Çünkü içerden çok güçlü bir çığlık kopmuştu.. O kadar çok güçlü çıkmıştı ki bu ses.. İçimde bişiler oldu sanki..
Kapının önünde öylece durup hiç bir şey yapmıyordum.. Gelen çığlıkları duydukça içimdeki o değişik his bir çığ gibi büyüyordu..
Şu an joon şerefsizi ona şiddet mi uyguluyor? Yoksa tecavüz mü ediyor? Yada işkence mi uyguluyor?Her ne kadar o baş belası umrumda değil desem de yerinden çıkacakmış gibi atan kalbim bu düşüncelerimi tamamen red ediyordu.. İçerdeki çığlıklar hiç durmadan büyüyor. Bay joon'un o iğrenç kahkahalarını duyuyordum.. Acaba neden jimini getirmemi istedi? Neden o kadar adamı varken benim getirmemi istedi? Onu neden istedi? Onunla ne işi var? Ona ne yapacak?
Aklım o kadar çok karışık ki ayakta durup sadece düşünmeye çalışıyorum.. Düşünüyorum diyemiyorum çünkü düşünüyor olsaydım elbet aklımdakilerin cevabını bulurdum.. Ama şu an cevap bile bulamıyorum..
Bulunduğum yer bar'ın üst katındaki odaların bulunduğu yerdi. Yani ses aşağı gidemezdi. Çünkü ses yalıtımı vardı. Salak gibi ayakta dikilmeyi kesip ve aklımdaki düşüncelere takmamaya çalışıp aşağıya yeol'un yanına gitmeye karar verdim.
Ama Bir adım attım ve tekrar durdum.. Sanki vücudum benden habersiz hareket ediyor gibi.. Beynim yolunu şaşırmış gibi.. Sadece kalbim çok hızlı bir şekilde atıyordu. Omzumdan akan kan ile elimi direk sıcak sıvının olduğu bölgeye götürüp kanamayı durdurmaya çalıştım. Omzum iyiydi aslında ama o baş belası yüzünden tekrar kanıyordu işte! sıcak sıvı elimin arasından akıp gidiyordu..
Canım yanmıyordu aklım cidden durmuş gibi.Neden acıyı hissetmiyorum ki? Sanırım aklım acımı umursamayacak kadar meşgul. Çünkü aklım ve kulağım odadan gelen seslerdeydi..
Çığlık ve sesli bir şekilde ağlama sesleri bütün dikkatimi dağıtıyordu..
Düşüncelerimi bölen kapının açılma sesiydi. Sol omzumdaki akan kanı umursamayarak yavaşça arkamı döndüm..
Kapının aralanması ile içerde baş başa kalan o 2 bedeni gördüm..
Bay joon iğrenç bir şekilde gülüyor, jimin ise gözleri kan çanağı dönmüş, saçları dağılmış, dudakları ağlamaktan mosmor olmuştu. Durmadan hıçkırarak ağlıyor, şiddetli bir şekilde titriyordu.. Yarı çıplak bir şekilde yatağın üstünde duruyor ve o beyaz tenini ondan saklamaya çalışıyordu.. Yazık..
Gözleri beni bulduğunda sanki olabildiğince daha şiddetli ağlamış ve daha çok korkmaya başlamıştı. Gözlerinde onlarca karmaşık duygunun bir bütünü vardı..
Yağmur olabildiğince daha şiddetli yağıyor, şimşekler daha korkutucu bir şekilde kara gökte patlıyordu.. Sanki olabildiğince jimini daha çok korkutmak ister gibi..
Bay joon onları izlediğimi görünce birden kaşlarını çatıp ayağa kalkmıştı. Onu takmayarak yavaş adımlarla lavaboya gittim. Kapanan kapı sesi ardından tekrar jiminin o şiddetli çığlıkları kopmuştu.. İçimde anlamadığım karmaşık duygular oluştu birden.. Asla tanımlayamayacağım duygular..
Bay joon zaten çoğu zaman bu odalara birilerini atıp iğrenç şeyler yapıyordu. Ama ben neden bu geceki o zavallıyı düşünüyordum ki?
Gayet normal şeylermiş gibi düşünmeye çalıştım. Ve lavaboda aynanın karşısına geçip kendime baktım. Siyah giydiğim için akan sıvı pek belli olmuyordu. Kanlı ellerimi yıkayıp üstümü gelişi güzel düzelttikten sonra tekrar hiç bir duygu barındırmayan yüzüme baktım. İçerden gelen çığlıklar asla susmak bilmiyordu. Umarım kimse bu olayı takmazdı. Çünkü ilk defa barımda bu kadar güçlü çığlıklar duyuyordum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my savior~VMİN
ActionDansçı Park Jimin ile, serseri uyuşturucu bağımlısı Kim Taehyung'un maceraları.. *Bu ficte her an herşey olabilir. *Park Jimin o gece çarptığı kişinin başına neler açacağını ve ona büyük bir hasar vereceğini bilmiyordu.. Ve Kim Taehyung.. Ona karş...