Aile neydi? Sevgi neydi? Güven neydi?
"Ailenin ne olduğunu 8 yaşında ufacık bir kızken unutmuştum. Annem o ilaç kokulu hastane odasında gözlerini sonsuzluğa kapattığında bir nevi bende onunla birlikte gitmiştim.
Bedenim hayattaydı, evet... Ama ruhu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm Şarkısı;
YALIN - Her Şey Sensin
Şimdi senden vaz mı geçmeli
Masal olup yola devam mı etmeli
Ben kalpten sorunlu aşka sorunluydum
Anladım her şey sensin
Gözlerimi daha açmadan sanki gözüme iğneler batar gibi olmuştu. Bu olaydan nefret ediyordum. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve ellerimle gözlerimi ovuşturdum. Ardından gözlerimi açtım ve bir kaç kere kırpıştırdım, sorun yoktu. Ah hayır sorun vardı gözlerim çok yorgun kendiliğinden kapanıyordu. Yatağımda doğrulduğumda sol tarafta Okyanus'un yatarak bana baktığını gördüm. Ona gülümseyerek başını okşadım ve yatağımdan kalkarak konuştum.
''Günaydın kızım.'' Doğrudan banyoya ilerledim. Normalde uyandığımda ilk yaptığım şey telefonumu elime alıp saate bakmak olurdu. Daha sonra bazen yastığıma sarılarak yatakta biraz daha yatar ve günümü düşünürdüm.
Ama bugün öyle olmamıştı. Kendimde bir tuhaflık hissediyordum ve içimden bir his bugün iyi şeyler olmayacak diyordu. Banyoda yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım. Evet iyi olmayan şeyler başlamıştı. Gözlerim felaketti! Şiş ve neredeyse kapanacak gibiydiler. Oflayıp dişlerimi fırçalamaya başladım. Aynada kendime tip tip bakarak dişlerimi fırçaladım. Daha sonra kendime göz devirip odama geçtim. Bugün ruh hastası gibi hissediyordum kendimi. Bu düşünceye de göz devirdim.
Dolabımı açıp içinden okul kıyafetlerimi çıkarttım. Eteğimi giydim ve üzerine gömleğimi de giydikten sonra kravatımı da taktım ama biraz yakamda açık bırakmıştım. Çantamın içine bugünkü derslerimin olduğu kitapları ve defterleri koydum. Tam o sırada kapım çalındı. Başımı kaldırıp kapıya baktım. Ah tabi kilitliydi. Kapıya gidip kilidi çevirdim ve kapıyı açtım. Zeliha ablanın gülen yüzü benim gülmeyen suratımı görünce soldu.
''Kızım iyi misin?'' Bir şey demedim ve çantamın yanına geri döndüm. İçine kalemliğimi cüzdanımı attım. Arkamdaki yatağımın yanındaki komodinin üzerindeki telefonumu aldım ve onuda çantama atıp fermuarını çektim.
''Damla?'' Başımı Zeliha ablaya çevirdim. Yutkunduğunu gördüm aynı zamanda gözlerindeki korkuyu da.
''Efendim?'' Pürüzlü çıkan sesim o kadar beterdi ki anlatamam. Eğer Zeliha abla beni iyi tanıyorsa gözleri daha da büyürdü. Büyüdü de... Banyoya ilerleyip aynanın karşısına geçtiğimde o da kapıdaydı. Yatmadan önce topladığım saçımı açmaya çalışıyordum. Saçım o kadar dağılmıştı ki toka kaybolmuş durumdaydı. Ellerim saçımda arkamı dönüp Zeliha ablaya baktım.
''Abla buz getirir misin?''
''Neden?''
''Gözlerim için.'' Başıyla hızlıca onayladı ve odadan çıkıp kapıyı kapattı. Bende aynaya döndüm. Tokayı bulduğumda aynı zamanda saçımda acımıştı. Lavabonun yanındaki makası aldım ve direk tokayı kestim. Biraz saçımı da kesmiştim ama umurumda değildi. Toka çıktığında başımı öne eğdim ve saçlarımı ellerimle havalandırdım. Saçlarımı geriye atarak başımı kaldırdığımda saçlarım kabarmıştı. Eş zamanlı olarak Zeliha abla geldi. Başımı kapıya çevirdiğimde yanımda gelirken beni görmüş ve olduğu yerde durmuştu.