(6)GERÇEĞİN GÖRÜNMEYEN YÜZÜ

122 28 56
                                    


Ben neden yaşıyorum diye hiç sordunuz mu kendinize? Hangi amaç uğruna buraya gönderildim veya ne yapabilirim? Herkesin bu dünyaya gelmesinin bir nedeni vardır der annem. Kimisi yoksula yardım etmek için zengin olur, kimisi sevgiye muhtaç insanlara istediği sevgiyi verir bazıları ise hayat kurtarır.... Bu liste böyle uzar gider. Asıl önemli olan insanın kendisini tanıması ve amacını bilmesidir. Benim amacım küçük bedenlere gerektiğinde bilgi aktarmak gerektiğinde de içimdeki sevgiyi onlarla paylaşmak.. Mesela hiçbir zaman milyonları olan zengin insanlara imrenmedim. Hayalim deniz kenarında küçük bir kulübeydi sadece. Peki içimdeki bu soğukluk , sıkıntı neydi? Dünden bu yana geçmek bilmeyen kalp ağrısı neyin nesiydi?

Akşam olmuştu ve piknikten iki saat önce gelmiştik. Salonda ben , Işıl , Kuzey, Eren ve ikizler oturmuş Kuzey'in yeni aldığı korku filmini izliyorduk. Seval ve Esma aileleri yüzünden piknikten hemen sonra evlerine gitmişti. Şeyma filmin ilk 15 dakikasında korkup annesinin yanında soluğu almıştı. Işıl korkuyordu fakat elindeki yastığa eziyet ederek korktuğunu belli etmemeye çalışıyordu. Arada sırada Kuzeyin arkasına saklanıyor bazen de koluna yapışıyordu. Fazla mı kuruntu yapıyorum bilmiyorum fakat bunların arasında birşey varmış gibi hissediyorum. Neden diye soracak olursanız bugün ben denizden çıktıktan sonra ikisi suda baya eğlenmiş üstüne kahkahaları ile tüm piknik alanını inletmişlerdi .
Işıl'ın tüm aşk hayatı tam bir hüsran ile sonuçlanırken açıkçası onun için endişeleniyordum. Kuzeyi henüz yeni tanıyordum ve.... ah her neyse. Henüz emin olmadığım şey hakkında kesin karara varmak istemem. Normal arkadaşlık ilişkileri bile olabilir.

Eren sıkıldığını belli eden bir ses çıkarıp salonu terketti. Giderken tam odaklanamadığım filmle olan tüm bağım koptu. Gün boyu sohbete katılmaması, sürekli telefonu ile meşgul olması ve soğuk davranması... Acaba nasıl bir derdi vardı? Yardım etme ümidi ile yerimden kalktım. Salondan çıktıktan sonra dışarıda olabileceği fikri ile dış kapıya yöneldim. Ayakkabılarımı ayağıma geçirirken uzaktaki siluetini görebiliyordum. Adımlarımı o yöne doğru attım. Dalgındı. Gün boyu olduğu gibi.

"Merhaba" yanına ulaşıp baktığı yöne baktım. Bahçenin manzarası güzeldi. İçini ferahlatan bir kokusu vardı. Hani derler ya köy kokusu...

"Git buradan!" Sert ve kalın sesi kulaklarıma ulaştığı zaman gözlerimi ona çevirdim. Çenesini sıkmaktan kaskatı olmuştu. Ellerini yumruk yapmış öfkesini bastırmaya çalışıyor gibiydi. Ben bilmeden ne yapmış olabilirim ki? Fakat acısına derman olmak, hafif de olsa azaltmak isterdim. Çünkü ne kadar soğuk davransa bile içindeki sıcaklığı hissediyordum.

"Bir sorun mu var? Gün boyu hep mutsuzdun. Yardım edebileceğim..."
Aniden bana döndü. Gözleri hafif kısılmış çenesi çenesini daha da fazla sıkmıştı.

"Sen bana yardım edemezsin! Sen sadece..." durdu. Bakışları arkama odaklandı. Baktığı yere baktım. Kuzey kapının önünde durmuş bize bakıyordu. Kaşlarımı çatıp Eren'e döndüm.

"Sadece ne?" Bakışları bana çevrildi. Durdu. "Yok birşey" omzuma çarpıp gitti. İçeri girince ben de arkamı dönüp Kuzeye baktım. Bunun ne derdi vardı? Neden herşeyi altından boy gösteriyordu. Derin bir nefes alıp o da içeri girince bahçede tek başıma kalmıştım. Etrafıma baktım. Sokağı aydınlatan cılız birkaç sokak lambasından başka hiçbir şey yoktu. Fakat anlamadığım nokta geldiğimden beri omzuma birinin çarpması dışında kimseyi bu sokakta görmemiştim. Neler oluyor hiçbir fikrim yoktu. Adımlarımı eve yönlendirip içeri geçtim. Salona tekrar döndüğüm zaman Erenin eski yerinde oturduğunu gördüm. Beni sevmemişti sanırım. Yoksa başka ne açıklaması olabilir ki! Yerime geçip filme odaklanma çalıştım.

SİYAHIN ÖLÜ BEDENLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin