11. BÖLÜM: Benimle çıkar mısın?

368 9 1
                                    

Heyecan basmıştı ve aniden çok sıcak olmaya başlamıştı. İsmini okuduğumda hiçbir yerimi hissetmiyordum. Mesajı açmaya korkuyordum. Neden olduğunu bilmiyordum. Neden mesaj gelince bu kadar kötü oldum? Neden açmaya korkuyordum? Elena'nın söylediği her şeyin doğru olduğundan mı korkuyordum? Bu sebepsiz duygular nereden geliyordu. Ben değil miydim onu egoist birisi olarak gören, ondan nefret eden. Şimdi neden kulaklarımın ve yanağımın yandığını hissediyordum. Nefes alamıyordum. Okuyacağım şeyin Elana'nın söylediği şeyler olmamasını o kadar çok istiyordum ki... İçimde bir yerlerde Oswin'i sevdiğimi biliyordum. İyice her yerimin yandığını hissedebiliyordum. Üstümdeki örtüyü bacaklarıma doğru indirdim ve korkarak mesajı açtım. Hayır daha hazır değildim. Mesajı okumaya o kadar çok korkuyordum ki... Her an kalp krizi geçirebilirdim. Kalbimin deli gibi attığını hissedebiliyordum. Gözlerimi yavaşça ve korkuyla telefonuma indirdim.
'Selam canım ben Andrew ;) '
İşte yine o surat ifadesini koymuştu. Ama şuan onu düşünemezdim. Hissettiğim bir sürü duygu vardı. Hepsinde öncesi anneme yakalanmamak. Büyük bir stresle yazmaya başladım.
'Merhaba'
'Nasılsın?'
'Elena'nın söyledikleri doğru mu?' direk konuya girmek istiyordum. Uzatmak anlamsızdı. Zaten şuan hiçbir şey düşünemiyordum. Açık olarak da yazmamıştım. Bir yanım hala Elena'nın yalan söylediğine inanıyordu. Bu yüzden rezil olmamak için üstü kapalı olarak sordum. Kalbim çok hızlı atıyordu. Sanki vücuduma belli aralıklarla kaynar sular dökülüyordu. Dudaklarımın da içini yemeye başlamıştım. Bunu ya çok sıkıldığımda ya da çok stres yaptığımda yapıyordum. Sonradan dudaklarım acıyor hatta kanıyordu bile ama bu elimde olan bir şey değildi. Gözlerimi kapattım ve sırt üstü yattım. Gözlerim yanıyordu. Telefonumun titremesini bekledim. Ahh Oswin niye şuan sen mesaj atmıyorsun? Neden şuan senin için bu duyguları hissetmiyordum? Belki de bu hisler gerçekleşmesini istemediğim bir olay için oluyordu. Bilmiyorum. Telefonumun titremesiyle gözlerimi açtım ve elime telefonu aldım.
'Hangi konuda söyledikleri doğru mu?'
'Beni seviyor musun Andrew? Bana aşık mı oldun? Yoksa Elena yalan mı söylüyor?'
Bunu yazmak istemiyordum ama o da anlamamıştı ve uzun uzun yazmak zorunda kalmıştım. Kendimi hiç rahat hissetmiyordum. Kalbim deli gibi atıyordu. Artık cevabı beklerken nefes de alamıyordum. Daraldığımı hissedebiliyordum. İşte o titreme, işte o beklenen an. Her ne kadar tereddüt etsem de mesajı okudum.
'Evet hepsi doğru. Diana ben seni seviyorum.'
Hiçbir şey yazmadım. Bunun gerçek olabileceğine inanmıyordum. Ama işte gerçekti. Mesaj attı ve ben onu okudum. Ardından ikinci mesaj geldi.
'Ne diyorsun? Benimle çıkar mısın?'
İşte o korktuğum soru sonunda gelmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Rose'a mesaj atamazdım çünkü hiçbir şeyi bilmiyordu. Elena da yorgun olduğu için büyük ihtimalle uyuyordu. Ne yapmam gerekiyordu? Böyle olması gerekmiyordu. Ben bu anı Oswin ile binlerce çeşit senaryo üzerinde kurmuştum. Bu hayallerim içinde Andrew yoktu. Sadece ben, Oswin ve romantik ortam. Ne cevap yazacağımı biliyordum. Beklemenin bir mantığı yoktu işte mesaj gidiyordu.
'Üzgünüm Andrew ama hayır. Ben başkasını seviyorum. Lütfen anla beni. Seni kırmak istemiyorum.' İçim burkulmuştu. Üzülmüştüm.
'Peki. Eee nasılsın?'
Gerçekten hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam mı edecekti. Şuan bunları sorgulayacak gücüm yoktu. Gerçekten her anlamda bugün çok yorulmuştum.
'İyiyim sen nasılsın? Anneannen nasıl?' İşte bu mesajı gönderdikten sonra en son hatırladığım şey gözlerimin yanmaya başlamış olmasıydı. Biraz kapattım. Ardından uyuyakaldım.

Kutup YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin