on dokuz

307 50 50
                                        

"peki ne yaptınız?" diye sordu ona yeosang sabırsızlanarak. 

"şey..." 

bir gün önce

"tam olarak sormadım ama içkileri nasıl alacağız?" diye sordu seonghwa san'a "reşit değiliz" 

"kardeşim orada çalışıyor. içkileri bize sorunsuz getirecektir." san omuz silkti

-

"kendimi çok sarhoş hissediyorum"

"ve bilmediğimi mi sanıyorsun?" san güldü. " bu gece bir baş belası gibi hissediyorum. kurbanımız olabilecek biri var mı?" 

"bayan kim?" diye sordu seonghwa " ya da yeosang'ı her zaman rahatsız eden şu yeonjun denen çocuğa ne dersin? sinirimi bozuyor"

"elbette" san başını salladı "ne yapmalıyız?" bir süre düşündü. " belki arabasına yumurta atabiliriz" 

"çok eziksin. bu eskimedi mi?" seonghwa ona sordu

"bak... sonunda yasadışı bir şey yapmak istemiyorum. listedeki en az yasadışı şey arabasına yumurta fırlatmak gibi görünüyor... listedeki en yasadışı şey ise bir sopayla arabasına vurmak olurdu." 

"evet...haklısın" seonghwa başını salladı " ama bir kez olsun kanunları çiğnemeliymişim gibi hissediyorum." omuz silkti " yumurtaları arabasına atalım... ve sonra arabasına vuralım" 

"tamam biraz baş belası olduğunu biliyorum ama ya yakalanırsak?" diye sordu san ona

"yakalanmayacağız." seonghwa ona güven veriyordu " yakalanmayacağımızdan emin olacağız. sonunda onun arabasının parasını ödemeyeceğim" 

-

"saklan seni aptal" diye bağırdı seonghwa san'a yeonjun'un evinin ışıkları arabanın alarmı çalar çalmaz yandığında. seonghwa san'ın kendi üstüne düştüğünü hissetmeden önce hemen koştu ve bir çalının arkasına saklandı. 

"san, sikeyim... bu acıttı" dedi seonghwa san kendini saklamak için üstüne çıkarken. 

"bana saklanmamı söyledin" san fısıldır bir şekilde bağırdı. "ve şşh,  seni aptal...birinin bizi duymasını mı istiyorsun?" san seonghwa'nın dudaklarına parmağını dayadı ve seonghwa başını iki yana salladı. 

"eğer bizi duyarlarsa başımız büyük belaya girer" 

"yaptığımız tek şey arabasına yumurta atmaktı. bunun o kadar önemli olduğunu sanmıyorum. korkak olduğun için arabasına vuramadın." 

"çünkü yakalanırsak arabasının parasını ödemek istemiyorum" diye fısıldadı seonghwa "arabası lanet olsun ki çok pahalı" 

"kesinlikle" önlerinde onları ürküten bir ses duydular. "arabama yumurta mı fırlattınız? bu çok çocukça. kaç yaşındasınız? beş mi?" yeonjun kollarını göğsünün üzerinde çaprazladı. 

"17 yaşındayım" seonghwa san'ı üzerinden itti ve ayağa kalktı, yeonjun'un önünde durdu. çok sarhoş olduğu için neredeyse yere düşecekti. 

"aww tatlı" yeonjun seonghwa'nın yanaklarını mıncırdı ve seonghwa ellerini yüzünden çekti. 

"hey arkadaşımı rahat bırak" san yeonjun'a baktı

"siz ikiniz eve nasıl döneceksiniz? fazlasıyla sarhoşsunuz" 

"belli ki  taksiye bineceğiz " seonghwa gözlerini devirdi 

"sizi eve götürürdüm ama belli ki arabamı temizlemem gerek" yeonjun kollarını göğsünde çaprazladı ve kaşlarını çattı

"arabana binmek istediğimizi kim söyledi?" diye sordu seonghwa ona " açıkçası senden hiç hoşlanmıyorum" 

"aww ne kadar üzücü" seonghwa sersemlemeye başladı ve birkaç saniye gözlerini kapattı. düşmek üzereyken birinin onu yakaladığını hissetti. 

"hey! onu rahat bırak" san'ın yeonjun'a bağırdığını duydu. seonghwa başının biraz daha az döndüğünü hissettiğinde yavaşça gözlerini açtı ve yeonjun'un onu öpmek için eğildiğini gördü. 

"ne yapıyorsun sen?!" seonghwa onu uzaklaştırdı ve san'a doğru ilerledi. 

"sana en yakın arkadaşımın iyi bir erkek zevki var derken yalan söylemiyordum" yeonjun gülümsedi. 

"o artık senin en yakın arkadaşın değil. o yüzden kapa çeneni" seonghwa gözlerini devirdi. " daha önce de söylediğim gibi eğer onunla uğraşırsa... benimle de uğraşıyorsun demektir seni aptal" seonghwa  yanına ilerledi ve san neredeyse düşeceği için ona yardım ederek onu takip etti. 

"bunu sana cidden ödeteceğim" yeonjun telefonunu çıkardı ve birini aradı. "hey juyeon... benim için bir şey yapman lazım." sırıttı. " park seonghwa'nın sana aşık olmasını ve kang yeosang'ı sonsuza kadar unutmasını sağla." 





Our Past | seongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin