Mutsuz sonu hiçbir şey haketmez. Ne bir roman, ne bir film, ne bir şiir,ne de bir insan... Romanlar hayal ürünü değil midir? İnsan onu okuyunca kitap ile bütünleşir , kendini orada karakterleri uzaktan izliyormuş gibi hisseder. Ben öyleyim. Oldum olası kitaplara kitap gözü ile bakmadım. Aksine onlar içine sürüklendiğimiz birer samanyolu gibi. Gökyüzüne baktığımızda kendimizi kaybettiğimiz o sonsuzluk gibi....
Elimdeki romanın son sayfasını da okuduktan sonra yanımdaki masanın üzerine koydum. Fazla odaklandığım ve yine okumanın ayarını kaçırıp rekor kırdığım için gözlerim pert olmuştu. Kitaba başlamadan önce koyduğum sınırlar yetmiyor,akıcılığı yüzünden kendimi kaptırıyordum. Bir saat kadar gözlerimi dinlendirip odamdan çıksam iyi olacaktı. Yoksa kırmızı gözlerimi gören annem dün yetmiyormuş gibi bugün de beni evden göndermenin bir yolunu bulurdu.
Yatağımın üzerine iyice yayılıp gözlerimi kapattım. Aradan ne kadar geçti bilmiyorum ama mutfaktan gelen büyük bir gürültü ile yerimden sıçradım. Bir şeyin kırılma sesi değil de daha çok patlama sesi gibiydi.
Yataktan fırladığım gibi mutfağa koşmaya başladım.
"Annee! "
Mutfağın pervazına elimi dayayıp kendimi durudurunca başımı uzatıp içeri baktım. Beyazın hakim olduğu mutfak şimdi içler acısıydı. Dolapların bazı kısımları siyahlıktan nasibini alırken bazı kısmı griye dönmüştü. Pervazdan ayrılıp ocağın yanına bakınca annemi gördüm. Hemen yanına gidip şok olmuş bedenini kendime çevirdim.
"Anne iyi misin?" Gözlerini yerden kaldırıp bana baktı. Ben bir cevap beklerken o bakmaya devam etti. Bedenini yönlendirip sandalyeye oturttum. Aynı zamanda vücudunu kontrol ediyordum.
"Anne bir ses et ya korkutma beni."
Hala bekliyorum. Ama cevap yok. Endişem çepeçevre beni kuşatırken annem ilk tepkisini verip derin bir nefes aldı. Daha çok iç çeker gibiydi.
"Mutfak battı" demesi ile tüm endişem uçup gitti. Ne olduğunu bilmediğim bir şey patladı ve kadının düşündüğü tek şey gerçekten mutfak mı? Şaka gibi!!
Çömeldiğim yerden kalkıp anneme tepeden bakmaya başladım. Bu kadın bir gün kalp krizi geçirmeme sebep olacak demedi demeyin!!
"Meyra, çok mu kötü durumda? " gözlerini kapatıp benden cevap bekleyen suratına baktım. Bakmam ile tüm ciddiyetim uçup gitti. Az önceki sinirli halimden eser kalmamıştı. Kahkahamı zor durdurarak arka cebimdeki telefonumu çıkarıp suratını çektim. Kömür gibi olan yüzü buruşunca çok komik olmuştu.
Benden cevap gelmeyince gözünü açıp etrafına baktı. Gerçi ona geri kalan tek gözünü açıp etrafa baktı desek daha doğru olacak.
"Vah vah! Mutfak perişan olmuş. Kim temizleyecek şimdi burayı " diye dövünmeye başlayınca Kahkahamı tutamadım, patlak verdi. Yüzünün bu hali o kadar çok komikti ki bu kadar dayandığım için kendimi sonradan tebrik edeceğim.
"Ben...bence sen da....daha çok perişan b...bir durumdasın anne." Cümlelerim ağzımdan kahkaham yüzünden yarım yamalak çıkarken koluma gelen sert darbe ile sustum. Bu kadın da hiç şakadan anlamıyor canım!!
"Çabuk git kovayı, bezi, viledayı, süpürgeyi... Sen en iyisi temizlik ile alakalı ne bulduysan al gel. Çabuk ol daha fazla bulaşmasın etrafa" bulaşacağı kadar bulaşmış zaten! Kıpkırmızı olmuş yüzümle hala anneme bakarken
"Kız kime diyorum çabuk olsana!!" Daha fazla kızdırmadan temizlik malzemelerinin olduğu odaya koştum. Annem temizlik hastası olduğu için malzemelere bir oda ayırmıştı. Bugün canım çıkacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN ÖLÜ BEDENLERİ
FantasyBir figür bir insanın hayatını korur muydu? Basit bir obje olduğunu düşündüğünüz şeyler belki sizin yaşamanız için var olmuştur. Annesinin damat adayı bulma dırdırından kurtulmak için hiç bilmediği bir yere giden Öğretmen Meyra, orada başına...