dört

472 73 2
                                        

"pekala,hanginizdi?" bayan kim sınıfa baktı, birinin arabasına yumurta attığını itiraf etmesini bekliyordu. 

yeosang yalnızca sessiz kaldı, ama bayan kim'in son otuz dakikadır  bunun hakkında konuşmasına kızgındı. ders ne zaman başlayacaktı? sinir bozucu sesiyle onlara bağırmasını duymak yerine matematik problemlerini çözmeyi tercih ederdi. 

"müdürü çağırmadan önce bir kez daha soracağım, bunu yapan kimdi? başı büyük belada" 

tüm sınıf yeosang ve wooyoung da dahil olmak üzere sessiz kaldı. yeosang'ın yalan söyleyemediği doğruydu ama pekala sır tutabilirdi. 

"iyi,  o halde müdürü çağırıyorum" 

-

"ikiniz niye bu kadar geç kaldınız?"diye sordu san wooyoung ve yeosang'a kafeteryadayken. " seonghwa'yla ben neredeyse 20 dakikadır ikinizi bekliyoruz" 

"bayan kim sürtüğü problem çıkardı" wooyoung gözlerini devirdi. "bugün ders bile vermedi. yalnızca sınıfa bağırıp arabasına kimin yumurta attığını sordu. ve kimse itiraf etmediği için müdürü aradı. okuldan sonra hepimiz cezaya  gidiyoruz." 

"ah hayır, seninle takılmak istiyordum" san somurttu. 

" seonghwa geçen sene bayan kim'in matematik dersine girdiğini söylemiştin. onunla iyi geçinmek için bir yol biliyor musun?" diye sordu yeosang ona. o ve seonghwa tüm gece telefonda konuşmuşlardı, bu yeosang'ı onunla konuşurken daha az utangaç yapıyordu. 

"bilmiyorum üzgünüm" seonghwa başını iki yana salladı.  o da onunla geçinmenin iyi bir yolu olmasını isterdi, ama bu pek gerçek olabilecek bir şey değildi. 

"bekle geçen sene onun matematik dersinde miydin?" diye sordu wooyoung ona " bunu bilmiyordum" 

"evet" diye yalan söyledi seonghwa. 

yeosang onu tanıyıp tanımadığını sorduğunda aklına gelen ilk şey onun matematik öğretmeni olduğunu söylemekti. onu tanıdığını belli etmişti, başka ne söyleyebilirdi ki?

"ben çocuğu var mı diye merak ediyorum" dedi wooyoung. " onlar için çok üzgün hissediyorum. ona nasıl dayanabiliyorlar?beni fazlasıyla kızdırıyor ve ben onu yalnızca günde kırk dakika görüyorum" 

"hiçbir fikrin yok" diye düşündü seonghwa kendi kendine. 

"aniden sustun" dedi san seonghwa'ya 

"evet... sadece biraz yorgunum. uykumu alamadım" kısmen doğruydu. yeosang ile telefonda konuşması bittikten sonra bayan kim ve kocası bütün gece boyunca tartışmıştı, bu onun uymasını imkansız kılmıştı. 

"iyi, bir sonraki dersin başlamasına hala birkaç dakika var, benimle gel" wooyoung san'ın elini tuttu. " sonra görüşürüz millet" dedi ve yeosang ve seonghwa'ya kafeteryadan çıkmadan önce el salladı. 

"demek...dün uyuyakaldın?"diye sordu seonghwa yeosang'a 

"evet... üzgünüm" gergince güldü. " çok geç kalmaya alışık değilim" 

"sorun değil" seonghwa ona küçük bir gülümseme verdi. "peki dünden beri hayatın nasıl değişti?şimdi biraz baş belası olmak nasıl bir duydu?" 

"abartıyorsun" yeosang başını iki yana salladı ve güldü. " yalnızca tek kötü bir şey yaptım" 

"iyi evet, ama şimdi sen de cezalısın . hiç ceza almadığını varsayıyorum" 

"evet, almadım" başını salladı. 

"görüyorsun...  bir baş belası olmaya başlıyorsun. San daha önce hiç dersleri atlamadığını ya da başını belaya sokacak bir şey yapmadığını söyledi, wooyoung her zaman seni ikna etmeye çalışsa bile. yalnızca dün tanıştık ama sanırım şimdiden seni kötü etkiliyorum"  seonghwa sırıttı.

-

"ne? cezadan kaçmamı mı söylüyorsun?"  diye sordu yeosang seonghwa'ya.  " bayan kim beni öldürür" 

"bir baş belası olmak istediğini sanıyordum" dedi seonghwa " canının istediğini yapmak iyi hissettirmiyor mu?" 

"iyi evet..." yeosang başını salladı. " ama wooyoung gidiyor, yani" 

"yalnızca bir kez olsun wooyoung'un iyi bir çocuk olmasına izin ver" 

"tamam, iyi" 

"cezadan kaçacak mısın?" diye sordu seonghwa ve yeosang başını salladı. " peki, niye yemek yemeye sonra da film izlemeye gitmiyoruz?" diye önerdi seonghwa.

"kulağa iyi geliyor"

-

seonghwa yeosang ile takıldıktan sonra eve geldiğinde, kimse onu durdurmadan ya da herhangi bir ev işi istemeden odasına çıktı. seonghwa bayan kim'in yeosang'ın başını büyük belaya sokacağını biliyordu, çünkü cezadan kaçmıştı. odasından çıkıp hyunjin'in odasına doğru yürümeden önce derin bir nefes aldı. yeosang'ın cezaya gitmesine izin vermesi gerektiğini biliyordu, ama bayan Kim , kim bilir neler yaptıracaktı. seonghwa ne duymuştu, yeosang kötü bir yalancıydı. bayan kim ona direkt sorduğunda  ve o da gerçeği saklayamadığında ne olacaktı? hyunjin'in kapısını çalmadan önce derin bir nefes daha aldı. 

"kim o?" diye sordu hyunjin. seonghwa cevap vermeden önce kapıyı açtı. " ne istiyorsun?" 

"senden bir ricam var" 

"neymiş o?" hyunjin odasında yürüdü ve masasının yanındaki sandalyeye oturdu. seonghwa yürüyüp hyunjin'in yatağına oturdu. 

"endişelenme... eğer kabul edersen ve dediğimi yaparsan, sana ödeme yapacağım" 

"ne kadardan bahsediyoruz?" hyunjin kaşını kaldırdı. 

"öncelikle yapıp yapmayacağını bilmem gerek. sonrasında ödemeyi ayarlayacağım" 

iyi, benden ne yapmamı istiyorsun?"

"anneni cezaya gelmediği için kang yeosang'ın başını belaya sokmaması için ikna et" 

"neden cezaya gitmedi ki?" hyunjin omuz silkti

"parayı istiyor musun istemiyor musun?"

"iyi" hyunjin gözlerini devirdi. " adını tekrar söylesene" 

"kang yeosang" 

"tamam, neler yapabileceğimi  görelim" 

"peki o zaman, annenin başını belaya sokmadığını bilene kadar sana parayı ödemeyeceğim" 

"peki o zaman, ama onu ikna etmesi kolay değil, bu yüzden bana en az elli dolar vermen gerek"

"otuz"

"iyi"

"ama ikimiz de babanla yaşamakla tehdit eder etmez seni dinlediğini biliyoruz... belki bu sefer de onu kullanırsın" 

Our Past | seongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin