Scorpions - Always Somewhere
Bütün bir ev halkını ellerimiz birbirine kenetli geçmek oldukça tuhaf bir deneyimdi. Bir saniye öncesinde belli etmeme kararı almamıza rağmen bu kararı çiğneyip odama kadar öyle gitmek nevrimi döndürmüştü. Win Yuta'yı heyecanla dürtükleyip ellerimize bakmasını söylerken yerinde bile duramıyordu ve Doyoung'un şokla büyümüş gözleri hala kafamın içinde bir ışık gibi yanıp sönüyordu. Taeyong sırf beni delirtmek için bulunduğu bu girişimin sonucunda el ele tutuşmamızı beklemiyor gibi şaşkındı ve biz de bilinçsizce ortamı terk etmiştik. Aslında ben o esnada beynimi kullanamadığım için ikimizi de odama sürükleyen Johnny'ydi ve kendimi odamın tanıdık havasında bulduğumda bile kendime gelememiştim.
Bakışlarım hala birbirine dolanmış şekilde duran parmaklarımıza kaydığında kalbimin sıkıştığına dair bir tutanak yazmam gerekiyordu. Sıcacık avcunun içinde gibi hissediyordum ve bu durum beynimi alt üst etmiş durumdaydı. Eğer sadece elimi tutması bile beni böyle hissettirecekse ilerisini düşünemiyordum bile çünkü bu çok uç bir noktaydı. Senelerce beklemenin şiddetli patlaması mıydı yoksa birikmiş duyguların kendilerini kanıtlama çabası mıydı? Sahiden neydi bu?
Johnny elini aniden parmaklarımın arasından çektiği zaman bulunduğum rüyanın içinden çıkmıştım. Bakışlarımız birleştiğinde yüzünde ki panik ifadesini görmek zor değildi. Dudakları tereddütle açılıp gözleri hızla yüzümde dolandığında benim de merakla dolmama sebep olmuştu. Çünkü bu endişeli ifadesinin altında ki düşünceler ve hislere dair hiçbir fikir edinemeyecek kadar farklı bir alemdeydim şu anda.
"Ben... özür dilerim. Aniden oldu, aslında elini böyle tutmayı planlamamıştım. Belli etmeyeceğimizi söylemiştik fakat.. bu oldukça ele verdi o yüzden toparlamama izin ver."
Johnny endişesi sesine yansıyacak kadar açık konuşurken çatık olan kaşlarımın yumuşamasına engel olamamıştım. Tanrı aşkına olan bir şeyin üzerini kapatmaktan bahsediyordu ve bunu düşünmesine sebep olan kişi bendim. Benim yüzümden bu girişimde bulunmaya zorunlu hissetmesi beni bir kez daha gerçeklerle yüzleştiriyormuş gibiydi. Kimden neyi saklıyordum ki?
"Kızgın mısın?" Üzgün bir sesle sorduğu zaman onu daha fazla bu durumun içinde bırakmamak adına kafamı iki yana sallamıştım.
"Sorun değil, bir şey söylemene gerek yok. Beklemediğim için şaşkınım sadece.." Sahiden de sinirli olup olmadığımı anlamak için beni izlediğinden emindim. Bu dikkatli bakışların başka açıklaması olamazdı. "Hoşuma gitti." Şaşkınlığı ifadelerine yayıldığında parmağımı yavaşça az önce benden ayırdığı eline değdirmiştim. İşaret parmaklarımız birbirine sürtündüğü zaman kafasını eğip ellerimize bakmış, bende az önce ki kadar hızlı olamasa bile avcunu fethetmiştim. Parmaklarım tek tek yuvalarını bulurken gözlerim yüzü haricinde hiçbir yere gidemiyordu. Johnny bana hiç bilmediğim bir şekilde tanıdık hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marmellata - johnjae
FanfictionBizim küçük apartman dairemizin karşısında, yaşadığımız semtin en ünlü restoranı olan Santiago'nun yönetici şefi oturuyordu ve ben ondan nefret ediyordum. Kendisine taktığı ismiyle tüm mahalleye buram buram kendini beğenmişlik yayıyordu ve ben her s...