Islak dudaklarını yanağımdan kulağıma götürdüğünde baş parmağı hala dudağımdaydı. Fıslıdayarak konuşması sınırlarımı zorlasa da sakin kalmaya çalıştım.
"Hoşuna gitti sanırım."
Gözlerimi açık tutmaya çalışsam da istemsizce kapanmıştı. Bu konuşma hiç iyi yerlere gitmiyordu. Kapıdaki elini yavaşça bacağımda gezdirmeye başladığında hızlı ve derin nefesler alıyordum.
"Jimin, dur artık." dedim kısık çıkan sesimle.
"Neden? Dayanamıyor musun?"
Kendimi olabildiğince toparlamaya çalıştığımda Jimin'in nefes alış verişleri kulağımı dolduruyordu.
"Daha çok sen dayanamıyor gibisin."
"Evet, dayanılması zor bir güzelliğin var."
Daha fazla bu anı devam ettirmek istemiyordum. Ne de olsa dün Seulgi'yle birlikte olmuştu.
"İğrençsin."
Jimin'i ittirip hızlıca odadan çıktığımda yüzüm yanıyordu.
Aşağıya indiğimde Chanyeol beni görüp yanıma geldi."Rose nerde kaldın? Ben de sana bakmaya geliyordum."
"Fermuarı çekerken zorlandım da biraz o yüzden."
"Söyleseydin keşke gelirdim."
"Teşekkürler hallettim."
Chanyeol'la birlikte herkes gibi havuz kenarına gittiğimizde Chanyeol arkadan çalan müziğin sesini kısıp mikrofonu eline aldı. Herkes ona döndüğünde Jimin de gelmişti.
"Bugün burada olan ve doğum günümü kutlayan herkese teşekkür ederim."
Diye konuşmaya başlayıp arkadaşlarına ve birkaç kişiye daha özel olarak teşekkür ettikten sonra gözlerime baktı.
"Ama asıl olarak teşekkür etmek istediğim biri daha var. Gerçekten yanında nefes aldığımı hissettiğim ve mutlu olduğumu hissettiğim biri. Benim yanımda olduğun için teşekkür ederim Rose, umarım hep yanında olabilirim."
Gözler bana çevrildiğinde anın şokuyla ne yapacağımı bilmiyordum. Herkes Chanyeol gibi bana bakmayı sürdürdüğünde son çare olarak gülümsedim. Chanyeol da gülümseyip mikrofonu bıraktı ve yanıma geldi. Daha ne kadar sürecek diye beklerken Chanyeol çoktan yanıma gelmiş ve dudaklarını yanağıma değirmişti. Beynim çalışmayı durdurmuştu adeta. Hiçbir şey düşünemezken gözlerim Jimin'in gözleriyle buluştu. Gözleri yine gizlemişti duygularını. Görüş alanımdan çıkıp gittiğinde kendimi çok kötü hissediyordum. Chanyeol bana baktığında birkaç kişinin alkışlamasıyla herkes alkışlamaya başladı. Gözlerimi kızlara çevirdiğimde onlar da en az benim kadar şaşkındı. Zor olsa da sadece Chanyeol'un duyabileceği bir şekilde konuştum.
"Üzgünüm Chanyeol, gitmem gerekiyor."
Ben de kalabalığın arasından çıkıp evden ayrıldığımda Jimin arabasına yaslanmış bana bakıyordu. Sıktığım elimi serbest bıraktım ve ona doğru ilerledim.
"Ne istiyorsun benden."
"Benim olmanı."
"Jimin sen iyi değilsin. İçtin mi?"
"İnsanlar aklından geçenleri sadece içtiğinde söylemez güzelim. Sen buna inanmak istemiyorsun."
Jimin beni kolumdan tutup kendine çektiğinde ağır alkol kokusundan içtiğini anlamıştım.
"Şuan benim olsan."
Cevap vermeyip Jimin'e baktığımda sabah bu söylediklerini unutacağı düşüncesi beni mahvediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Forget You•Jirose
FanfictionDenizin sesi kulaklarımızı doldururken gözlerini denizden çekip gözlerime çevirdi. "Hala unutmak istiyor musun? Yaşadığımız onca şeyi, beni?" Aslında her şeyi yansıtan, ama bir o kadar da karanlık gözlerine baktım. "Hayatımı bile verebileceğim, hat...