Öncelikle bu kadar geciktiği için sizden çok özür diliyorum. Bu sene 12. sınıfım ve işler düşündüğümden de zor ve karışık gidiyor. Elimden geldiğince her hafta güncelleme yapmaya çalışıcam. Normalde güncelleme yaptığım gün salıydı ama cuma daha iyi oluyor. Bu yüzden artık cuma günleri yayınlayacağım. Sizi seviyorum ❤️
*****
Birden gülme krizine girdim. Bana sinir olan çocuk, beni delirten çocuk beni seviyormuş. Ayağa kalkıp Elena'yı alkışlamaya başladım. Bir yandan hala gülüyordum.
"Ve Oscar Elena'ya gidiyor. Kendisini tebrik ediyoruz. Çok güzel bir espiri anlayışın var." dedim. Anlamayan gözlerle Elena hala bakıyordu. Omzunu sıvazlayıp "Gerçekten çok iyisin seni tebrik ediyorum hadi Rose'u arayalım. Annesinden izin aldıysa buraya gelsin." Elena ayağa kalkıp "Hayır anlamıyorsun Andrew seni seviyormuş." dedi.
"Ben sevmiyorum egoist bir çocuk"
"Hayır off Diana neden anlamak istemiyorsun Andrew sana aşık olmuş." dedi aşık olmuşu heceleyerek. Aniden içimde garip bir şey hissettim. Fakat ne olduğunu tam olarak bilmiyordum. Aslında kendimi duygusuz, tüm hisleri alınmış yabancı biri gibi hissediyordum. Hala Elena'ya inanmıyordum. Belki de inanmak istemiyordum. Andrew'a karşı bir şey hissetmiyordum. Gerçekten yakışıklı, bunu kabul ediyorum. Ama ben Oswin'i seviyordum, ona aşıktım. Ve hemen bu konuya açıklık getirmek istiyordum. Sonuç olarak kuzenim bana hep böyle şakalar yapıyordu. İçimden bunun yine yaptığı şakalardan biri olmasını diliyordum.
"Sana inanmıyorum. " dedim soğukkanlılıkla. Elena bu tavırlarıma anlaşılan sinir olmuştu çünkü sıkıldığı suratından çok belliydi.
"Söyle ona şimdi buraya gelsin, ona soracağım." dedim.
"Burada değil."
"Nerde peki?"
"Bilmiyorum Oswin bizi eve getirirken partiden ayrıldığını ve özür dilediğini içeren mesaj attı."
"O zaman nerede olduğunu sor."
Telefonuna uzanıp "Tamam" dedi. Andrew'a mesaj attı. Gerçekten hala bulunduğum duruma inanamıyordum. Siz de benim yerimde olsanız siz de böyle hissedersiniz. Ellerimi birleştirerek bacaklarımın arasına aldım. Çünkü ellerim çok soğuktu. Bacaklarım da titriyordu. Kalbim çok hızlı atıyordu. Neden bu çocuk için bu kadar heyecanlanmıştım? Elena'nın zil sesi bu düşüncelerimden hızla beni çıkardı. Elena ile göz göze geldik ve o telefonunu açtı.
"Anneannesi hastalanmış onu çağırmış ailelerimiz tatilde olduğu için. Bir hafta orada kalacakmış. Şuanda yoldaymış. Bizi de Charla'nın evinde bıraktığı için özür diliyor. Yine!"
"Tamam anladım! Şimdi bana mesaj atmasını söyle. Bu durumu açıklaması lazım."
"Tamam."
"Ben Rose'u arıyorum." dedim ve salondan mutfağa giderek Rose'un telefonunu açmasını bekledim.
"Annenden izin aldın mı? Gelecek misin?"
"Hayır. İzin vermedi." dedi. Sesi üzgün geliyordu. Bize gelemediği için böyle olduğunu düşündüm.
"Tamam okulda görüşürüz." dedim ve telefonu kapattım. En azından her şey netleşene kadar hiçbir şey söylemeyecektim. Sonra anlatabilirdim. Geri salona döndüm. Elena telefona bakıyordu. Yanına oturup başımı omzuna koydum. Bir gün için çok fazla şey yaşamıştım ve gerçekten yorulmuştum. Telefonunu koyup başını başıma yasladı.
"Mesaj attı mı?" dedim.
"Hayır."
"Peki senden ne var ne yok. Partiye gittik ve dönüşteki surat ifadene bakılırsa hoşlandığın çocukla çok iyi zaman geçirmişsin. Anlat bakalım."
"Aslında o surat ifadem sen ve Andrew içindi. Diana gerçekten çok yakışıyorsunuz. Lütfen Andrew'u reddetme."
"Hoşlandığın çocuk ile ne yaptınız?" diyerek konuyu değiştirdim. Şuan bu konuyu konuşmak istemiyordum. Elena da bu durumun farkına vardı ki "Dans ettik. Çok güzel bir geceydi. Konuştuk falan."
"Peki bu kişi kim?"
"Tanımazsın senden bir yaş küçük ama sana sonra gösteririm."
"Serçe parmak sözü?"
"Serçe parmak sözü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutup Yıldızı
ChickLitÖncelikle merhaba :)) Bu benim ilk kitap denemem olucak ve umarım çoğu kişi okur... Hemen hemen herkesin (buna ben de dahilim) okuduğu kitaplar yabancı olup Türkçe'ye çevrilmiş oluyor ve böylelikle istemesek de yabancı isimlere alışmış oluyoruz. Ör...