Gördüğüm beden ile şok olmuştum.. B-bu o serseriydi!
Başı ve boynu.. Bir dakika.. Ne!
Bütün gerçekler tokat gibi yüzüme çarparken gözlerim yuvalarından fırlayacak derecede irileşti. Yani o beni mi takip etmişti? Yok canım bu çok saçma ya da değil... Kokaini çöpe attım diye bana sinirlenip beni bi yerde kıstırıp dövmek istedi yada ilacını içip kafayı bulmuştu. Hiç bir fikrim yoktu hem boynunda yara olduğu benim vurduğum anlamına gelmez değil mi?Bilmiyorum kafam çok karışık ve düşünmekten başım ağrıdı tabi uykusuzluktan da.
"hoseok yardım et!"
Jin hyung telaşlı bir şekilde hoseok hyung'dan yardım isterken bende hiç bir şey yapmayıp sadece onları izliyordum. Çünkü ne yapmam gerektiğini bende bilmiyordum. Cidden herşey rüya gibi pardon, kabus diyecektim.
"jimin bagajda ilk yardım çantası olacaktı getirir misin lütfen?. Jimin sana diyorum heyyy!"
Jin hyung'un bağırması ile kendime gelebildim çünkü düşünmeden edemiyordum kafamda çok soru vardı. Bu serseri beni mi takip etti ve takip ettiyse de neden etti? Ve bu yaraladığım kişi mi? Yüksek ihtimal evet oydu çünkü ceketi aynıydı ve ayakkabıları da griydi. Cidden yaşadığım şeylere inanamıyorum.
"ahh özür dilerim hyung uykusuzluktan gerek kendimde değilim. Hemen alıp geliyorum."
Koşar adımlarla bagaja gittim ve beyaz çantayı alıp hyunguma koştum.
"hoseok bence yaralarına arabada bakalım, burası çok soğuk ve karanlık, sadece boynu ve omzu Biraz kanıyor kafasında yara yok zaten sert çarpmadık onu görür görmez frene bastın, hem hastaneye götürene kadar belki uyanır." hoseok hyung onu onayladıktan sonra ikisi serseriyi kollayıp arabaya bindik.
"Şey.. Jin hyung bu sefer sen sürsen olmaz mı?"
Titreyen sesi ve elleri ile konuşurken gözlerini kaçırıyordu. Hoseok hyung kazayla da olsa kendisini suçlu hissediyordu sanırım. Ahh hoseok hyung işte o kadar çok temiz ve iyi niyetli ki her zaman önce kendinde hatayı arıyordu...
"Hoseok sakın bana kendini suçlu hissettiğini söyleme. O birden önümüze çıktı. Ayrıca boynu senin yüzünden kanamıyor çünkü ordaki kan kurumuş."
tamam, kesinlikle o serseri beni takip etti ve bende onu yaraladım. Bravo jimin bir bu eksikti!
Jin hyung dedektif edasıyla konuşurken yutkunmak zorunda kaldım çünkü, bu olanları ne hoseok ne de Jin hyung'a anlamıştım..
"Tamam pekala, ama bugün sen sürsen olmaz mı jimin?"
Bana masum masum bakan hyungumu geri çevirmek istemezdim ama uykusuzluktan gözlerim ara ara kendi kendine kapanıyordu. Direksiyon başında uyuyakalabilir ve tekrar kaza yapabilirdik. Biraz daha macera istemediğim için hoseok hyung'umun bu güzel teklifini Red ettim.
"hyung kusura bakma ama uykusuzluktan dikkatli süremem ve ben bunu göze alamam.."
Jin hyung göz devirip bana döndü.
"ahh siz iki beceriksiz.. Tamam ben sürerim. Jimin sen arka koltuğa gencin yanına git biz hastaneye gidene kadar yaraları enfeksiyon kapmasın diye pansuman yap olur mu?"
Eh, madem bu boku yedim ben temizlim bari.
"tabi hyung ben ilgilenirim. Ama her an uyuyakalabilirim. Çünkü çok zor dayanıyorum..."
Esnemekten gözlerimde yaş kalmadı. Ağzım yırtılıcak artık.
Jin hyung alt taraflarda bişi ararken ona tam" hadi arabayı sür hyung" diyecekken yüzümü buz gibi suyla ıslatması pardon boğması ile neye uğradığımı şaşırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my savior~VMİN
ActionDansçı Park Jimin ile, serseri uyuşturucu bağımlısı Kim Taehyung'un maceraları.. *Bu ficte her an herşey olabilir. *Park Jimin o gece çarptığı kişinin başına neler açacağını ve ona büyük bir hasar vereceğini bilmiyordu.. Ve Kim Taehyung.. Ona karş...