Bölüm #21

549 22 6
                                    

"Ayşegül, ağlamayı kes de cevap ver. Ne oldu? " Burcu neredeyse iki saattir, sessizce ağlayan arkadaşından cevap almaya çalışıyordu. "Berfin, sen Beyza'yla git ağrı kesici falan al " Berfin başını salladı ve Beyza ile kapıya yöneldiler.

"Hala susuyor mu? " Burcu, Yeo'ya döndü e başını olumlu anlamda salladı. Yeo, gözlerini devirdi. "Hadi susuyorsun, ağlama bari" diyerek sitem etti.

"Laptopu ver" Burcu şok olmuşcasına Ayşegül'e döndü ve laptopu uzattı. Ayşegül'ün sesi emir verici ama sakin çıkmıştı. Hemen uçak bileti alabileceği bir firmaya girdi. Akşam için uçak bileti aldı ve laptopu sehpaya bıraktı. Ayağa kalkıp hızlı adımlarla odasına girdi.

-Ayşegül'ün Ağzından-

Ya şimdi ne yapmalıyım? Tek tek sevdiklerim yanımdan kaybolurken, sessizce yaşamaya devam mı etmeliyiym? Bir idll bozuntusu olup çıkmalı mıyım? Ben bu muyum şimdi?

Çıkan her soluğum ve aldığım her nefes ciğerlerimi yoklarken, yüreğimdeki sızıyı ezip geçemem. Ayağa kalktım ve odama girdim. Ne kadar benimsemiştim bu odayı? İlk geldiğim gün de öyle olmuştu. Yatağın altından valizimi çıkardım. Dolaptaki tüm kıyafetleri içine sıkıştırmaya başladım. Şimdi başımı yaslayacağım bir Onur yok. Güven veren aile kokum yok. Valizi kapattıktan sonra komodinin üzerinden cep telefonumu alıp, cebime koydum.

"Ayşegül! Yeter tamam mı? Artık cevap ver! " tüm seslere kalbim dahi kulaklarımı kapadıktan sonra seni duyup anlamamı bekleme benden Burcu.

Salona geçip ceketmi giydim ve kapıyı açtım. Tam o sırada Berfin ve Beyza girdi. "Ayşegül nere-" diyeceklerini de artık duymaya gücüm kalmadı. Evden çıktım ve caddeye yürüdüm. Taksiye bindim ve gözlerimi bir süre kapadım.

İşte yine aynı ben. Yalnızlığım ve ben. İkimiz de yine gidiyoruz. Ailemize gidiyoruz. Vedaları sevmem ama seni özleyeceğim Güney Kore. Hayallerimi özleyeceğim. Sehun'u özleyeceğim...

*****

"Yoğun bakım ünitesi nerede? " merakla hemşireye sordum.

"Üçüncü katta hanımefendi" başımı sallayıp merdivenlere yöneldim.

N'olur beni affet seni yalnız bıraktım. Bundan sonra yanındayım. Beni bırakma, yalnızlığım bana çok acı çektiriyor beni asla bırakma.

Birinci katı çıktım.

Bana uyanıp yine kız, sev ama asla bırakma. Seninle pes bile atarız! Ölümün ellerine kendini değil benim ruhumu teslim etme!

İkinci katı çıktım.

Toprak... Seni bana geri vermez öyle değil mi?

Nefes nefese, camın arkasındaki görüntüsüne baktım. Oradaydı işte hem çocukluğum hem gençliğim. "Onur, ailem, arkadaşım, sırdaşım... Bırakma beni. Bu deliyi çaresiz bırakma. Burası... Burası çok başkalaşır sensiz. Özür dilerim her şey için uyan!" Attığım çığlıkla yere dizlerimin üzerine düştüm. Çaresizdim artık.

"Beni yokluğunla sınayamazsın! Kalk diyorum kalk! " saçlarıma ellerimi götürüp, köklerinden tuttum. Elime gelen her tutamda acım artıyordu. "Annem gibi gidemezsin. Babam gibi beni başkalarına veremezsin! Lanet olsun! Uyan "orada kaç saat daha sessizce ağladım, kimler gelip yadırgayan gözlerle baktı... bilmiyordum. Sadece ağladım. Gözümden düşen damlalar önce yanaklarımı sonra çenemi ve boynumu ıslattı. Gözyaşım beni susuz bırakmadı o gün de.

"Hanımefendi, kalkın lütfen" hemşire kolumdan tutup, ayağa kaldırdı. Ellerimin ikisini de tuttu. "Bak, seninle resmi konuşmayacağım" gözünden akan damlaları sildi. "İçeride yatan lise arkadaşım " boğazından bir hıçkırık yükseldi. "Bu-bu sene yeni mezun oldum. Onur...kaza geçirmiş ve şu an" gözlerini sıkıca kapatıp açtı. "O öldü"

*****

Telefonumun sesiyle uyandım. Başım inanılmaz derece ağrıyordu. Sahi neden buradayım?

Uyuşukca telefona uzandım ama kolumdaki serumun kelebeği iin vermedi ve diğer elimle uzandım.

"Alo"

"Ayşegül, benim Berfin. Ayşegül ben... üzgünüm Onur ölmüş sanırım. Başın saolsun"

Aklıma gelenlerle gözlerimde anında yaşlar birikti. Ben buradaydım, hastanedeydim çünkü O ölmüştü.

"Berfin!"

"Ayşegül, sakin ol. Kore'ye dönüş bileti alırım sana buradan gel n'olur" telefonu yatağın kenarındaki sandalyeye bıraktım. Kolumdaki kelebeği çıkardım ve attım. Telefonu kapatıp cebime koydum. Önce gidip bavulumu Esra'dan almalıyım. Sonra hemen eve gitmeliyim.Ben Kore'ye dönmeyeceğim.

*****

"Kızlar, bakın artık yurtta kalmalsınız. Hem artık idollerle daha yakın olmalısınız. Ayrıca Türkiye'ye dönen arkadaşınıza dönmesini söyleyin" kızlar başlarını sallayıp odadan çıktılar. Tam o sırada Beyza'nın telefonu çaldı.

"Efendim Ayşegül"

"Beyza ben Kore'ye dönemem. Şu an evimdeyim. Yarın zaten Onur'un cenazesi var. Kızlardan özür dilediğimi söyle. Ben... ben yapamam. Sırtımda onlarca yükle ortalıkta mutlu pozlarla gezemem" telefon hemen kapandı.

"Ayşegül. Kore'ye tekrar gelmeyecek. Türkiye'ye kesin dönüş yapmış" Sehun o sırada kızların yanına geldi.

"Şey. Yoon bugün de gelmedi sanırım. Ne zaman gelecek telefon etti mi hiç? "

"Sehun, Yoon artık buraya dönmeyecek"

-

-

-

-

BÖLÜM BİTTİ. ASLINDA İKİ DEFA YAZDIM İLKTE ŞARJIM BİTTİ VE KAYDOLMADI. HER NEYSE ONUR ÖLDÜ. KIZIMIZIN AİLESİ ÖLDÜ :(.
HEPİNİZİ SEVİYORUM TUZLU ERİKLERİM BYE BYE.

BİR KÜÇÜK KORE MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin