1.1

31 5 2
                                    

*şimdi gitme dur desem... Durur mu o ayaklar? Ama değmez, benim kanlı ellerim seni haketmez...

(Yazarın anlatımıyla...)

Asya ilaçların verdiği etki ile uykusuna devam ederken Burak'ın gözü Atlas'taydı. İntikam istiyordu. Kendi kendine içinden; "keşke Asya yerine Atlas burada olsaydı..." Diye geçirdi. Gözlerini kapatıp duvara yaslandı. Herkes bitmiş bir şekilde oturuyordu. Kimse uyumamış yemek bile yememişlerdi. Asya'nın annesi hemen yan odada sakinleştirici verilmesine rağmen ne uyuyor ne susuyordu.

Ne Bora katlanabiliyordu Atlas'a,
Ne Mert katlanabiliyordu Atlas'a,
Ne Burak katlanabiliyordu Atlas'a...

Mert araladı dudaklarını...

"Eğer..." Dedi yavaş yavaş içindeki durgunlukla...

"Eğer Asya'm senin yüzünden..."

Devamını getiremeden sustu. Tek bir kelime çıktı dudaklarının arasından...

"Git..."

Mert burnunu çekip başını dikleştirirken gözündeki yaşı umursamadı...

"Atlas... Ne bekliyorsun? Asya'nın öldüğünü görüp öyle mi gideceksin?"

Atlas'ı suçluyordu herkes. Belki de gerçekten Atlas suçluydu... Atlas yerde öylece dizlerini kendine çekmiş suçlu bir çocuk gibi oturuyordu.

"Asya ayağıya kalkıp eve gelene kadar hiçbir yere gitmiyorum. Eğer Asya beni istemezse anlarım... Ama sizin böyle bir hakkınız yok!"

Atlas mırıldanarak Mert'e baktı...

"Hemde hiçbirinizin..." Diyerek ekledi teker teker yüzlerine bakarken. Burak öfkeyle Atlas'a baktı.

"Hiç değilse ölmesi için elinden geleni yapmadım... Yapmadık. Bunca zaman yanındaydık..."

"Dediklerimi harfiyen yaptınız. Bilmemezlikten geldiniz. Siz zaten Asya'nın hayatının mahvolacağını bile ondan önce öğrendiniz. Şimdi 'git' demesi gereken biri varsa Burak, Mert, Berk ve Bora... Benden çok siz gitmeyi hakediyorsunuz. Hiç değilse ben onun bir düşmanıydım. Siz neyiydiniz? Kardeşleri değil mi? Kardeşinizin başına bunların geleceğini bile bile neden onu daha iyi koruyup olacakları önceden haber vermediniz? Berk sen neden çocukluk arkadaşına oyun oynadın? Ben yaptırmadım ben size söyledim siz tıpış tıpış kabul ettiniz. Ona zarar vereceğimi bile söylememişken kabul ettiniz. Ben hiç değilse düşmanıyım... Peki siz şimdi kimsiniz?"

Burnunu çekip gözlerini yere dikti Atlas. O anda herkes duraksadı. Atlas bile bir yerden sonra haklıydı... Asya yavaş yavaş uyanırken Mert'in gözleri camdan Asya'nın gözleri ile buluştuğunda Mert şok olmuş bir şekilde cama yapıştı. Mert ile birlikte Burak yerinden zıplayıp cama kalp çizdi. Atlas yavaş yavaş korkakça doğrulurken Bora ve Berk kendini bir adımda camın önünde buldu. Hepsi yıkılmış ama enkazı toplanmamış bir binaydı. Mert'in uykusuzluktan gözleri kızarmış saçları dağılmıştı. Burak ise farksız değildi... Asya sırayla yüzlerini inceledi... Yavaşça gülümseyip el salladı. Doktor muayenelerini yaparken sırayla içeri girilmeye izin verilmişti...

İlk önce Mert girdi içeri. Yüzüne 'iyiyim' maskesini takıp. Başucuna oturup 'iyiyim', maskesini çıkartmamaya özen gösterdi. Soyut bir maskeydi o. Nasılsın? Sorusuna 'iyiyim' diyordu maske. İster ağlayarak söyleyin ister gülerek. Eğer birinin sizi mutlu görmeye ihtiyacı varsa. Mutlu olmalıydınız. Az önce uykusuzluktan bayılmak üzere olsanız bile iyiydiniz...

Ölüm Oyunu / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin