0.7

43 7 2
                                    

*Belkide insan artık sevilmek istemiyordu, anlaşılmak istiyordu...

(Hatırlatma)

Kıkırdayarak cevap verip uzakdan gelen gölgeye baktım. Güneş gözümü alırken kim olduğunu göremiyordum... Biraz daha yaklaştığında kaşlarımı çattım... Berk'ti çünkü bu!.

Niye şaşırdım ki bu kadar?(!) Alt tarafı karşıdan geliyor felan!...


"Mert konuşmamız gerek acil!"
 
Berk ile Mert mi konuşacak?(!) Hemde acil! Ne konuşabilirler onu buraya getirecek kadar?(!) Bu aralar çok gerginim onu farkettim...

Derin bir nefes verip takmıyormuş gibi bakarken Mert bana baktı... Göz kırpıp Berk'e kafasını sallayınca göz kırpıp Burak'a döndüm. Takmıyormuş gibi yapıp bir yandan da bizden uzak olmayan Berk ve Mert'e göz atıp duymaya çalışıyordum... Sadece bir dialogu duymuştum. Belki de en önemli kısmını...

"Anlamıyorsun! Diyorum ki Asya bunu ondan öğrenirse varya... Al izle dizi, kaos... İsmi de 'Asya'nın Dünyası Yıkılıyor' olur değil mi?(!) Dalga geçiyorsun biz söylemeliyiz!"

Korkuyla yutkunup Burak'ın dediklerini kavramaya çalıştım...

"Bir girdim içeri v- Asya yüzün soldu...(?)" Sorar gibi Burak'ın cümlesi ile gözlerinin içine baktım. En derin bakışımla baktım. Bir şey dönüyor belli... Ben dışında herkes biliyor belkide.

Ben dışında herkes benim geçmişimi biliyor...

Hayatımı anlatan cümle tam da bu... Ben dışında herkes benle ilgili bir şeyler biliyor. Bir şeyler yıkılacak. Belki de kurulacak bilmiyorum... Ama korkuyorum. Çok korkuyorum. Fazla korkuyorum.

Ben Asya Korkmaz, kendi hayatımın mahvoluşunu izliyorum. En büyük korkum ailemden manevi uzaklaşmam... Ben Asya Korkmaz, ailemi belkide herkesten çok sevip çok önemsiyen 17 yaşını bitirecek olan insan... Üniversiteye başlayacak o kız...

-Spoiler-

"Herkes biliyordu... Nasıl anlatmazsınız?(!) Hani en yakın arkadaştık. Hani kardeştik lan! Abi nasıl ya?"

Hayatım yavaş yavaş mahvoluyordu. Her gün biraz daha ölmek istiyordum. Diyordum ki 'ölseydim de bunu duymasaydım' sonra yarın oluyor... Bam! Daha büyük bir şey... Ruhum bedenimi her gün milim milim terk ediyor... Diyor ki; 'Bu nasıl şanssızlık ben bunun ruhu olamam... Daha iyilerini hakediyorum. Yaşamayı haketmiyorsun!' diyor her gün...

Ellerim koyduğum çimenlerde belli belirsiz titrerken konuşmalarının bitmesini beklemeye başladım. Burak endişeyle kocaman ellerini yüzümde gezdiriyordu... Bora bıkmış bir şekilde Burak'a iyi olduğumu anlatmaya çalışıyordu...

Mert yavaş yavaş buraya gelirken Berk'in gittiğini görünce yerimden kalkmadım... Direkt zıpladım...

"Benle de konuşman gerek!" Bu yaptığım yüzsüzlüktü biliyorum. Onu daha birkaç gün olmadan tek bırakıp gitmiştim ama... Benim hakkımda başkaları ile konuşması çok garipti...

"Konuşacak hiçbir şey yok..."

"Benim hakkımda arkadaşlarımla sanki hayatım mahvolmuş gibi konuşursan... Evet sanırım konuşacak bir şey var..."

Mert dudaklarını kemirmeye başlarken Berk'in korkak gözlerine bakıyordum. Dediğim gibi
Berk Saydam güçsüz müydü?(!)
Berk Saydam çok güçsüzdü...

Ölüm Oyunu / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin