Medya:Eren
Müzik ile beraber okursanız daha iyi olur. İyi okumalar...
"Yalvarırım gitme." Arkadaki ses tükenmişliğin belirtisi gibi cılız ve sessiz bir yakarıştı. Genç kız adımlarını durdurmadı. Herşey bitmişti. Sağ ayağını suyun içine daldırdı. Bu dünya onun için fazla acımasızdı. Sol adım sıradaki yerini aldı. Suyun içinde yavaş yavaş ilerliyordu. Adam gelemezdi biliyordu. O onun dünyasına ait değildi. O sadece birkaç saniye sonra boğulurdu. Dayanamazdı. Ama genç kız durmadı ilerlemeye devam etti. Acı çekiyordu.
"Gelemem. Sen de gitme" adam artık kolundan tutan adamlara direnmeyip dizlerinin üzerine çökmüştü. Bekliyordu sadece. Dönmesini . Ama sevdiği kadın onu duymuyor gibiydi. Bir çeşit trans halinde olabilir miydi? Sesi kulağına ördüğü duvarlara çarpıp geri dönüyordu sanki. Anlayamıyordu genç adam. Sevdiği kadının bu halini hiç anlayamıyordu.
Su genç kızın tüm bedenini içine almıştı artık. Kız giderse dönemezdi. Kendisi de biliyordu gidişi olup dönüşü olamayan bir yoldaydı. Ama durmadı. Sevdiği adamın dünyasının kokusunu son kez içine çekti. Önce çenesi sonra yanaklarını yuttu su. Kulakları duymuyordu sevdiğini artık. Arkasını dönüp son kez baktı ve suyun gözlerini de almasına izin verdi. Artık herşey bitmişti. Kapılar kapanmıştı geçiş yasaklanmıştı. Senin için diye düşündü genç kız. Senin için kendimden vazgeçiyorum.
Sıçrayarak yerimden kalktım. Tüm tüylerim diken dikendi. Ellerimi başımın arasına alıp gözlerimi sönmüş olan ateşin küllerine diktim. Bu da neydi şimdi? Gündüz gördüğüm anılardan çok farklıydı. Ellerimi yüzüme değdirince ıslaklığı farkettim. Ağlamış mıydım? İlk kez rüyamda ağlıyordum. Bu geçmişten bir anı mıydı? Ama neden diğerlerinden daha fazla etkilenmiştim. Sevdanın gücü bu muydu? Rüyamdaki insanlar birbirini çok seviyor olmalıydı. Yoksa neden bu kadar fazla etkileneyim ki!
Ayağa kalkıp etrafımda uyuyan insanlara baktım. İleride arkası dönük oturan kişi nöbet sırasında olmalıydı. Gidip sohbet etsem iyi olacak. Kendi akıl sağlığım için!!
"Merhaba." Yüzünü bana dönünce benim yaşımda ya da benden bir iki yaş büyük bir erkek gördüm. Beni görünce gülümsedi.
"Merhaba Kailey." Kaşlarımı çattım.
"İsmim Meyra!" Oturduğu yerden on adım mesafe bırakıp çimlerin üzerine oturdum. Dizlerimin büküp ellerimi dizlerimin önünde bağladım.
"Özür dilerim. Sana o isimle seslenmemeliydim. Kuzey uyarmıştı." Gözlerimi devirdim. Yine mi maymun surat!
"Buraya gelmemizi söyleyen adam da bana Kailey demişti. Neden bana o isim ile sesleniyorsunuz?"
"Su altında herkes seni bu isimle tanıyor." dedi omuz silkerek. Hayır yani türkçe isimler kıtlıkta mı ki bana ecnebi ismi takmışlar!! Bu durumdan anlayacağım üzere su altına daha önce gitmiştim.
"Senin adın ne?"
"Gökhan." Anladım dercesine başımı salladım.
"Neden buradasın? Yani...." devamını getiremedim.
"Öleceğimi bile bile neden geliyorum." Cümlemi tamamlayınca başımı salladım. Derin bir nefes aldı. "Canımdan çok sevdiğim biri var o kapının arkasında. Onu kurtarmak için canımı bile veririm." Gülümsedi. Bu kapıyı kim kapattıysa benden çekeceği vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN ÖLÜ BEDENLERİ
FantasyBir figür bir insanın hayatını korur muydu? Basit bir obje olduğunu düşündüğünüz şeyler belki sizin yaşamanız için var olmuştur. Annesinin damat adayı bulma dırdırından kurtulmak için hiç bilmediği bir yere giden Öğretmen Meyra, orada başına...