Bölüm 18 - Kır Çiçeği

11 7 0
                                    

Bölüm Şarkısı;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Şarkısı;

Çağan ŞENGÜL - Sen Gülünce

Dur diyor,seni sevmiyor

İçimden bir ses alıkoyuyor beni...

Sporcu atletimi üzerime hızlıca geçirdim. Ardından spor çantamı omzuma takıp yatağımda huzurla uyuyan meleğime baktım. Okyanus şu son iki haftada çok büyümüştü. Köye bırakırken gittiğim haliyle şimdiki hali arasında çok fark vardı. Mesela çok süt içtiği için göbeği çıkmıştı. Havalar çok sıcak olduğu için bulduğu soğuk yerlere kendini sırt üstü atarak uyuyordu. Yatağıma camdan vuran rüzgar aynı zamanda Okyanus'un karnına da vuruyordu. Yanına gidip karnından, yüzünden, gözünden, başından öpüp geri çekildiğimde kısık gözleri hafif açılmış bana bakıyordu. Rahatımı bozdun bi git artık der gidi bana poposunu döndüğünde gülerek yataktan ayaklandım. Şu şirin şeyi ısırmamak için kendimi zor tutuyordum.

Erdem'le gecenin bir vakti renkli ağaçtan eve döndüğümüzde karşımızda endişeli duran iki kişiyi bulmuştuk. Mert ve Cansu. O an Mert'in küçük bir kardeşi olduğunu öğrenmiştik. Annesininde felçli bir hasta olduğunu. Erdem'le o kadar şaşırmıştık ki Cansu'ya baktığımda sadece üzgün duruyordu. Erdem'le bu durum garibimize gitmiş ve öğrenmek için sorduğumuzda önceden bildiğini öğrenmiştik. Cansu'ya kızamıyordum da Mert kendi istememişti anlatmasını. Sonuç olarak ertesi gün daha hava yeni aydınlanırken yola çıkmıştık. Babamlar ise ertesi gün yola çıkmışlardı.

Odadan çıkıp kapımı kilitledim. Merdivenleri hızlıca inip mutfağa giriş yaptığımda Zeliş Sultan'ı işine kaptırmış bir şekilde gördüm. Beni fark etmediğinden yanına sessizce gidip yanağına uzunca bir öpücük bıraktım ardından kenarda doğradığı salatalardan iki tane alıp geri çekildim. Ani hareketimle olduğu yede sıçramıştı.

''Kızım aklımı aldın.'' Hemen tezgahın etrafından dolanıp kızarttığı patateslerden de top peynirlerden de ikişer tane alıp ağzıma yolladım. ''Bir şeycik olmaz.'' Ağzım dolu dolu koştuğumdan kaşlarını çatarak bana baktı. ''Oturup kahvaltını etsene nereye böyle sabahın köründe koştura koştura.'' Salatalarından bir kaç tane daha aldığımda elime vurmasıyla geri çekildim. Geri geri kapıya giderken ona aynı zamanda laf anlatıyordum.

''İki gün sonra maçım var çok çalışmam lazım.''

''Ama aç karna ya düşer bayılırsan!'' Elleri belinde bana sinirli bakarken elimdeki salataları gösterdim. Neredeyse bir salatanın yarısını yemiş yarısını da ellerime almıştım. ''Ben hallederim dert etme. Sen Okyanus'u unutma. Hadi ben kaçtım.'' Cam kapıdan çıkıp elimdeki salataları hızlıca ağzıma yollarken kapıda beni bekleyen siyah arabayı görünce bakışlarım ellerime kaydı. Patates yüzünden yağlı duruyordu. Hemen soldaki çeşmeye gittim. Sağımdan sarkan çantamı sırtıma atıp hortumu çeşmeden ayırdım. Suyu açıp hızlıca ellerimi ve ağzımı duruladıktan sonra kapatıp doğruldum. Çantamdan peçeteyle ellerimi kurulayıp çöpü de geri kalan peçeteleri de çantama atıp fermuarını çektim. Daha sonra koşarak kapıya ilerledim.

TATLI BELA (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin