|Under the stars|

532 40 9
                                    

"Biraz konuşabilir miyiz?"

Kolunu çekip oturmam için ilerideki koltuğu işaret etti.

"Konuşalım."

Koltuğa oturduğumda o da yanıma oturdu ve dirseklerini dizlerinin üstüne koyup benim gibi karşıya baktı.

Gözlerimi ona çevirdiğimde saçları dağınık ve bakmayı özlediğim gözleri hafif kırmızıydı. Saatlerce onu izleyebilirdim öylece.

"Konuşacak mısın?"

Sorduğu soruya karşılık kesik bir nefes verdim. Neden benden nefret ediyormuş gibi davranıyordu?

"Özür dilerim."

Karanlık havada içeriden gelen ışık önümüzü aydınlatıyordu. Sesim titrerken gözümden akan yaşa engel olamamıştım. Hava karanlık olduğu için görmezdi ama yine de yüzümü önümüzdeki manzaraya çevirdim.

"Bu kadar mı?"

İstemsizce burnumu çektiğimde yüzünü bana çevirdi. Elimin tersiyle göz yaşımı sildiğim zaman başını ellerinin arasına alıp saçlarını geriye aldı. Daha fazla dayanmak, ondan ayrı kalmak istemiyordum.

Koltukta ona uzanıp kollarımı sıkıca boynuna doladım. Karşılık vermiyordu ama umurumda değildi. Ayaklarım koltuğun diğer tarafına uzanırken Jimin'in bir bacağında oturuyordum.

Göz yaşlarım boynunu ıslatmaya başladığında kollarını kaldırıp yavaşça belime doladı.. İkimiz de özlemiştik birbirimizi, sadece bunu kabul edemiyorduk. Beni biraz daha kendine çektiğinde bacaklarının üstünde yana dönük oturuyordum.

Başımı boynundan çekip gözlerine bakarken eskisi gibi bakıyordu artık.

"Dayanamadığımı bildiğin için mi ağlıyorsun?" dediğinde bir yandan da başparmağıyla hala akan göz yaşlarımı siliyordu.

Özlediğim kokusu yeniden burnumu dolduruyordu artık. Hafifçe dudaklarımı dudaklarına bastırarak dudaklarında nefes aldım.

Biraz bekledikten sonra dudaklarımızı ayırıp saçımı kulağımın arkasına aldı.

"Seni çok özledim." dedim sesimin kısık ve titrek çıkmasına engel olamazken.

"Ben de seni güzelim."

Ayırdığı dudaklarını yeniden sertçe dudaklarımla birleştirdiğinde yanağımdaki elini de belime indiriyordu.

Rüzgar göz yaşlarımı kuruturken ezberlemek istercesine zevkle öpüyordu dudaklarımı.

Nefesimiz tükenene kadar öpüştükten sonra alt dudağımı dudaklarının arasına aldığında kendimi geriye çekerek ona baktım. Gözlerini yavaş yavaş açarken gözlerinde büyük bir tutku ve arzu vardı artık.

Hiçbir şey umurumda değildi. Sadece o ve ben vardık sanki bu dünyada.

Ayağa kalktığında bacaklarımı beline dolarken bir yandan da elimi de saçlarında gezdiriyordum. Merdivenlerden çıkarken sırtımı duvara yaslayarak öpüşüne derinlik kattı. Bu sırada kendini bana bastırdığı için boğukça inliyordum.

Tenimiz her temas ettiğinde yandığımı hissederken inlemem ona zevk vermiş olacak ki merdivenleri hızlıca çıkarak odaya girdi.

O kadar özlemiştim ki onu, öpüşünü, bakışını, dokunuşunu...

Ayaklarımı aşağıya sarkıtarak kucağından indim ve elimi göğsüne koyup hafifçe ittirerek yatağa düşmesini sağladım. Dirseklerini yatağa sabitleyip destek alırken koyu ve mayışmış gözlerini gözlerime çevirdi.

To Forget You•JiroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin