2- Prangalı Duygular

920 61 4
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


2- Prangalı Duygular

Prangalı Duygular

Hayatımda kırgın olduğum birçok şey vardı. Ama bu kırgınlıkların hiçbirisinde kendime acımaya gerek duymamıştım. Çünkü her seferinde daha güçlü ayağa kalkmak için daha farklı şekillerde kendime motivasyon verirdim. Bu evrendeki milyonlarca canlıdan bir tanesiydim, inancıma göre de bir daha Dünya'ya yeniden gelmeyecek, yeni bir bedenim olmayacak, bana yepyeni bir hayat bahşedilmeyecekti. Hayatımı kazanmamı sağlayacak tek şey bendim.

Ancak engel olamadığım tek bir şey vardı. Hayatımda yediğim ilk ve en büyük sandığım darbe benim hayatımda duygusal hareket edebileceğim her  âna engel oluyordu. Sevgiye inancım babam ve abimle sınırlıydı. Onlar dışında herkesin hayatımdan kolaylıkla çıkartabileceğimi biliyordum. Hatta belki günü gelecek onlardan da kaçmaya başlayacaktım.

Duygulara inanmıyordum, kimsenin gerçekliğine, aşka ve daha onlarcasına...

Çünkü her ne kadar kendime itiraf etmekte zorlansam da ben ezberim dışında yaşamaktan korkuyordum. 

İlk görüşte aşka inanmam ben. Ne o öyle? Dış görünüşünden etkileniyorsun sonra gelip ben çok fena aşık oldum, tutuldum diyorsun. Ruhuna olmuyorsun ki? Kişiliğini bilmeden sadece anlık bir görüşü aşk olarak adlandırıyor sonra gelip bu kelimenin anlamına inanmamızı bekliyorsunuz. Yanında ben varken başka biri karşısında çıktığında aynı şeyin ardına sığınmayacağının bir garantisi var mı? Bana kalırsa yok. 

Ardından Aslı sımsıkı sarıldı. "Geldiğin için teşekkür ederim Ferman abi." diyerek tebessüm etti. Karşısındaki adamın dudakları kıvrıldı. "Seni kırar mıyım ben hiç derken başını hafifçe okşad Birkaç saniye içinde elini çekip karşımdaki sandalyeye oturdu. Tahminimce bir yanında da Caner abi olduğu içindi. 

 "Abim Ferman.." Başımı fincandan kaldırıp Ada'nın sesine döndüğümde harelerimi yeşillikleriyle buluşturdum. Hafifçe kafamı aşağı yukarı salladığımda çehresi dalgalanmıştı. Sıcak bir sesle "Merhaba.." diyerek masaya kısaca selam verdiğinde herkes kısaca adını söylemişti.

Yeşillikleri yeniden bana döndüğünde düz bir sesle "Süheyla." dedim ve odağımı abimle Aslı'ya çevirdim. Birlikte sahiden de mutlu gözüküyorlardı.

Masada gülüşerek sohbet eden arkadaşlarıma bazen eşlik ediyor bazense sadece hal ve hareketlerine dikkat ediyordum. Aslı'ya çok sevdiği bir kitabın ilk baskısını hediye etmiştim. Haliyle abim somurtmuştu. "Neden söylemedin?" bakışlarını atarken o da çok seveceği bir müzik grubunun kasedini almıştı. Aslı unutmadığını görünce tebessüm ederek kocaman sarılmıştı. Onların bu haline gülümseyerek bakarken. Karşımdaki adamın da bana baktığını fark ettim. Tebessüm eden dudağım yavaşça normal haline dönerken bakışını yüzümden birkaç saniye içinde çekmişti.

İHANETİN ANATOMİSİ I İNTİHARCI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin