Jamie - Hopeless Love
•••
"Neden ben tutmak zorundayım? İstemiyorum, Jaemin tutsun."
Elime tutuşturdukları cheesecakei Jaemin'in önüne doğru tutarken Yuta gözlerini üzerime dikip derin bir nefes aldı. Paketi bana tekrar ittirdiğinde sabrının zorlandığını sezmiştim.
"Adamın arkadaşına vazo fırlattın. Özür niteliğinde senin taşıman daha mantıklı. Hem ne var, sadece verip geçeceksin. Çocuk gibi davranıyorsun."
"Adam beni mutfağımda sıkıştırdı, bu tacize girer. Eğer özür niteliğinde bir şeyler yapılacaksa önce o yapsın."
Win durumdan sıkıldığını belirtircesine bana döndüğü zaman hiç biriyle göz teması kurmadım. Elimde ki cheesecake kurtulmam gereken en önemli problemdi şu anda.
"Yapacak zaten, karnını doyuracak. O yüzden sızlanma ve Yuta'nın dediği gibi taşı şu şeyi. Yoksa daha kapıdan geçemeden onu kafanda parçalarım."
Win.. Her ne kadar saf görünsede -sahiden saftı- yapacağım dediği uçuk kaçık şeyleri yapmakta üzerine yoktu. Geçen dönem apartmanı talan eden hırsızı boxer ile kovalamıştı, üstelik adamın gelmesi için karanlıkta nöbet bile tutmuştu. Çikolatasını yediğim için duş aldığım bir sırada sıcak suyu kapatmıştı, Jaemin'i tişörtlerini giyerken yakaladığı için de az daha dayak manyağı ediyordu. Neyse ki çocuğu elinden kurtarabilmiştik. Evde dokunulmazlığı olan tek kişi Yuta'ydı. Çünkü ya gözüne batacak şeyler yapmıyordu ya da ikisi arasında geçen boğuşmaları bir şekilde kazanıyordu. Neticesinde Win ve söyledikleri tehlikeliydi. Bu yüzden paketi sessizce tutmaya devam etmek dışında bana seçenek doğmuyordu. Jeamin kapıyı çaldığı zaman bir süre bekledik ardından çok geçmeden kapı tanıdık bir sima tarafından açılmıştı. Taeyong bizi gördüğü zaman gülümsediğinde ilgilendiğim tek şey içeriden gelen kokuydu. Midemin guruldadığını, ölmüş bütün organizmalarımın yemek yeme arzusuyla tekrar canladıklarını hissedebiliyordum. Çünkü beni evde aç bırakmışlardı. Bay ben yürüyen tavayım yemek yapacağı için neredeyse hiçbir şey yememişlerdi. Yuta aç olmanın yemeği daha lezzetli yapacağını söyleyerek benim de bir şeyler yememe engel olmuştu. Şu anda her ne kadar yemek için kıvransam da gözüm herkesten önce Jeamin'i içeri alan Taeyong'daydı. Saçları her zamanki gibi savaştan çıkmışçasına dağınıktı ama biraz bile rahatsız etmiyordu. Aksine ona sahiden yakışıyordu. Gözlerinde bu sefer mavi lensleri vardı. Evimize girdiği günden beri gerçek göz rengini hiç görmemiştim.
Diğerleri gibi içeri girdiğim zaman bizimkinin aksine daha yumuşak tonlarda döşenmiş evin sıcak aurasına kapılmıştım. Duvarlar krem rengine boyanmıştı, girişte küçük bir tablo ve askılık vardı. İçerideki yemeğin cızırtısı dahi kulağıma geliyordu ve koku cidden çok güzeldi. Yavaş adımlarla içeriye ilerlerken Taeyong en önden yanıma gelmişti. Ona eskisi gibi sinirli değildim. Kafasına bir vazo fırlattığım doğruydu ama ona isabet etmemişti. Yanıma ilişip elini belime attığında aldırış etmedim. Her zaman fazla yakındı ve temas sevdiğini anlamak zor değildi. Bakışlarım yüzüne kaydığı zaman geniş gülümsemesini dudaklarına astı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marmellata - johnjae
FanfictionBizim küçük apartman dairemizin karşısında, yaşadığımız semtin en ünlü restoranı olan Santiago'nun yönetici şefi oturuyordu ve ben ondan nefret ediyordum. Kendisine taktığı ismiyle tüm mahalleye buram buram kendini beğenmişlik yayıyordu ve ben her s...