Sabah uyandığımda saat 12'ye geliyordu. Hızlıca yataktan kalkıp Lisa'nın odasına doğru ilerledim. Kapıyı açıp baktığımda odasında yoktu. Beni uyandırmadan gitmezlerdi. Elimdeki telefondan Lisa'yı ararken merdivenlerden alt kata inip Jisoo ve Jennie'nin odalarına baktım. Onlar da odalarında yoktu. Lisa telefonu açtığında hemen telefonu kulağıma götürdüm.
-Alo Lisa
-Ha günaydın Rose.
-Günaydın. Nerdesiniz?
-Okuldayız
-Yav kızım mal mısınız? Beni neden uyandırmadınız?!
-Uyandırmaya çalıştık ama uyanmadın. Zaten dün çok yorulmuştun. Merak etme hocaya söyledik.
-Tamam geliyorum ben.
-Bekliyoruz. Ha bu arada Jimin'e teşekkür etmeyi unutma.
-Neden?
-Çocuk o kadar getirdi seni eve.
-Ne zaman?!
-Dün gece Rose. Artık ne kadar içtiysen hatırlamıyorsun bile.
-Ne diyon Lisa?!
-Okula gelince konuşuruz. Hadi ders başlıyor gel hemen.
-Tamam görüşürüz.
-Görüşürüz.Telefonu kulağımdan çekip yeniden koşar adımlarla odama çıktım. Saçımı düzelttim ve dolabımdan çıkarttığım kıyafetleri hemen giyinip aşağıya indim. Mutfağa girip dolaptan aldığım bardağa su doldururken aklıma dün gece olan şeylerin gelmesiyle ağızımdan bir küfür savurdum.
Ben ne yapmıştım öyle?!Ellerimle yüzümü kapattım. Utançtan ölebilirdim. Kendime saydırırken doldurduğum suyu içip ayakkabılarımı giyindim. Dışarıya çıkıp kapıyı çektim ve hızlıca merdivenleri indim.
Yan taraftan gelen seslerle kafamı yana çevirmemle Seulgi'yle Jimin'i görmem bir oldu. Seulgi Jimin'e hayranlıkla bakarken Jimin de ona gülümsüyordu. Birlikte evden çıkıp arabaya bindiler. Bu saatte neden okulda değillerdi ki?Neyse beni ilgilendirmiyordu sonuçta. Aklımdaki düşünceleri silip çıkmadan önce çağırdığım taksiye bindim.
Okula vardığımızda taksiden inip okulun girişine ilerledim. Bahçe bomboştu çünkü herkes dersteydi. İçeriye girip merdivenlerden sınıfa çıktım ve vardığımda durup derin bir nefes aldım. Kapıyı çalıp içeriye girdiğimde bütün gözler bana döndü. Jimin ve Seulgi de yerlerinde oturuyordu. Yeni gelmiş olmalıydılar. Hoca benden önce davranıp konuştu.
"Rahatsız olduğunu söylediler Rose. Geçmiş olsun."
Gülümsedim.
"Teşekkürler hocam."Çıkıp kızların yanına oturduğumda onlar da dönüp bana gülümsediler. Jimin kafasını bile çevirmezken Chaenyol gözlerini benden ayırmıyordu. Ağızını oynatıp "İyi misin?" diye sorduğunda başımı hafifçe olumlu anlamda sallayıp gülümsedim. Belki de benim için doğru kişi oydu.
Ders bittiğinde kızlar bana döndüler."Sadece 1 gün bizsiz dışarıya çıktınız onda da neler olmuş." dedi Jennie.
Jisoo, "Nikah şahidiniz ben olacam." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Ne oluyor anlatacak mısınız? Dün olanlardan bahsediyorsanız aklım yerinde değildi. Ay bak düşündükçe utanıyorum."
"Jimin seni eve bıraktığında ne oldu hatırlıyor musun?" dedi Lisa.
"Bir şey olmadı. Konuştuk sadece."
Jennie oflayıp elini masaya koydu.
"Hani sen eve geldin, Jimin seni tutuyordu, sonra sen gidecekken onu öptün."
"NEE!!"
Sesim olukça yüksek çıktığında çoğu kişi bize bakmıştı. Lisa kulağını tutup bana baktı.
"Ya kızım şu cırtlak sesinle bağırıp durmasana!"
"Ne demek Jimin'i öptün?!"
"Bildiğin yanağından öptün işte." dedi Jisoo gülerek.
Saçlarımı karıştırdım. Dünden sonra Jimin bana bakmazdı bile. Gerçi bu pek umrumda olmazdı ama yine de rezillik. Ah benim salak kafam!"Biz de görünce aynı tepkiyi verdik." dedi Lisa esnerken. Jennie ayağa kalkıp sıraya yaslandı.
"Hiç konuştunuz mu bugün?"
"Hayır. Hatta çıkarken Seulgi'yle birlikte gülüşüyorlardı."
"Yok artık!" dedi Lisa bana sorarcasına bakarken.
"Aklınca seni kullanacak şerefsiz. Ama biz buna izin verir miyiz? Vermeyiz."
diye atarlı bir şekilde konuştu Jisoo.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Forget You•Jirose
FanfictionDenizin sesi kulaklarımızı doldururken gözlerini denizden çekip gözlerime çevirdi. "Hala unutmak istiyor musun? Yaşadığımız onca şeyi, beni?" Aslında her şeyi yansıtan, ama bir o kadar da karanlık gözlerine baktım. "Hayatımı bile verebileceğim, hat...