14- Kıskançlık ya da Alışkanlık(?)

274 14 0
                                    


Merhaba! Nasılsınız?

Umarım iyi ve hayatınızda her şey yolunda gidiyordur. Bu biraz da benim içimdeki karışıklıkları yansıtan bir bölüm oldu. Özellikle Aslı ve Süheyla'nın bölümündeki düşüncelerinizi merak ediyorum. Fikirlerinizi benimle paylaşarak bir noktada bana da iyi gelebilirsiniz.

Sevdiğiniz bir bölüm olması dileğiyle...

İyi okumalar!


14-Kıskançlık ya da Alışkanlık

Kıskançlık ya da Alışkanlık

Sizce ego ne anlam ifade ediyor ve bu kelimeyi ilk düşündüğünüzde aklınıza iyi mi yoksa kötü mü canlanıyor? Fazlası elbette ki zarar olabilecekken karşınızdaki insan veya durum istediğiniz gibi şekillenmediğinde belki de zihne düşen ilk düşünce bunu hak etmediğiniz yönünde oluyor. Daha iyisi, çok daha iyisi...

İnsanoğlu doyumsuzdur, isteklerinin de sonu yoktur. Ancak ince bir çizgi vardı. Egonu göklere çıkartıp, aklından yüceltirsen kendini yaşayabileceğin en kötü senaryoya götürmen kolaylaşır.

Bu da bir nevi kendi sonunu getirmek demekti. 

Evden çıkıp gittikten sonra olduğum yere çökmüş, gözlerimi ovuşturuyordum. 'Hayır ağlamayacağım.'

Başımı hafifçe kaldırıp duvara yasladığımda midemin bulandığını hissediyordum. Söyledikleri kelimeler öfkemi kamçılamıştı. Gözlerimin içine bakarak 'Bana kendin geleceksin' demesi sinirlerimi iyice germişti. 

'Çünkü egonun gitmene izin vermeyecek kadar büyük olduğunu biliyorsun Süheyla' 

İç sesim gerçekleri bir kez daha yüzüme çarparken yüzde yüz doğru olduğunu biliyordum. Öfkemin sebebi yine kendimeydi. Önceden hep büyük konuşmuştum ve şimdi sevdiğim adamın karşıma geçip bunları söylemesi...

Bilmiyorum, kendimi anlatamıyorum, hissettiklerimin tarifini yapmak hiç böylesine zor gelmemişti.

"Gerçekten istediğin mi bu, beni dinlemeden mi karar vereceksin? Gözündeki değerim bu kadar basit miydi?"

"Ben sadece seni seviyorum. Hayatımda sen varsın daha ne kadar geçmişe takılı kalacaksın?"

Yaşadıkları, yaşattıkları hemen hazmedebileceğim şeyler değildi. Saniyesinde kabullenmemi 'canım ne olacak alt üstü evlenmişsin ve ben bunu senden değil herhangi birisinden öğrendim. Ne var ki bunda?' mı diyecektim

Zihnimde dönüp duran düşüncelere gülerken kesin giderim ayağına diye mırıldanıyordum. Artık sinirlerim iyice gerginleşmiş neye nasıl tepki vereceğimi kestiremiyordum.

Düzenimin bozulmasından oldum olası nefret ederdim. Son bir iki ay içerisinde hepsi alt üst olmuştu.

Geçen süreçte abim Aslı'yla aramı düzeltmem için kibarca uyarmış, anlayış göstermem konusunda da ricada bulunmuştu. Hatta dediklerini tam olarak söylemek gerekirse kendisi "Sinirlerimiz oldukça yıprandı. Birbirimizi daha fazla kırmadan, dökmeden toparlanma aşamasına geçmemiz gerekiyor. Üzmek ya da kırmak bir çözüm değil güzelim biliyorsun. Senin bendeki kıymetini de bildiğin gibi. Bana defalarca merakından seni sordu. Sıkıştırmamak adına normalden fazla uzaklaştı. Senden ricam Aslı'yla aranızdaki şu soğukluğu kırsanız fena mı olur?" diyerek gözlerini yavru kediyi andırırmışçasına yüzümde gezdirmiş, ifademden ne düşündüğümü anlamaya çalışmıştı.

Hissettiğim burukluk bir kenara, tüm bunlar yaşanmamış olsaydı şu an başka şartlarda yaşayacağımız gerçeği yüzüme vuruyordu.

Elimle sarı saçımı kulağımın arkasına itelerken "Haklısın abi, kırıp dökmek bir çözüm değil. Yalnızca hemen buzlar erir yakınlaşırız demek fazla hayalperestlik olur."

İHANETİN ANATOMİSİ I İNTİHARCI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin