"Ama... Nasıl bunca zaman benimle hiçbir şey olmamış gibi konuştun? Nasıl bastırdın içindeki nefreti ve tiksintiyi?"
"Dedim ya Baran,"
Bıkkın bir nefes verdi.
"Küçüktün ve salaktın. Sadece 15 yaşındaydın ve diğer insanlar da sana inanarak en az senin kadar salaktı. Yani bu hepinizin suçu ama herkesten intikam almakla uğraşamam. O yüzden ben de hiçbir şey olmamış gibi yaşıyorum."
Gözlerimi kaçırdım
"Ama oldu."
"Evet, oldu. İlk zamanlar senden intikam almayı çok istedim. Bir açığını kullanıp seni benden beter hale düşürmek için seni takip etmeye başladım. Ama sen 15-16 yaşındaki salgırganlığını üstünden atıp daha durgun biri haline geldiğinde seni farklı bir şekilde izlemeye başladım. İntikam almak için değil de, affetmek için yani."
Yaslandığı yerden çekildi ve kollarını hafifçe iki yana kaldırıp indirdi.
"Ve şu an buradayız."
Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Yaptıklarım yüzünden yüzüne bakmaya bile utanırken o beni sevdiğini söylüyordu. Beni neden seviyordu? Daha da önemlisi beni nasıl sevebilmişti? O beni bir şekilde affetmiş sayılırdı ama ben kendimi nasıl affedecektim? Nasıl kendimi affedip onu sevebilecektim? Onun gözlerine bakma hakkım bile yoktu.
Bacaklarımı hissedemez hale geldiğimde kendimi daha fazla taşıyamadım ve olduğum yere çöktüm. Başımı kaldırıp ona bakamıyordum. Utanıyordum. Bakacak yüzüm yoktu. Pişmanlıktan cayır cayır yanıyordum. Suçlu hissediyordum. Suçluydum.
"Özür dilerim."
O basit gibi görünen iki kelimenin boğazımı yırtarak çıkması bana onu söylemeye bile hakkım olmadığını hatırlatmaya çalışıyor gibiydi.
"Özür dilerim. Özür dilerim. Gerçekten ölecek gibi hissediyorum. Çok özür dilerim."
Yanıma gelmemişti, filmlerdeki gibi yanıma çöküp sarılmamıştı. Benden tiksiniyor olmalıydı. Hak ettiğim buydu.
"Ayağa kalk Baran."
Başımı iki yana salladım ve yakınımdaki duvara dayandım. Hiçbir şey dememişti. Ama yanıma oturmuştu. Yakın değildi ama yine de yanımdaydı. Cesaretimi topladım ve başımı ona doğru döndürdüm.
"Utku?"
"Efendim?"
"Gerçekten özür dilerim. Yaptıklarımın farkına vardıktan sonra kendimi hiç affetmedim. Pişmanlığım hiç peşimi bırakmadı."
"Biliyorum,"
Dolmak üzere olan gözlerimi saklamak için önümde döndüm. Devam etti.
"Başta hiçbir zaman aklının başına gelmeyeceğini düşünüyordum ama okul yılının başında eşcinsel çifti bütün okula karşı savunduğunda ve koruduğunda tamamen olmasa da bir şeylerin düzeldiğini düşünmeye başladım."
Yan tarafımdan bana döndüğünü gördüm.
"Yanıldığımı da düşünmüyorum."
Tüm vücudumla ona döndüm. Birkaç saniye gözlerine baktıktan sonra ona dokunmak için elimi uzattığımda ateşe değmiş gibi geri çekildi.
"Baran," Gözlerinden geçen bir saniyelik duyguyu görmüştüm, tiksinti. "Senden nefret etmiyor olabilirim ama lütfen, bana dokunma."
Hızla ayağa kalktı ve aceleci adımlarla uzaklaşmaya başladı. Birkaç saniye olanı idrak etmeye çalıştıktan sonra havada kalan elimi indirdim ve ayağa kalktım. Gitme diyemedim. Sadece uzaklaşmasını izledim. Bir doğum günü anca bu kadar yıkıcı olabilirdi.
kitabı yayımlamaya başladığımdan günden beri okuyup oy veren özellikle 2 okuyucum var. belki istemezler diye hesaplarını etiketlemeyeceğim -onlar kendilerini bilirler ama yine de ipucu vereyim onlar için - . Sevgili sa... ve an...size teşekkür ediyorum. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yunan Tanrısı | bxb | Texting
Teen Fiction+90543*******: Bir şey soracağım +90543*******: Siz neden it sürüsü gibi 12 kişi birlikte geziyorsunuz? Baran: İt sürüsü olduğumuz için olabilir? ... 06.08.2020 17.07.2022 yayım