12-Can Kırıkları

388 19 6
                                    


12-CAN KIRIKLARI
Can Kırıkları

"... Kadınlar kendilerini öldürmek için çok daha romantik yöntemler seçer, bileklerini kesmek ya da aşırı dozda uyku ilacı almak gibi. Terk edilmiş prensesler ve Hollywood yıldızları bunun sayısız örneğini gözler önüne sermiştir." (Veronica Ölmek İstiyor-Paulo Coelho). Gerçekten de romanda yazıldığı gibiydi. Kadınların doğasında basitçe yüksekten atlamak, kendini vurmak yoktu. Gerçi bu yalnızca söz konusu olan intihar olunca değildi. İlişkilerde de insan kendisinde ne eksikse, karşı tarafta onu ararmış. Ya sendeki eksiklik paramparça olmana yol açacaksa ya da günden güne içinde yayılacak olan bir çeşit kanserse? 

Kurtuluşum olacak mıydı sizce?

"Başkasını şahit olarak seçmezdi Gökhan. Bunu sende biliyorsun." diyerek daha soğuk bir cevap vermişti yanındaki kadına.

Gözlerini üzerimde hissederken odağım Ferman'daydı. Beni gördüğünde çapkınca göz kırptı ancak bakışlarının odağı değiştiğinde yüzü de değişmişti.

"Gökhan'ın yerinde olsam en azından evlenmiş mutlu bir şahit seçerdim. Evlenip aradığını bulamamış, hayatını karartan adamı değil." dediğinde ortama bir bombayı bırakmıştı bile.

Hemen az önce söylenen o cümleler zihnimde yankı yaparken neye uğradığıma şaşırtmıştı. Ancak karşımdaki kadının bundan zevk alacağını anladığımda içimi saran sıkıntıyı kısa bir süreliğine de olsa kenara koydum.

Mantığını öne çıkar Süheyla!

Elimde ne zamandır durduğunu bilmediğim şampanya bardağını masanın üzerine koyarken omuz silktim ve yüzümü buruşturdum.

Kadının yüzüne alayvari bir ifadeyle bakarken "Yani?" diye sorarcasına yüzüne baktım.

Kırmızı dolgun dudaklarını diliyle nemlendirirken başını hafifçe yana yatırıp kahve saçlarını savurdu.

"Yanisini duydun tatlım. Yerinde olsaydım dul adamı şahit seçmezdim." İfademi anlamak istercesine yüzüme bakıyordu.

Ufak bir kahkaha attım. "Sonuç olarak yerinde değilsin tatlım. Olmayacağını da düşünürsek saçma varsayımlarını kendine saklayabilirsin."

Yasemin bu tepkimi beklemiyor olsa gerek topuklarını yere vura vura uzaklaşmıştı. Simge'yse bundan keyif almış gibiydi.  "Ağzına sağlık az bile dedin. Bu kız yerini bilmeyi öğrenemedi." diye mırıldanırken nikah başlamıştı bile.

Nikah memuru anonsları yaparken sahte bir gülümsemeyle Ferman'a bakıyordum. Sonradan kravat takmayı tercih etmişti. Söylediğine göre kendisini çok boğuyormuş.

Ben ona boğmanın nasıl olduğunu göstereceğim hiç merak etmesin.

Kırmızı ojeli tırnaklarım masanın üzerinde ritim tutarken Simge "Sen biliyor muydun sahiden?" diye sordu.

Başımı hafifçe sallarken "Tabi. O da sende sanki bilmemem gerekiyormuş gibi tepkiler veriyorsunuz?" diyerek cürretkarca yeşil gözlerine baktım. Onun karşılık vermesine izin vermeden nikah masasından ilk "Evet!" sesi yükselmişti bile.

"Öyle demek istemedim."

"Sorun değil." diyerek masanın üstündeki eline hafifçe dokunup geri çektim.

O sırada zihnime düşen bir diğer gerçekle Ferman'da olan gözlerim irice açıldı.

"Ben size olacakları önceden söylüyorum abi. Ama siz daha bunu benim dile getirmeme bile katlanamıyorken yakında duyabileceğiniz bu olası tepkileri nasıl kaldıracaksınız? Üstelik sen daha önce-"

İHANETİN ANATOMİSİ I İNTİHARCI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin