Claim🧷

7.7K 49 7
                                    

BIR HAFTA SONRA...

Kendimi kontrol edebilene kadar okula gitmemeye karar vermiştim. Hatta bir haftalığına psikolog için randevu bile almıştım. Bugün randevumun son günüydü. Gitmek için hazırlanıyordum.
"Anne, ben birazdan çıkacağım. İstediğin bir şey var mı?"
Okuldan izin aldığımı bilmesine rağmen ona bir açıklama yapmamıştım. Sadece hasta olduğumu zannediyordu.
"Yok tatlım."
"Görüşürüz."
Yanağına kocaman bir öpücük kondurup evden çıktım.
~~~
"Sorun ne Layana? Bunu kendi içinde çözebildin mi?"
Karşımda rahatça oturan Bayan Holmes'a bakıyordum.
Kafamı hayır anlamında sakladım.
"Ne zaman başlamıştı?" duraksadı. "Yani bu ani hislerin."
"12 yaşındayken."
"Özel bir soru sormama izin verir misin?"
Kafam öne eğik ellerimle oynuyordum. Kafamı evet anlamında salladım.
"İlk öpücüğünü ne zaman aldın?"
"12 yaşındayken."
"Peki sence bu davranışının 12 yaşında yaşadığın bir olaydan kaynaklandığını düşünüyor musun?"
"Bilmiyorum."
"Layana."
Kısa bir sessizlik oldu.
"Bunu düşünmeni istiyorum. Bir hafta sonra bugün gel ve bu sorunun cevabını bulmuş ol. Eğer bulamazsan başka şeylerden konuşuruz."
"Teşekkürler."
Gülümsedi ve beni kapıya kadar geçirdi.
O koltuğa oturduğumda çok gergin oluyordum.
12 yaşındayken neler yaşanmış olduğunu hatırlamak benim için oldukça zordu.
Beni bu konuma getiren tek bir şey olmadığını söylemişti Bayan Holmes.
Bu yüzden iyice düşünmem gerekiyordu. Bir çok şeyi.

Birine çarpmamla düşüncelerime ara verdim. Kafamı kaldırmamıştım. Karşımdaki bir erkekti.

"Özür dilerim dalgındım." dedim.
Karşımdaki kişi konuşmamıştı. Geçmeye çalıştım fakat buna da izin vermedi.

"Neden okula gelmiyorsun? Benim yüzümden mi?"
Bir elinde tuttuğu yemek paketini bileğine doğru itip ellerini cebine koydu. Ve nefes verdi.

"Bir şey yüzünden değil."

"Hastalığın ne?"

O günden beri bunu mu düşünüyordu gerçekten. Buna inanmak istemiyordum.

Sessiz kaldım.

"Pekâlâ." Tekrar derin bir nefes verdi. "Okula gel. Sana yaklaşmayacağım."

Ve önümden çekilip yürümeye devam etti. Arkasından bir saniye kadar baktıktan sonra bende yürümeye devam ettim.

Sesi biraz üzgündü. Yüz ifadesini göremediğim için hangi duygularda olduğunu söylemek zordu. Fakat bunu merak etmediğimi söylesem de yalan olurdu.

Lorenzo hakkında kimse tam olarak bir şey bilmiyordu. Gizemli kişiliğinin yanı sıra sportmen başarılı zengin ve yakışıklı olması tüm kızlara karşı ilgi odağı haline gelmesine sebep oluyordu.
Fakat ben , ben onun tam olarak yüzünü bile bilmezken ona karşı çeken şeyin ne olduğunu bile bilmiyordum.
Bir şeyden emindim.
Aşık değildim.

~~~
Ertesi gün okula adım attığımda tabiki kimsenin yokluğumu fark etmemiş olmasına şaşırmamıştım.
Aslında beni fark etmemeleri işime geliyordu. Bir çok kişiye açıklama yapmıyordum.

Sade sıradan okul hayatıma geri dönmüştüm. Yaklaşık dört gün boyunca da oldukça iyiydi. Perşembe günü normalde asla olmayacak olan bazı şeyler oldu.

Aslında duymak için koridara çıkmaya gerek bile yoktu sesler her yere yankılanıyor ve herkes bunu konuşuyordu.

"April, yeter."
Herkes koridora toplanmış onları dinliyordu.
"Beni kullanmandan sıkıldım."

"Seni kullanmıyorum. " Elini tuttu.

"Burda ki herkese neler konuştuğunu dinletmemi ister misin yoksa peşimi bırakacak mısın?" dediğinde April'ın eli yavaşça aşağı kaydı.

"Bende öyle düşünmüştüm." dedi Lorenzo ve ordan ayrıldı.

Bu olay yaklaşık üç gün konuşuldu hatta April'ın okula gelmediğini bile söylediler. Aralarında böyle bir ilişkinin olduğunu hiç düşünmemiştim. Arka sıradaki kızlar April'ın Lorenzo hakkında söylediklerini konuşurken kulak misafiri olmuştum.

Okul çıkışı dolabıma gidip bir kaç kitabımı koydum. Bu sırada koç bana seslendi.

"Layana seni gördüğüme sevindim."
Bir kaç adım attı.
"Spor salonunu toplar mısın? Burda ki hiçbir öğrenci senin gibi değil." Kahkaha attı. "Hepsi işim var diyip gitti."

"Sorun değil koç, ben hallederim."

"Teşekkürler harika bir öğrencisin." dedikten sonra beni teselli eder gibi sırtıma iki kere hafifçe vurdu ve gitti. Açıkçası derslere katılmadığım için böyle bir görev vermesi işime gelmişti.

Spor salonuna indim ve kapıdan içeri girdim. Biri basket potasına top atıyordu. Arkası dönük olduğu için kafamı rahatça kaldırdım. Tam da tahmin ettiğim gibi Lorenzo burdaydı. Herkesten çok çalıştığını biliyordum. Kaptan olmak istiyordu.

Sahaya doğru yürüdüm ve etraftaki topları toplamaya başladım. Beni fark ettiğinde gözlerinin üzerimde olduğunu fark ettim. Daha sonra topu bana doğru yuvarlayıp çıkışa yöneldi.
"Dur!"sözleri ağzımdan döküldü.
Arkasını dönünce kafamı aşağı eğdim. "Oynamaya devam edebilirsin."
"Rahatsız olmaz mısın?"
"Hayır."
Bana doğru yürüdü ve önümde eğilip topu aldı.
"Teşekkür ederim."

Bir şey demedim. Ve topları toplamaya devam ettim. Bir kaç yerde raketler vardı onları aldım. Koordinasyon çemberlerini de topladıktan sonra amfiye oturdum. Oynamaya devam ediyordu. Belki de burda olmam onu rahatsız ediyordu bilmiyorum ama bir süre onu seyrettim. Etrafa bakınmaya başladı. Su aradığını tahmin ederek ona seslendim.

"Su?"
"Evet teşekkürlerler." derken bana doğru koştu ve elimden suyu aldıktan sonra yanıma oturup içti.

"Teşekkür ederim."
"Sorun değil. Aslında sanırım su şişeni attım. Biri bıraktı sanmıştım."
"Önemi yok."
Ne desem diye düşünürken ağzımdan şu sözler döküldü.
"Çok yeteneklisin." bunu ona söylemek istemiştim. Belki onu rahatlatırdı bilmiyorum ama ben içimden geçeni söylemiştim.

"Koç böyle düşünmüyor."
"Daha önce maçlarını izlemiştim. Peşpeşe basket atma konusunda mükemmelsin. Bunu nasıl göremedi."
Vücudunu bana çevirdi.
"Maçları mı izledin?"
Sesi şaşkındı. Yüz ifadesini göremesemde gülümsediğini tahmin ettim.
"Neden şaşırdın."
"April daha önce maçlarımı izlemedi hemde hiç. Ponpon kızlarla dans ettikten sonra arka tarafa geçerdi. Galiba o yüzden."
"Anlıyorum." dedim.
"Aç mısın?" Kafamı salladım.
"Bir şeyler yemeye gidelim mi?"
"Olur."
~~~
Pizza alıp çok kişinin bulunmadığı bir parka geldik ve yürürken hiç konuşmadık. Hemde hiç. Berbat bir sessizlik vardı.

Ağaçlıkların arasına oturdum. Ve hemen yanıma oturan Lorenzoya göz ucuyla baktım.
"Neden hiç yüzüme bakmıyorsun?"
Sessiz kaldım.
Elini çeneme koydu. "Gözlerini görmek istiyorum." diyerek kafamı hafifçe kaldırdı.

Hayır yapmam.
Bakamam.
Gözlerine bakamam.
Bakmamalıyım.
"Lütfen."
Sesi öyle kibar çıkmıştı ki bir an kendime söz geçiremedim. Ve ela gözlerimi yeşiline sabitledim.
"Lorenzo."
Efendim der gibi kaşını kaldırdı.
"Tam şu an..."
Duraksadım. Dikkatlice beni dinliyordu.
"Seni öpmek istiyorum."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BASOREXIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin