↬Ep; 35

2.4K 206 86
                                    

Geçenlerde sunduğum fikrin kabul olduğunu ve şirketin çok büyük bir kazanç elde ederek imzaladığı bu anlaşmada benim adımın geçtiğinden yaşamam gereken mutluluğunun çeyreğini bile yaşayamamamın tek bir sebebi vardı.

Kim Taehyung.

O gün terasta konuşulanlar aklımdan bir an bile çıkmamış, Taehyung ile denk gelmemek için var gücümle çabalamıştım ama düşünmeden edemiyordum.

Ne kadar düşünceli olursa olsun Taehyung akıllı bir adamdı, eğer istemese Lurim'i öpmezdi.

''Hey, gülümse biraz! Bugünün yıldızı sensin!''

Şirketi ziyarete gelen Yuki ve Jungkook çifti şirket arasında düzenlenen bu küçük etkinlikte beni yalnız bırakmamışlardı. En azından en yakın dostum Yuki yanımdaydı, nişanlısı Jungkook Taehyung'un yanına gitmişti bile. 

''Chae, senin bir derdin var. Ne oldu?''

Yuki bana bakarken koluna girmiş, yorgun bir edayla kulağına fısıldamıştım.

''Eve gidelim, daha fazla katlanamayacağım.''

Yuki şaşırsa da üstelememiş, Jungkook'a haber verdikten sonra çantasını ve benim çantamı da alıp çıkışa yönelmişti. Arkasından ilerlerken üzerimde hissettiğim bakışlarla arkama dönmüş, Taehyung'un meraklı bakışlarıyla karşılaştığımda ise hemen önüme dönmüştüm.

 Arkasından ilerlerken üzerimde hissettiğim bakışlarla arkama dönmüş, Taehyung'un meraklı bakışlarıyla karşılaştığımda ise hemen önüme dönmüştüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Episode; 35

Müsaade ettiğimi hatırlamıyorum.

(08.04)

Tüm bu kutlama faslından sonra yine bir iş gününün sabahına uyanmış, Yuki'nin bana bıraktığı sesli mesajlarla az da olsa moral bulmuştum. Dün olanları ona anlattıktan sonra ağlayıp biraz daha rahatlasam da onu gördüğümde tekrardan kalbimin sızlayışını şimdiden hissedebiliyordum.

Üzerime giydiğim simsiyah kombinle evden kısa sürede ayrılmış,iş yerinde de aynı şekilde kısa sürede varmıştım, her ne kadar gitmek istemesem de.

İçeri girdiğim an yüzüme yerleştirdiğim sahte gülümsemeyle herkese baş selamı vermiş ve masama oturmuştum. Oturduğum an masama geldiğini gördüğüm Lurim ile beraber gerilmeye başlasam da belli etmemiş, masama incelemem için konulan dosyaları incelemeye başlamıştım.

''Chaewon-''

''Diyeceğin hiçbir şeyi duymak istemiyorum.''

''Seninle o konuyu konuşmaya gelmedim, Taehyung seni çağırıyor.''

Göz devirip gitmesiyle beraber öylece kalmış, neden çağırdığını düşünmemeye çalışmıştım ama istemsizce oluyordu, özellikle dün olanlardan sonra yüzünü görmek istemiyordum. 

Geçen günlerde ortak çalıştığımız dosyanın kendi kısmımı bitirdiğimde ona götürmem gerekiyordu ve şimdi de onu teslim etmem için çağırıyordu belli ki.

Ne düşünmüştüm ki, beni de mi öpecekti?

Kendi kendime daldığım düşüncelerden kurtulup çekmeden dosyayı bulmuş, hızla ayağa kalkmış ve odasına ilerlemiştim.  İlerlerken vücudumda da ilerleyen stres beni ele geçirirken odasının önüne gelmemle derin bir nefes vermiş ve kapıyı tıklatmıştım.

Gelmemi söyleyen o kalın ses kulaklarıma dolduğunda içeri geçmiş, ona bakmamaya çalışarak dosyayı masasına bırakmıştım. Sonunda kafamı kaldırmam gerektiğini fark ettiğimde kaldırmış, o sırada kalbimin bir anda hızlanmasına tanık olmuştum.

Giydiği yeşil takım ve dalgalandırdığı siyah saçlarıyla oldukça nefes kesiciydi fakat sakin kalmalıydım.

O Lurim'den hoşlanıyordu, o saçma duygularımı aralarına sokamazdım.

''Oldukça etkileyici bir dosya-''

''Teşekkürler, ben çıkabilir miyim?''

Hızlı ve duygusuz kurduğum cümleye ben bile şaşırmıştım ki tam o sırada Taehyung gözünü dosyadan çekmiş ve yüzündeki meraklı ifadeyle bana bakmıştı.

Ağlamaktan şişen gözlerimin altında onlara eşlik eden halkaları düşündüğümde hemen oradan ayrılıp biraz daha ağlamak istesem de Taehyung'un dosyayı kapatıp yanıma gelmesiyle tüm bunları unutmuş, gözlerimi yere dikmiştim.

''Neyin var, iyi gözükmüyorsun-''

''İyiyim.''

Taehyung bu cevaptan tatmin olmamış olacak ki elini çeneme koyup kendisine bakmamı sağlamış, tekrarlamıştı sorusunu.

''İyi değilsin, neyin var?''

Derin bir nefes alıp kendi kendime kendimi tutmamı söylesem de dayanamamıştım ve söylediğime saniyesinde pişman olduğum bir cümle kurmuştum.

''Sizi ilgilendirmiyor, Bay Kim. Şimdi müsaadenizle çıkıyorum.''

Her ne kadar pişman olsam da arkamı dönüp gitmeye hazırlanırken kolumda hissettiğim elle durmuş, yine de ona dönememiştim.

''Müsaade ettiğimi hatırlamıyorum.''

Bir anda ne diyeceğimi şaşırmış, iyice hızlanan kalbimi duymamasını dileyerek konuşmuştum.

''Sadece çıkmak istiyorum, bırakın kolumu..''

Taehyung kolumu bırakmamış, aksine beni iyice çekerek yüz yüze gelmemizi sağlamıştı. Yüzüne sinirli bir şekilde bakmama şaşıracak olmalı ki kaşlarını çatmış, kendinden emin bir şekilde konuşmuştu.

''Gözlerinin bu hali iyi olmadığını açıklıyor, Chaewon. Ne oldu sana, annenle yada ailenle alakalı bir şey-''

''Sevgiliniz varken başkasının hayatıyla bu kadar alakadar olmamanızı tavsiye ederim!''

Lurim'in henüz sevgilisi olmadığını bilmeme rağmen bir anda ağzımdan çıkan cümle ve yaptığım vurguyla Taehyung iyice şaşırmış, sinirle gülmüştü.

En azından sinirden güldüğünü düşünmüştüm.

''Sevgilim mi, kimmiş o?''

''Bay Kim, bırakın kolumu da-''

''Daha geçen gün bana o lafları söyleyen cesur kız sen misin?''

Yüzündeki gülüşle bana bakan Taehyung'un gözlerinin içine baktığımda gördüğüm ifadeden dalga mı geçiyor yoksa sinirden mi gülüyor belli olmuyordu ve öylece bakarken beni iyice sinirlendirmeyi başarıyordu.

''Evet, o kız tam karşında ama şunu sakın unutma ki o kız başkalarını öpen birilerinin arkasından koşan biri değil!''

Taehyung'un yüzündeki gülüşün solmasıyla kolundan kurtulmuş, bana seslenmesine rağmen odadan hızla çıkmıştım. Arkamdan geldiğini fark ettiğimde ona dönüp sinirli bir bakış atmıştım ki bu bakış, koridorun ortasında öylece kalmasına yetmişti.

Gerçekten onu bu kadar kıskanmama ben de şaşırmıştım ama bu bir oyun değildi.

Bir an önce duygularına karar vermesi gerekiyordu.

hack ↯ taehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin