjin ayağa kalkıp mutfağa gitmeden önce. 

hyunjin ne zamandan beri ev işlerinde yardım ediyordu? bayan kim ona seonghwa ve minho'yu yalnız bırakmasını söylemişti mutlaka. 

"peki neden ingilizce dersine gitmedin?" minho bayan kim'in gizlice dinlediğini bildiği için ona fısıldayarak söylemişti. seonghwa'nın dersi atladığını öğrenmesini asla istemezdi. başının belaya girmesini istemiyordu. 

"çünkü sadece..." seonghwa omuz silkti. bayan kim açıkça kulak misafiri olduğu ve söylediği  her kelimeyi dinlediği için rahatsız olmaya başlamıştı, bu yüzden minho'nun elini tutup dışarı çıkmadan önce ayağa kalktı ama minho'nun neyi denediğini kim bilebilirdi? bununla birlikte minho'nun iyi bir insan olduğunu ve muhtemelen hiçbir şey denemediğini kabul etmeliydi. 

"neler oluyor?" minho güldü. " bayan kim gizlice dinlediği için mi?" 

"evet" seonghwa başını salladı." rahatsız olmaya başlamıştım" 

"nasıl olur da?"

"önemli değil" seonghwa başını iki yana salladı. minho'ya bayan kim'in onunla yalnızca kocasının terfi alması için randevuya çıkmasını istediğini söylemek istemiyordu. 

"o biraz kaba görünüyor" diye itiraf etti minho. " sana nasıl davranıyor? " 

"iyi" diye yalan söyledi seonghwa. "her şey yolunda, endişelenme" 

"emin misin? bana güvenebileceğini biliyorsun değil mi? seni gerçekten önemsiyorum" 

seonghwa bayan kim'in onları pencereden izlediğini fark etti. minho'nun sırtı eve dönüktü, bu yüzden onu fark etmemişti. 

"aslında... sana sormak istediğim bir şey var"

"nedir o?" minho ona güldü

seonghwa minho ile olmak istemiyordu ama bayan kim'in kötü tarafına geçmek de istemiyordu. kim bilir? belki minho ile çıkmaya başlarsa ona iyi davranır. ve belki seonghwa minho'ya aşık olur. 

"minho... benimle randevuya çıkmak ister misin?" diye sordu seonghwa ona

" gerçekten mi?" diye sordu minho, seonghwa'nın bu teklifine inanamamıştı. ama sonunda gülümsedi "çok isterim" 

-

"hey anne, babam nasıl biriydi?" diye sordu yeosang annesine. annesinin tek söylediği yeosang 6 yaşındayken kaza yaptıklarında öldüğüydü. 

"ah... neden birden bire soruyorsun?" diye sordu annesi

"keşke burada olsaydı" dedi yeosang. " onu geçekten özlüyorum" 

"peki.. çok iyi bir insandı ve seni çok severdi.onunla olan fotoğraf ve videolarını gördün değil mi? onları tekrar görmek ister misin?" 

"evet lütfen"yeosang başını salladı ve güldü.

 yeosang hiçbir şeyden şüphelenmese de annesinin ona söylemediği bir şey vardı...

Our Past | seongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin