6.Arayan

17K 848 6
                                    

Foto:Derin :))

Derin Jane'nin boş boş televizyon izlediğini fark edince "Ne oldu? diye sormadan edemedi. Jane onu duymamıştı bile. Pamir'in yerdeki oyuncaklarını alıp Jane'e getirdiğini bile fark etmemişti. Derin biraz yüksek sesle "Jane." dediğinde Jane uykudan uyanırmış gibi oldu. Derin'e bakınca onun gözleriyle Pamir'i işaret ettiğini fark etti. Pamir'e dönüp gülümsedikten sonra oyuncakları alıp az önce Pamir'in oynadığı yere oturdu.

"Hadi oynayalım." Pamir istediğini almanın verdiği mutlulukla yanına oturdu. Ona bir şeyler anlatırken Jane ona ilgiyle bakıyordu. Derin onları izlerken aslında Jane'nin ne kadar da anneliğe hazır olduğunu görüyordu. Yıllar önce anne olmak istediğinde Ryan'ın nasıl reddettiğini hatırlayınca anne olmaya hazır olmanın bazen yeterli olmadığını düşünerek iç geçirdi. 

Derin Jane'i izlerken aslında John ile olabileceklerini düşünmeden edemedi. John ne olursa olsun onu hiçbir zaman incitmemişti. Jane'in de ondan hoşlandığını biliyordu aslında... Demek ki bazen iki kişinin birbirini sevmesi yeterli olmuyordu. Bir yerlerde bir eksiklik vardı. Tıpkı Ryan ve onun arasında olanlar gibi.

Derin Ryan aklına geldiğinde ayağa kalkıp diğer odaya geçti. O aklına her geldiğinde yaptığı gibi...  Her ihtimale karşı kapıyı kilitledi. Dolabının içinden anı kutusunu çıkardı. Yatağının üzerine oturup kutuda olanları çıkardı birer birer. Fotoğrafları, onun aldığı birkaç küçük hediyeyi.

Gülümseyen yüzlerine baktı. Ne kadar da mutlulardı. Acaba çok mu inat ettim diye düşünmeden edememişti geçen yıllar boyunca ama Pamir aklına geldiğinde bunu delice istediğini bilerek hep vazgeçmişti. Yine de belki beklemeliydi. Onun çocuğunu doğurmayı deliler gibi istemişti ama bu mümkün olmayınca hiç bilmediği bir adamın çocuğunu doğurmuştu.

Yanağına süzülen bir damla göz yaşını silerken annelik iç güdüsü ile aşkı arasında seçim yapmış olmamayı istiyordu. O zamanlar Ryan'a söylememiş olsa da doktor en kısa zamanda çocuk yapmasını tavsiye etmişti. İlerde yoksa bunun için uzun süreli bir tedavi görmek zorunda kalacaktı ve bunun sonunda çocuk sahibi olup olamayacağının garantisi yoktu. Bunu söyleseydi Ryan'ın duygu sömürüsü yaptığını söyleyeceğine emindi. O yüzden bir seçim yapmıştı işte. Hiçbir zaman seçiminden dolayı pişmanlık duymasa da bazen Ryan'ı özlüyordu. Çok özlüyordu. Kokusunu, tenini, konuşmasını, bakışını... Her şeyiyle özlüyordu işte.

Ne gariptir ki Ryan, Pamir doğarken onu aramıştı. Jane telefonun uzun uzun çaldığını bir ara açmayı bile düşündüğünü söylemişti. Derin ise o olayı bir devrin bitişi yeni bir devrin başlangıcı olarak yorumlamıştı. 

Son bir kez Ryan'ın gülen yüzüne baktı. "Umarım mutlusundur, umarım değmiştir." diye mırıldandıktan sonra aceleyle gözü birine takılmasın diye eşyaları topladı. Kutuyu dolaba yerleştirdikten sonra derin derin nefes aldıktan sonra Jane ve Pamir'in yanına ilerledi.

Pamir Jane'e bir şeyler anlatmaya çalışıyordu Jane ise onu sanki dünyanın en önemli şeyiymiş gibi dinlerken Derin gülümseyerek onları izledi. Pamir sonunda oyuncaklarına geri dönünce Derin "Jane, yemek hazırlayalım hadi." dedi. Aslında her şey hazırdı sadece masa hazırlanacaktı, bunun için de yardıma ihtiyacı yoktu ama onunla konuşmak istiyordu. 

Jane peşinden mutfağa geldiğinde "Neler oldu bugün?" diye sordu. 

Jane iç geçirdikten sonra ona baktı. "Sanırım John ile çalışmak şu aşamadan sonra benim için çok zor." dediğinde Derin başıyla onayladı. 

"Çünkü hislerine engel olamıyorsun  değil mi?" Jane başıyla onayladı. Derin ona bu kadar çabuk kabul ettireceğini bilmiyordu ama inat etmediği için mutluydu. "Neden şansını denemiyorsun peki?" 

Jane omuz silkti. "Yıllarca onu her tür kadınla gördüm Derin, şimdi onun için o kadınlardan biri olmak istemiyorum. Yatağa attığı sıradan bir kız olmak istemiyorum."

Derin onun kaygısını anlayabiliyordu. Jane'nin ellerini tuttuktan sonra "Ne kaybedersin Jane? Tek bağınız işti zaten, onu da koparmak üzeresin. Denemek istemez misin? Tüm hayatın boyunca olsaydı nasıl olurdu diye düşünmek hoşuna mı gidecek?" 

"Belki kaderim başka biridir." 

Derin inanamaz bir şekilde ona baktı. "Ya oysa? Bunu nasıl riske atabilirsin?"

***

Kevin annesinin elindeki albümü aldıktan sonra bir kenara koydu. "Şu an gerçekten bundan daha önemli bir konumuz var." dediğinde herkes ona bakıyordu. Kevin yardım ister gibi John'a bakınca John başıyla onayladıktan sonra "Mila hasta." dedi. Pat diye söylemişti. Ne kadar uzun yoldan söylerse söylesin tepkileri değişmeyecekti. Çok üzüleceklerdi. Biliyordu.

Annesi ve babası aynı anda "Ne hastalığı?" diye sordu. 

Kevin derin bir nefes aldıktan sonra güçlükle "Kanser." dedi. Karşısındaki iki insanın nasıl yıkıldığını görebiliyordu. Kendini ilk toplayan babası oldu. 

"Bizim yapabileceğimiz bir şey var mı?" diye sorduğunda Kevin başıyla onayladı. 

"İlik nakli gerekiyor, John ve ben test yaptırdık ama maalesef uygun değiliz. Siz de test yaptırırsanız..." 

Annesi göz yaşlarını hızla sildikten sonra oğlunu yanına gelip ellerinden tuttu. "Biz senin arkandayız.Hemen yarın buraya taşın. Hatta şimdi. Bırak evin de o kadına kalsın." dediğinde Kevin daha söyleyeceklerinin bitmediğini anladı.

"O... öldü." dediğinde annesinin afalladığını görebiliyordu. Birçok soru sormak istediği belliydi. "Trafik kazası." diye özet geçti Kevin. "Annesi asla onların tarafından birinin test yaptırmayacağını söyledi." diyerek iç geçirdiğinde babası yanına geldi. 

"Tüm tanıdıklarımı arayacağım." dediğinde Kevin minnetle ona baktı.

Bir süre sonra herkes bir köşeye çekilmiş otururken Mila'nın sesiyle Kevin ayağa kalktı. John eliyle ona oturmasını işaret ettikten sonra Mila'nın yanına ilerledi. Yeğenini kucağına aldığında John onu ne kadar çok sevdiğini bir kere daha anladı. Şu an 6 aylıktı. Jasmine aylar önce Kevin'a gelip onun çocuğu olduğu için evlenmeye zorlamasaydı asla böyle bir mutluluğu yaşayamayacaktı belki de. Ama şimdi elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi mutsuzdu. Mila'nın sevimli gözlerine bakarken "Sakın gideyim deme." diye fısıldadı. Mila ona gülümseyince John içinden bir şey akıp gidiyormuş gibi hissetti.

Mila ile birlikte odaya girdiğinde herkes gülümseyerek Mila'ya bakıyordu. Mila babasını görünce kolları ona uzandı. Kevin kızını kucağına aldıktan sonra "John kızımın mamasını hazırlar mısın?" dedi. John'un yüzünde beliren şaşkınlığa herkes güldü. John şaka olduğunu anladığında rahatlasa da sonra belki bunun için hiç fırsatı olmayabileceğini düşündü. "Tamam ama yanımda durup tarif etmen gerekiyor."  Kevin bir anlam veremese de başıyla onayladı.

***

Derin yemekten sonra masayı toplayıp bulaşıkları makineye koydu. Salona girdiğinde Jane normalde hiç izlemeyeceği bir programı izliyordu. Derin gülerek yanına oturduktan sonra "Aşk başına vurdu herhalde, bu ne?" dedi. 

"Birazdan sizin reklam çıkacak, ilk gösterimini kaçırdık zaten. Bari bunu kaçırmayalım." dediğinde Derin durumu anlamıştı. 

O sırada program reklama girince Jane "Pamir koş." diye onu yanına çağırdı. Pamir kendisini ve annesini ekranda görünce neşeyle reklamı izledi. Reklam bittikten sonra "Anne, sen ben televizyonun içine girmiş." dediğinde Jane ve Derin ona güldü. 

Bu mutluluğun tam ortasında telefon çaldı. Derin kalkıp telefonunu masadan aldıktan sonra arayana baktı. Jane ise onu izliyordu. Derin'in ellerinin titrediğini gördüğünde hızla yanına gitti.

15.10.2018 düzenlendi.

Edit 2: 29.05.2023

Her Şeyden Habersiz -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin