Bölüm #4

973 52 3
                                    

Gözlerim resmen yuvalarından fırladı. Ben cidden gerçek olduğunu anlamamıştım. Belki de anlamak istememişimdir.

"Noldu Yoon,suratın çok komik görünüyor?"deyip gülmeye başladı.

"Onur buraya geliyor."

"O kim?"

"Arkadaşım."

"Sorun ne peki onu anlamadım. Neyse gelsin burda kalabilir."dedikten sonra beni kaldırdı.

"Yeo ben havaalanına gideyim. Onur'u almaya."

"Tamaaamm"

Ceketimi aldım ve ayakkabımı giyip dışarı çıktım. Bir taksi bulur bulmaz bindim. Havaalanına gitmesini söyledim.

Sahi Onur gelse acaba nolurdu merak etmiyor değildim. Araba durunca parayı ödeyip indim.

Uçakların çıkış kapısında bekledim. O sırada Onur'u gördüm.

"ONUR BURDAYIM!!" Diye bağırınca gülümseyerek yanıma geldi. Sıkıca sarıldık. Sanırım onu cidden özlemişim.

"Hadi buraya geldin bana niye haber vermiyorsun? Sen mal mısın kızım?"

"Canım istemedi. Özür dilerim."

"Öp de affedeyim."deyip sırıttı.

"Pışııık."

"Cadaloz hep cadalozdur." Deyince dil çıkardım. Koluna girdim dışardan bir taksi çevirip eve geldik. Valizini eve yerleştirdik.

"Kimle kalıyorsun?"

"Kuzenimle. İsmi Ha Yeo Soo"

"Çan Çin Çon " deyince ikimiz de kahkaha atmaya başladık.

"Seninle gezelim mi biraz? Hem seni okula götürürüm."

"Okulda kaçıyorum okula dönüyorum. Neyse tamam." Kolundan tutup dışarı çıktım.

Tam 2 saattir geziyorduk. Dondurma yemiştik, kimbap yedirmiştim-zorla- bu süre içinde ikimiz de o kadar eğlenmiştik ki... Yeo hastanede olduğunu mesaj atmıştı. Biz de okula gittik.

Okulun spor salonuna indik kenarda duran basketbol toplarından birini alıp oynamaya başladık. Onur basketbolda iyi olsa da ben pek iyi değildim. Bir basket daha attıktan sonra potanın altına gidip topu almak için bekledi top düşünce eline aldı. Topu iki eliyle tuttu. Kollarıyla topu tutarak yuvarlak yaptı. Kafamı o yuvarlağın içine aldı. Yüzümüz çok yakındı. Yüzü çok ifadesizdi,sadece yaklaşıyordu.

"Sana sınıfımı gösteriym"dedim.

"Olur" deyip topu attı. Kolunu omzuma attı.

Sınıfa geldiğimde oturduk. Sınıf kütüphanesinden kitaplara bakan Onur birden bağırdı.

"Ne yazıyor lan burda?!"

"Elindeki tarih kitabı Onur"

"Diğer sınıflara da bakalım."

"Tamam gel Onur"

Sınıftan çıktık. El ele tutuşuyorduk. Çoğu sınıfı gezmiştik. Sıra uyuzun sınıfına gelmişti. Sınıfta uyuzu görmemle çarpılmışa döndüm.

Kalkıp yanımıza geldi.

"Bu da Türkiye'den sevgilin mi yoksa?" Sırıtıyordu,dalga geçmek için olay arayıp duruyor gibi.

Ben daha konuşmak için ağzımı açmıştım ki Onur kolumu sıktı.

"Ne diyor bu?"

"Yanındaki sevgilin mi diye sordu." Onur hemen Sehun'a yönelip İngilizce

"Evet,öyleyiz. Biz sevgiliyiz"dedi. Sehun sınıftan çıkıp gitti.

Okulu biraz daha dolaştık. Onur'a neden öyle dediğini sormadım çünkü koruma içgüdüsüyle söylemiştir. Eve geldik. Yeo evde bir oğlanla tartışıyordu. Bir dakika bu kim? Tartışmalarını dinlemeye başladım.

"Beni terkederken canın yanmamıştır eminim."

"Yeo Soo biliyorsun ailem seninle konuşmama engel olmuştu. Ama şu an onları bırakıp sana geldim."

"Keşke daha önce yapsaydın Lee Min Ho! Senden nef-"

Bu sırada Lee Min Ho dediği şu çocuk Yeo'ya sarıldı.

"Sakın bunu söyleme Yeo Soo bunu kaldıramam."

Demek ki terkeden sevgilisi buydu. Yeo onu itip kapıya sürükledi.

"ÇIK GİT BURDAN İSTEMİYORUM SENİ!!!" Yeo bu sırada odasına girip kapısını kapattı. Onur'a benim odama gitmesini söyledim. Yeo'nun yanına gittim.

"Yoon onj özledim ama ya Suho o da üzülmez mi?"

"İnsanların duyguları yerine biraz kendi duygularını önemsedin mi Yeo?"

"Yoon ben insanların acı çekmesini istemiyorum."

"Yeo sen de acı çekmemelisin."

"Ben biraz uyumalıyım. Ayrıca yarın okula Suho ile gideceğim. Seni arkadaşın götürsün."

"Yeni enişte belli oldu" deyip odadan koşarak çıktım.

BÖLÜM BİTTİ. BU BÖLÜM BURCU ATAV İÇİN. SENİ SEVİYORUM BEBEQ... :D
MEDİA LEE MİN HO

BİR KÜÇÜK KORE MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin