"bana bir dakika ver" dedi seonghwa amcasına yeosang'ın annesinin gitmek üzere olduğunu görünce. "amca, bu gerçekten önemli tamam mı? başka bir gün gelip seni ziyaret edeceğim. gerçekten üzgünüm." ayağa kalktı ve çıkışa doğru koştu. dışarı çıktıktan sonra yeosang'ın annesini yakaladı.
"oh, seonghwa... ne yapıyorsun?" gözleri genişledi
"o yeosang'ın babası mıydı?" diye sordu hemen "yeosang'a neden yalan atıp onun öldüğünü söyledin?"
"neden bahsediyorsun? bu onun babası değil" dedi gergin bir şekilde
"hanımefendi, fotoğraflardaki adamı net bir şekilde hatırlıyorum. az önce ziyarete geldiğiniz adam açıkça yeosang'ın babası. neden ona babasının öldüğüne dair yalan söylüyorsunuz?"
"lütfen ona bir şey söyleme" yalvardı " yeosang babasının hapiste olduğunu bilmemeli"
"ama bir gün öğrenecek. ona gerçeği söylemelisiniz"
"yapacağım" başını salladı " bir gün ona söyleyeceğim ama şimdi değil"
"neden olmasın? neden yapamayasınız? şimdi daha da incineceğini düşünmüyor musunuz? babasının öldüğünü düşünüyor ve onu zar zor hatırlıyor. bana defalarca babasının hayatta olmasını ne kadar istediğini söyledi." seonghwa iç geçirdi. " bu yüzden ondan saklamayacağım hanımefendi... ona söylemek benim haddime değil ama farkına varmadıysanız oğlunuzu gerçekten seviyorum. ondan böyle bir şeyi asla gizlemem"
"evet biliyorum" başını salladı. "senin onu sevdiğinin farkındayım ve onun da seni sevdiğini söyleyebilirim ama lütfen ona söyleme"
"bu ondan saklamanız gereken bir şey değil. lütfen ona söyleyin. bilmeyi hak ediyor"
"babasının cinayetten hapiste olduğunu bilse nasıl tepki verirdi sence?!" diye bağırdı yanaklarından gözyaşları dökülürken. seonghwa'nın gözleri genişledi
"ci-cinayet mi?"
"o yüzden lütfen ona söyleme seonghwa. öğrenmesi onun için iyi değil. lütfen ona nasıl söyleyeceğimi düşünmem için bana zaman ver"
"ama n-ne? cinayet mi?"
"kasıtlı değildi" gözyaşları yanaklarından aşağı süzüldü " bir araba kazası geçirdik ve o-o... bir arabaya çarptı ve diğer insanlar açıkça yaralanmış olmasına rağmen uzaklaştı... daha sonra onların öldüğü ve kocamın cinayetten suçlandığı ortaya çıktı."
"ne-ne?" seonghwa'nın yanaklarından yaşlar süzüldü. " bu ne zaman oldu?"
"neredeyse on yıl önce" dedi ve seonghwa'nın gözleri büyüdü. "sorun ne? solgun görünüyorsun?" diye sordu endişeyle
seonghwa duyduklarına inanamıyordu. şimdi her şey daha mantıklıydı... kendisinin ve yeosang'ın alnındaki yara izi ve ikisinin de bunu bir araba kazasında almış olması... yeosang'ın babası seonghwa'nın kabusunda gördüğü adamdı. ailesinin ne kadar yaralı olduğunu gördükten sonra kaçan adamdı.
seonghwa'nın ailesini öldüren o adamdı.
Sanırım herkes az çok tahmin etmişti böyle olacağını :// seonghwa için cidden çok zor bir durum olacak...
Bu arada bilin bakalım kim yungi fici çeviriyor 🙃🙃 Our Past'ın final bölümünü yayınladığım gün onu da yayınlayacağımm
![](https://img.wattpad.com/cover/236586556-288-k93475.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Past | seongsang
Fanfic@ateezblueprint'ın Our Past | seonsang kitabının çevirisidir. Kang Yeosang'ın alnında küçükken karıştığı araba kazasından kaynaklı bir yara izi vardı. Yara izi onu büyüdükçe özgüvensiz kılan bir şeydi. Daha sonra Park Seonghwa ile tanıştı, hayatı...