Masada ki yazıyı hiçbir şey söylemeden temizlememe yardım etmişti. Sınıftaki herkesin bize bakıyor olması pekte şaşırtıcı değildi. Dişlerimi sıkıyordum fakat omzumda bir el hissedince kafamı kaldırdım. "Sorun değil." Nefes aldı. "Adın ne?" "Layana." "Ben Carrie." "Memnun oldum." "Bazen insanlar birini çekemez ve böyle yollara başvurur. O yüzden canını sıkma." dedi ve öyle içten gülümsedi ki o an onunla çok iyi anlaşacağımı düşündüm. Gün boyunca sohbet ettik bolca konuştuk ve kısa sürede anlaşmıştık. Biriyle yakın olmayalı çok uzun zaman olmuştu. "Yarın görüşürüz." "Görüşürüz."dedim ve yürümeye başladım. Içim öyle rahattıki gün boyu hiçbir şey düşünmek zorunda kalmıştım. Fakat şimdi Lorenzo'yu gün boyu görmediğimi fark etmiştim. Gerçekten de okula gelmemişti.
~~~ Yaklaşık üç gün olmuştu. Carrie ile olan arkadaşlığım iyi gidiyordu. Bunun tam aksine April ve arkadaşları bana buluşmaya devam ediyordu. Gün boyunca onlara katlanmak benim için yeterince berbattı. Ve bir de Lorenzo vardı. Üç gün olmuştu. Koskoca bir üç gün. Ve yoktu. Okula gelmiyordu. Açıkçası onu oldukça merak ediyordum. Fakat elimden hiçbir şey gelmediği gibi April sürekli benden iğrendiği için gelmediğini dile getiriyordu. Endişeliydim. Fakat bu konuda da beni rahatlatan biri vardı. Evet üç gün bir şeyleri paylaşmak için çok erkendi fakat April ve arkadaşlarının bana yaptıklarına şahit olduğu için Carrie her şeyi anlamıştı ve tüm hikayeyi duymak istediğini söylemişti. Ona ayrıntılarını anlatmadan kısaca özetlemiştim.
~~~
Eve doğru yürürken kulaklıklarımı takmış beni rahatlatan bir şarkıyı açmıştım. Markete girmem gerekiyordu. Markete girip aradıklarımı bulmaya çalışırken beni çok mutlu eden bir şey daha bulmuştum. Lorenzo'yu. Işte tam karşımdaydı ve o da beni görmüştü. Göz göze gelmeden kafamı eğdim fakat yanına gittim. "Hey." "Heyy." "Seni okulda göremedim." "Evet." Almak istediğim cevap bu değildi. Kendini hasta hissettiği ya da işleri olduğuydu fakat o sadece böyle basit bir cevap vermişti. "Benim yüzümden gelmemiş olabilir misin?" Kaşlarını çattı. "Bunu nerden çıkardın?" "April ve arkadaşları söyledi." "Ve sende buna inandın." Kafamı salladım. "Aslında böyle bir şey yok ve bunu sana kanıtlamak için bir teklifte bulunabilirim." "Dinliyorum." "Bu hafta ailem yok ve evde yalnızım."dediği sırada sözünü kestim. "Demek bu yüzden gelmedin." "Sözüm daha bitmemişti." dedi ve devam etti. "Eğer istersen bu akşamı bende geçirebiliriz." Kaşlarımı kaldırdım çünkü şaşırmıştım. "Sana asla dokunmayacağım sadece gerçeği duymak istersin belki diye düşündüğüm için." "Aslında sana dokunan hep ben oluyorum sanırım."diye mırıldandım. Güldü. Içten ve minik bir gülüştü. Görememiştim tabiki yüzüne bile bakmıyordum. ”Gelecek misin?" "Telefon görüşmesi yapmamda bir sakınca var mı?" "Hayır hayır tabiki yok. Bekliyorum." dedi ve bir kaç adım uzaklaştıktan sonra annemi aradım ve ona yeni tanıştığım arkadaşımda kalacağımı falan söyledim. Şaşırdığını söyledi ve izin verdi. Aslında yalan atmak istemiyordum ama bir erkeğin evinde kalmama izin vereceğini de düşünmüyordum. "Geliyorum." dedim yanına yaklaşıp. "Buna çok sevindim." derken kasaya gidiyorduk. "Yemek yapmayı bilmiyorum bu yüzden pizza veya hamburger alsak sorun olur mu?" "Hiç sorun değil." dedim.
~~~ Eve yürürken biraz gergindim. Kalp ritmim bozulmuştu sanki. Ikimize de sessizlik hakimdi. Vardığımız da ise bacaklarımın titrediğine yemin edebilirim.
"Sana rahat bir şeyler vereyim."dedikten sonra yukarı çıktı ve bende elimdekileri mutfağa götürdüm. Geldiğinde elinde mor bir t-shirt ve şort vardı.
"Elimdeki tek sana olacak şort buydu. Bağı sıkıca bağlarsan belinden düşmez."diyip bana uzattı. Tuvaletin yerini gösterdi. Girip üstümü değiştirdim ve saçlarımı yukarıda dağınık bir topuz yaptım. Içeri geçtiğimde ise hemen konuşmaya başladım. "Çok komik görünüyorum." "Hayır komik değil." "Çoktan hava kararmış."dedim yanına yaklaşırken. Ve devam ettim. "Ve birinin bana anlatacağı şeyler var." "Önce bir şeyler yiyelim." Masa da yemek yerken gerginliğim benden uzaklaşmıştı. Şimdi kendimi daha rahat hissediyordum. "April sana bulaştığı için özür dilerim." "Önemi yok." "Ama benim yüzümden-" "Bizim yüzümüzden." diye düzelttim. "Evet biz" diye tekrarladı.
~~~
Yemeğimizi bitirip koltuklara film izlemek için oturduğumuzda konuyu ne zaman açacak merak ediyordum. Dizlerini kafamı koymuştum. Ve saçlarımı okşamaya başlamıştı bile. Ne ara bu kadar yakınlaştık bilmiyordum. Ama bu beni rahatsız etmemişti. Aksine rahatlamıştım. Eli bir anda durdu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Okula gelemedim çünkü iyi değildim." Nefes aldı ve devam etti. "Psikolojik olarak iyi hissetmiyordum." Doğruldum ve direkt ona baktım. Bu sefer öyle ciddiydim ki kendime hakim olabilmiştim. "Benimle paylaşmak ister misin?" "Aslında bunlarla seni sıkmak istemiyorum." "Hayır sıkılmam asla." "Bana bakıyorsun şu an." Gülümsedim. "Anlat bakalım." "Babamla tartıştım. Ve onun istediği şekilde yaşamazsam bu evde kalamayacağımı söyledi." "Annenle kalsan." "Annemle ne kadar iyi anlaşsakta onun kendi hayatı var." Her şeyi anlatmak istemiyordu biliyor ve zorlamak istemiyordum. Ama sormam gereken şeyler vardı. "Baban senden ne istiyor?" "Onun işlerini yapmamı." "Bunu sormalı mıyım?" Kafasını hayır anlamında salladı. "Peki okula gelmeyip babana kafa mı tutmayı amaçladın?" "Belki." derken önündeki yastığı kurcalıyordu." "Işe yaramadı." dedi. "Seni rahatlatmak için ne diyeceğimi bilmiyorum." dedim. Cidden büyük sorunlar olduğu belliydi. Istemediği bir şeye zorlanıyordu. Babası tarafından sevgi görmüyordu üstüne üstlük ailesi ayrıydı ve yalnız yaşıyordu. "Yanımda olman yeter." Gerçekten mi bakışı attım. "Ciddiyim April benim sorunlarımı bile dinlemiyordu. Birine kendimi açmak iyi geldi." Dizlerimin üstüne oturdum ve ona sarıldım.
"Bana ne istersen anlatabilirsin." diye fısıldadım kulağına. Ellerini belimde hissedince rahatladım. Ve karnınmda uçuşan kelebekler gitsin diye dua ediyordum. Kokusunu içime çekmiştim ve bir elim boynundayken diğer elimle saçını okşuyordum. "Bu iyi hissettiriyor." dedi. Ve devam etti. "Televizyonu kapatalım."dedikten sonra ondan ayrıldım. Ve kumandaya uzandı. Daha sonra evin içinde ki ses televizyonun kapanmasıyla sona erdi. Sessizlik oluştuğu için gerilmiştim. "Uyusak iyi olur." Kafamı salladım. Belki biraz hayal kırıklığına uğramıştım. Fakat belli etmedim. Onun peşinden yukarı çıktım ve yatacağım yeri göstermesini bekledim. Bir elini eşofmanının cebine koydu ve diğer eliyle ensesini tutu kafası aşağı eğdi sonra bana minik bir bakış attı. "Bu oda da yatabilirsin." dedi. Kapısını açtı. Bir şey söylemek istiyorda söyleyemiyor gibiydi. "Tamam teşekkür ederim." Odaya girdim ve kapıyı kapatacakken hâlâ kapının önünde duruyordu. "Layana." "Efendim." "Acaba..." Sessizlik oldu. "Birlikte uyuyabilir miyiz?"