|Drunk|

447 47 11
                                    

Rose'dan
Lavaboya girip üstümü düzelttikten sonra Lisa yüzünden içemediğim içkiyi içmek için masaya doğru ilerleyecektim ki önüme çıkan çocuk buna engel oldu. Benden birkaç yaş büyük gibi duruyordu ve sarhoş olduğu bariz bir şekilde ortadaydı. Yanından geçip gidecektim ki kolumu tuttu ve öbür elini de saçımda gezdirmeye başladı.

"İstersen biraz eğlenebiliriz küçük hanım?" dedi ukala bir ses tonuyla.
"İstemem."

Bu sefer bileğimden sertçe tutup çekti. Bana dokunmasından bile iğrenmişken o beni öpmeye çalışıyordu. İki elimle onu ittiriyordum ama bir işe yaramıyordu.

"Dokunma bana!"

Çocuk beni dinlemiyor ve daha çok kendine çekiyordu. Belimdeki elini yavaşça aşağıya indirdiğinde midem bulanıyordu. Ağlamaktan nefret etsem de yine göz yaşlarımı tutamamıştım. Bağırıp ağlayarak onu ittirmeyi sürdürdüm. Yardım edebilecek biri de yoktu çünkü herkes üst kattaydı.

"Y-yapma lütfen." dedim korkuma engel olamayarak.

Çocuk beni dinlemiyordu ve belimin altındaki eli daha çok korkup iğrenmeme sebep oluyordu. Ağlamam şiddetlenirken çocuğun bir anda benden ayrılmasıyla gözlerimi açtım. Gözlerim karşımdaki iki gözle buluştuğunda ne yapacağımı bilemez haldeydim. Daha 2 saat önce bir daha görüşmemek üzere ayrıldığım çocuk şimdi karşımda duruyordu. Ağlamaktan nefret ediyordum. Hele de Jimin'in karşısında. Oldukça sinirli bakıyordu gözleri.Az önceki çocuk, Jimin yumruk attıktan sonra hızlıca gitmişti. Göz yaşlarım biraz da olsa durduğunda konuşmam gerektiğini anladım.

"Teşekkür ede-"
Sözüm Jimin'in konuşmasıyla yarıda kalmıştı.
"Sen neden bardasın?"
Şimdi de bunun için mi kızacaktı? Hiç umurunda değilken bunu sormaya hakkı var mıydı? Anlamayan gözlerle ona bakmayı sürdürdüm.
"Ne diyorsun Jimin?"
"Ne işin var bu saatte burada Rose? Kafayı mı yedin sen?!"
Sesi oldukça yüksek çıkmıştı ve bu duran lanet göz yaşlarımın yeniden akmasını sağlıyordu.
O da bunu fark etmiş olacak ki derin bir nefes verip kafasını geriye yatırdı. Gözlerini üstümde gezdirdiğinde bağırmadan ama sinirli bir şekilde konuşmaya devam etti.

"Kim bilir neler yapacaktı o it herif sana."

Artık onun önünde güçsüz durmaktan sıkılmıştım. Kafamı hafifçe olumsuz anlamda salladım. Göz yaşlarımı elimin tersiyle silip yanından geçip gittim. Merdivenlerden üst kata çıkıp bar tarafına geçtim. Yüksek sandalyelerden birine oturup barmenden istediğim içkinin gelmesini bekledim. İçkiyi verdiğinde hiç düşünmeden direk kafama diktim. Normalde bu kadar ağır içkiler içmezdim. İlk defa içiyor bile olabilirdim ama şuan umrumda değildi. Birkaç kere daha isteyip içtiğimde çoktan başım dönmeye başlamıştı. Elimdeki bardağa bakıp Lisa'yı bekledim. Birkaç dakika sonra arkamdan gelen sesle kafamı çevirdim.

"Rose?"

Lisa endişeli bir şekilde adımı söylediğinde taburenden indim. İnmemle yere düşüyordum ki Lisa kollarımdan tuttu.

"Rose lütfen bana içki içtiğini söyleme."

Lisa'ya boş bir şekilde baktığımda hızlıca nefes verdi.

"Of Rose of!"

Lisa düşmemem için beni tutup dışarıya çıkarttı. Kenarda beklerken yanımıza Jungkook geldi.

"Lisa bekleyin biz sizi bırakırız. Saat de çok geç oldu."
"Gideriz biz sorun değil."
"Olmaz öyle şey. Jimin geliyor zaten."

Jimin lafını duymamla kafamı kaldırdım. Ne söylediğimin farkında bile değildim.

"Jimin mi?"
"Evet bizim Jimin."
"Aaa yakışıklı olan Jiminn."

Sözcükleri yayarak konuştuğumda Lisa ve Jungkook bana döndü.
Lisa beni susmam için dürterken Jungkook da gülüyordu.

To Forget You•JiroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin