1.7

21 4 0
                                    

*Eğer ölmek özgürlüğe kavuşmaksa ben artık ölmek istiyordum... Ben özgür olmak, ruhumu özgür bırakmak istiyordum...

"Tamam baba... Kimsenin haberi yok değil mi?"

"Yok ama eğer tek telefonumu bile açmazsan anında Mert'e söylerim. Anında."

Avucunun içi ile alnıma vurdum.

"Tamam! Görüşürüz kafeye gideceğim şimdi geç kalıyorum baybay öptüm!"

Anında telefonu babamın yüzüne kapattım. 2 aydır ben hergün birinin haberi haberi olup olmadığını soruyorum o da her gün beni tehtit ediyor. Ne güzel anlaşıyoruz değil mi!

Egee kişisinden bir yeni mesaj*

Bildirime tıklayıp mesajı açtım.

Egee; Asya hadi geç kalıyoruz! Bugün benim ilk iş günüm!
Asya; Beni mi bekliyordun. Söyleseydin ya oyalanarak geliyorum!
Egee; Ya sabır!
Asya; Tamam sakin... Hemen çıkıyorum sakin...
Egee; 5 dakika sonra kapının önündeyim ona göre kapıyı kırar seni sürükleyerek götürürüm.
Asya; Senin yüzünden geç kalıyorum hadi ama!
(Görüldü✅✅)

Andomeda'yı okşayıp veda ettim. Çok heyecanlıydım çünkü yaklaşık 3 haftadır konuştuğum biriyle ilk kez yüz yüze gelecektim...

"Görüşürüz aşkım..." Andromeda'yla son kez kucaklaştık ve dışarı çıktım. Andromeda'yla çok yakın bir bağ kurmuştuk. Onu sahipsiz hayvan barınağından almıştım.

O kadar yazıktı ki bir kere sahibi tarafından bırakıldığı için bana her gün 'gitme...' der gibi bakıyordu. Ve ben her seferinde işi bırakıp evde onunla kalmak istiyordum...

Sokakta Ege'yi beklerken çok heyecanlıydım. Peki biz birbirimizi nasıl tanıyacaktık? Evet, hiç yüz yüze gelmedik, görüntülü konuşmadık, birbirimize ses bile atmadık!

"Salut, je cherche une fille nommée Asya qui habite ici. Le savez-vous?" (Merhaba, burada yaşayan Asya adında bir kızı arıyorum. Biliyor musunuz?)

Benle konuşan ela gözlü gayet yakışıklı, hatta bayağı yakışıklı, benim iki katım bir çocuk bana bakın şimdi cümleye iyi bakın... BANA BENİ SORUYORDU....

"je sais qui tu es" (Tanıyorum, kimsiniz?)

"Je m'appelle Ege" (Ismim Ege...)

Gözlerim şok içinde açıldı.

"EGE!" Diye bağırıp sarıldığımda omuzlarına bile gelemiyordum.

"Asya..." dedi çok içinde.

"Türk kızları bu kadar güzel oluyor muydu?" Hayranlıkla süzdüğünde yüzüm kızarmıştı.

"Yemin ederim Fransız zannettim."

"Övmen bittiyse işe gidelim ha?"

"Abo işe geç kaldık değil mi?"

Hızlı adımlarla yürüyüp kafeye geldik. Ben heyecandan hızlı yürüyordum ama o gayet sakindi ve gözleri benim üzerimdeydi!

"Sen kafede ne o-olarak çalışacaksın?"

Oh bi de kekele çocukla konuşurken!

"Asya sakin ol seni ilk gören ben değilim koskoca dünyada... Gitarist olarak çalışacağım..."

Bir de benim yanımda mı çalışacak! Tamam sakinim şşşş uh... Normalde bunu iyi karşılarım tamam... Ama şimdi Atlas'ı aldatıyormuş gibi hissediyorum kahretsin!

Ölüm Oyunu / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin