"siz çocuklar seonghwa'nın şu juyeon denen çocukla gerçekten fazla yakın olduğunu düşünmüyor musunuz?" yeosang kollarını göğsünde çaprazladı. "artık bizimle zar zor takılıyor."
"şey... her ikisinin de aynı yaşta olduklarını ve birçok ortak yönleri olduğu için olduğunu söyledi. ayrıca ikisinin de aynı ortaokula gittikleri ortaya çıktı." dedi san " belki de sadece aşırı düşünüyoruzdur. yani... o hala bizimle takılıyor."
"evet ama onunla daha çok takılıyor." yeosang kaşlarını çattı.
"şşh... geliyor" dedi wooyoung
"hey millet" seonghwa gülümsedi ve kollarını yeosang'a doladı.
"hey, neredeydin?" diye sordu san ona
"juyeon ile takılıyordum" dedi ve yeosang gözlerini devirdi.
"daha sonra bir şey yapacak mısın hwa?" diye sordu yeosang ona. seonghwa ona çıkma teklifi etmezse, ona çıkma teklifi eden kişi o olacaktı.
"ah, doğru. sana söylemeyi unuttum ama daha sonra amcamı hapiste ziyaret edeceğim"
"neden bana söylemedin? onunla konuştuğunu bilmiyordum"
"ah, özür dilerim. tamamen unutmuşum"
"iyi" yeosang yüzündeki üzgün ifadeyi saklamaya çalışıyordu.
seonghwa son zamanlarda hayatından pek bahsetmiyordu. ikisinde de olan yaraları öğrendikten sonra her şeyin gerçekten farklı olacağını düşünmüştü.
"pekala sonra görüşürüz çocuklar. sınıfa gitmem gerekiyor" dedi seonghwa yeosang'ın dudaklarına öpücük kondurup uzaklaşmadan önce.
"siz ikiniz çift misiniz?" diye sordu wooyoung yeosang'a "bu öpücük de neydi ?"
"bilmiyorum" yeosang kaşlarını çattı. " resmi olarak değiliz ama beni böyle öpüyor. bu kafa karıştırıcı"
-
"sonra görüşürüz yeosang" dedi seonghwa yeosang'a
"tamam amcanla konuşmanın nasıl gittiğini bana söyle" dedi ve seonghwa başını salladı.
"hoşçakal" seonghwa evden çıkmak üzereydi ama yeosang kolunu tuttu.
"acelen olduğunu biliyorum..." yeosang aşağı baktı " ama senden gerçekten çok hoşlandığımı hatırlamanı istiyorum."
seonghwa sadece gülümsedi. yeosang'ın bunu birdenbire ona söylemesini beklemiyordu. "benim de senden hoşlandığımı biliyorsun" dışarı çıkmadan önce yeosang'ın alnını öptü.
-
"başka aile üyelerim olduğunu bilmiyordum" dedi seonghwa karşısında oturan adama
"evet... ailen ölmeden önce hapse atıldım. gerçekten işe yaramayacağı için seninle iletişim kurmaya çalışmadım. burada kilitliyken ne yapabilirdim ki? seninle şimdi iletişime geçme nedenim yakında serbest bırakılacak olmam"
"gerçekten mi? bu iyi" seonghwa sadece başını salladı. " ama tam olarak ne yaptın? neden buradasın?"
"şey... bazı yasadışı şeyler yaptım. ama kimseyi öldürmedim ya da onun gibi herhangi bir şey. bu yüzden endişelenme"
"bu daha iyi hissettiriyor." dedi seonghwa alaycı bir şekilde. "hala ne yaptığını bilmek istiyorum"
"şey ben-" diye başladı ama seonghwa çok tanıdık gelen başka bir mahkumu ziyaret etmeye gelen kişiyi gördüğünde dinlemeyi bıraktı.
"bu da ne-" seonghwa'nın gözleri, onların yeosang'ın annesi ve yeosang'ın geçen gün ona gösterdiği fotoğraftaki adama benzeyen bir adam olduğunu fark ettiğinde genişledi
yeosang'ın babası yaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Past | seongsang
Fanfiction@ateezblueprint'ın Our Past | seonsang kitabının çevirisidir. Kang Yeosang'ın alnında küçükken karıştığı araba kazasından kaynaklı bir yara izi vardı. Yara izi onu büyüdükçe özgüvensiz kılan bir şeydi. Daha sonra Park Seonghwa ile tanıştı, hayatı...