Öncelikle Esselamün aleyküm. Hoş, safa geldiniz:) Bu kurgumda ben de çok şey öğreneceğim, o yüzden şimdiden hatalarım için affınıza sığınıyorum.
Klasik aşk hikayesi değildir. Yaralı bir yüreğe ve onun tevekkülüne eşlik edeceksiniz. Umarım beğendiğiniz, yüreğinizde yer eden bir kurgu olur.
Bismillahirrahmanirrahim
Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!
Ankebut, 29/64
"
Annemin köyü inleten sesiyle açmışım dünyaya gözlerimi. Babam içmekte olduğu için hastanede doğum yapamamış annem, evde komşular yardımıyla doğurmuş beni. Çok kan kaybetmiş, ilk doğumu olduğu için fazlasıyla da korkuyormuş. Herkes ben doğduğumda öldüm sanmış. Beni doğurtan Saniye teyze sesim çıkmıyor diye basmış çığlığı:
"Bu çocuk ağlamıyor hanımlar! Hastaneye gitmedik de çocuk ölü doğdu hanımlar!"bunu duyan annem başlamış ağlamaya. Zaten hayata tutunacak dalı yokmuş ki, ben onun umudu olacakmışım. Evliliklerinden altı yıl sonra olmuşum, babam annemin hamile olduğunu öğrendiğinde gidip aldırmış önceden zorla. O yüzden annem hep korkmuş. Bunları hatırlayınca daha da çok ağlamaya başlamış. Sonra Zerrin teyze gelmiş yanıma, almış kucağına beni nefesimi kontrol etmiş. Heyecanla bağırmaya başlamış:
"Ölü değil bacılar, değil! Sesi çıkmaz garibimin. Nefes alıyor, mucize gibi ama nefes alıyor!"
Annemin ağlaması daha da şiddetlenmiş ama bu sefer mutluluktanmış. Kollarını uzatmış öne doğru ve zorla konuşmuş:
"Mülzem'imi verin bana. Annesinin kucağına verin onu."Zerrin teyze beni annemin kucağına vermiş. Annem bana bakınca daha çok ağlamaya başlamış. Babama çok benziyormuşum çünkü. Bir eliyle yüzümü tutarak:
"Huyun, kalbin babana benzemesin oğul. Temiz ol, mutlu ol her zaman. Yüzünden de, kalbinden de gülümsemen eksik olmasın. Biz sûkutu hayat bulduğu kişileriz oğlum, Mülzem ol. Allah bilsin yeter. Mazlumun dostu Rabbidir; çığlığı dûadır."demiş. Mülzem koymaya karar vermiş o an ismimi. Sonra ise almışlar onun elinden beni. İkimiz de bitkin olduğumuz için sarıp sarmalamışlar. Ağladığımı duymamışlar evet, aslında ağlamışım ama öyle sessizmiş ki! Kimse fark etmemiş o an farklılığı, dualarla bezemişler beni. Babamın gazabından korumak için en çok okumuşlar.
Annem uykuya daldığında yanına yatırmışlar beni. İkimiz de her şeyden habersiz uyuyormuşuz. O sırada evde bir şeyler kırılmış. Annem korkarak gözünü açmış ve karşısında babamı görmüş. Babam elindeki şişeyi düşürmüş şaşkınlıkla bize bakıyormuş:
"Şükran bu çocuk ne ara doğdu?"ağzını kaya kaya konuşması annemin ne kadar midesini bulandırsa da durmuş. Yeni doğum yaptığı için dayak yemekten korkmuş işin aslı. Korkarak:
"Bugün sancım geldiydi Azat. Komşular yetişti sağ olsunlar ama hastaneye yetişemedik. Burada doğurdum bende. Ama gitmemiz gerekiyor yine de, kontrol ettirmeniz lazım. Bir de kimlik çık-"derken babam annemin yanına gelmiş ve tülbentinden çıkan saçlarını tutup yüzünü yüzüne çevirmiş. Hızla soluyarak bağırmış:
"Paran varsa yap bu dediklerini. Ben mi dedim sana çocuğu doğur diye Şükran? Ağzına koyacak bir lokma ekmeğin yok bebek doğurdun bir de! Bir iki güne geberir zaten buda. Sen yemek yiyemezsen onu nasıl besleyeceksin?"deyip gülmeye başlamış. Beni ve annemi açlıkla tehtid ettiğinde annem hiç söylemediği bir şeyi babama söylemiş:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLZEM (Tamamlandı)
EspiritualSizin hiç kanatlarınızı kırıp ellerinize verdiler mi? Yoldular mı tüylerinizi acımasızca. Yüzünüze canınızın acısını umursamadan soğuk soğuk güldüler mi? Sizin, sizin hiç üşümedi mi kalbiniz? Benim üşüdü, annem yerine toprağa dokunduğum gün üşüdü iç...