Anın verdiği şok ile birden bağırınca müşterilerin çoğu bize döndü.
Herkese mahçup bakışlar yollayarak telefonuma döndüm."jimin biraz daha bağır kulağımı siktin"
"hyung, o serserinin konservatuvar okuması saçma değil mi??"
"bilemeyiz jimin. Serseri olması amacı olmayacağı anlamına gelmez ki, belki de ona iyi gelen şeyler sadece madde kullanmak ve müziktir, herkesin zevki farklı"
Ah, hoseok hyung işte.. Her daim toz pembe..
"her neyse hyung.. Sen önce cafe'ye gel burdan eve geçeriz"
"Tamam jimin Ben gelene kadar en sevdiğim kurabiyeler hazır olsun!"
Bu masum isteğine gülümsedim.
"Hyung, jungkook yeni bir tarif denemiş bence bugün onu yiyelim. Zaten sen tadına bakmazsan o zorla ağzına sokar biliyorsun.."
"Peki.. Bugün onu yiyelim bakalım. Umarım güzel bir tariftir."
"jungkook'u biliyorsun hyung o çok yetenekli."
"bilmem mi? Tabiki öyledir minik tavşanımız! Neyse ben 20 dakikaya orada olurum, görüşürüz jiminiiee!"
"görüşürüz hyung!!"
Telefonu kapatırken bana doğru yürüyen kook'a gülümsedim.
"hyung, sıcak sıcak ye hemen!"
Görüntüsü iştah açıcıydı doğrusu. Elime aldığım çikolata damlalı minik kurabiyeyi tek lokmada mideme indirmiştim.. Jungkook'un yapmadığını bilsem jin hyung yapmış sanardım! Bu çok lezzetliydi!
"hyung konuşsana çok güzel olmuş değil mi?"
Karşımda 5 yaşındaki çocuktan farkı olmayan, meraklı gözlerle soru soran kook'a döndüm.
"Ellerine sağlık kookie çok güzel olmuş cidden! Jin hyung'un yanında kala kala mutfak becerin artmış doğrusu."
Bu dediğime tatlı tatlı gülen arkadaşım jin hyung'un onu çağırması ile anında yanımdan uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Şansıma bugün çok kalabalıktı cafe.
Sahilin karşısında olan bu tatlı cafe'nin en üst katındaki en güzel masada otururken huzurun içine daldım.. Az çok gelen sahil'in kumlara vurma sesi..kar yağışından sonra doğan o sıcacık güneş.. Mis gibi kokan tatlılar.. Etraftaki herkesin birbiriyle konuşup gülüşmeleri.. Yavru kedinin patisini yalayıp durması..Ben Park jimin, böyle masum ve küçük şeylerle bile mutlu olabilenlerdenim...
Ve işte asıl güneşimiz geliyoorr!!
Soğuktan burnu kızaran tatlı gülüşü ile bana doğru adımlayan hyungumu gördüğümde yavaşça ayağa kalkıp ona sarıldım.
"Hoşgeldin hyung!"
"Hoşbuldum jimin, heyy! Ayağın daha iyi görünüyor."
"Evet hyung, sabah sıcak bir banyo yaptım. Sonra jin hyung krem sürdü. İyi geldi sanırım onun için yarın bende okula gideceğim!"
"Ah jiminiie, Gerçekten iyi hissediyorsan gel. Merak etme ben senin için not aldım!"
"Teşekkür ederim hyung. Ama okula gitmek istiyorum. Çünkü, devamsızlığımı biliyorsun..."
"Peki jimin nasıl isters-!. Hey bu da kim böyle!"
Kook arkadan sessizce gelmiş olacak ki ben bile fark etmemiştm. Elleriyle hoseok hyung'un gözlerini kapatmış gözleri kısılana kadar sessiz sessiz kıkırtıyordu şerefsiz tavşan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my savior~VMİN
AksiyonDansçı Park Jimin ile, serseri uyuşturucu bağımlısı Kim Taehyung'un maceraları.. *Bu ficte her an herşey olabilir. *Park Jimin o gece çarptığı kişinin başına neler açacağını ve ona büyük bir hasar vereceğini bilmiyordu.. Ve Kim Taehyung.. Ona karş...