16.BÖLÜM

22.9K 782 569
                                    

Oy verip yorum yapmayı unutmayın olur mu, keyifli okumalar.

Şarkılar;
Ellie Goulding, Love me like you do
Melih, Dönemeyeceğimiz bir yer
Turuncu Gökyüzü, Anlamazlar beni

16. BÖLÜM

Bu hissin bir ismi yoktu, olsa bile benim sözlüğümde yoktu. Faklılığına her an şaşırdığım kendime yabancılaştığım zamanlardan birindeydim. Akşam yemeğinden önce ders çalışıyordum yanımda ise Emir vardı. Sözleştiğimiz gibi bu hafta sonu derse başlamıştım.

Hızlı bir şekilde konuları bana anlatıyor, ardından saydığı soruları belirlediği süre içinde çözmem için bekliyordu. Şimdi çalıştığımız konunun sorularını sayarken ben onu seyrediyordum. Okul dışında sık sık olduğu gibi saçları dağınıktı, haftada bir kestiği sakalları az da olsa uzamış kirli sakal halini almıştı, üzerine siyah bir tişört ve aynı renkte bir şort giyinmişti.

Elindeki kalemle saçlarını kaşıdı ardından küçük not deftere soru sayısını yazdı. Başını kaldırıp onu sakince izleyen benimle göz göze geldiğinde kaşları çatıldı. "Ne oldu?" dedi tatlı bir sesle. Belki bana tatlı geliyordu, bilemiyordum. Çünkü son birkaç haftadır Emir bana farklı hissettiriyordu.

"Hiç." diyerek başımı salladım. "Dalmışım sadece."

"Peki." fazla irdelemeden gülümsedi içtenlikle, gözlerim direkt dudaklarının kıvrımlarına kaydı. Her zaman böyle mi gülüyordu? "250 soru," derken dudaklarına kayan gözlerim koyu gözlerini buldu. "Bir buçuk saatin var."

"Ne?" dedim yüksek çıkan sesimle. "Dün iki buçuk saatti, bugün neden bir buçuk saat?"

"Dün ilk günündü."

"Dünden bir farkı yok bugünün." dedim mutsuzlukla. Çünkü biliyordum Emir, bu bir buçuk saatte yanımdan ayrılmayacak sorularımın hızlı hızlı bitmesi için iç ses gibi sürekli bana hızlanmam için fısıldayacaktı.

"Yapabilirsin," diyerek soruları önüme itti. "Seni bildiğim için bu süreyi verdim." mutsuzlukla kapanmış dudaklarıma dudaklarını bastırıp öptü.

Benden az bir miktar uzaklaşıp yüzüme baktı. "Öğlenden beridir buradayız, yoruldum." dedim mutsuzluğumun başka bir kaynağını söylerken sesim gerçekten de yorgun çıkmıştı.

"Alışık olmadığın içindir." gözlerime baktı bir süre sonra devam etti. "O zaman Defne'nin hazırladığı yemeği yiyelim, yemekten sonra devam ederiz." Sandalyesini geriye itti ve ayağa kalktı.

"Emir?" ona seslenmemle omzunun üzerinden bana baktı.

"Efendim?" gözlerime dikkatli bir şekilde baktı.

"Bana kızgın mısın?" sorumla şaşırdı ve kalktığı sandalyeye ağır ağır tekrar oturdu.

Sandalyeyi bana çevirdikten sonra benim sandalyemi de kendine çevirdi şimdi, ikimiz de yüz yüzeydik. "Neden kızgın olayım?" dedi şaşkınlığının devamı olarak.

"Oktay yüzünden."

Bedeni gevşedi. "Hayır," durdu ve üç saniyelik bir süreyle gözlerini kaçırdı. "Belki o an kızmışımdır ama şimdi kızgın değilim."

"Bana sorduğunda cevap vermeliydim özür dilerim, şaşkındım." derken elimi eline uzattım ve ellerini küçük ellerimin arasına aldım.

RAYDEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin