Army

476 44 20
                                    

Lexa Clarke ve Madi yemeklerini gayet eğlenceli, keyifli bir sohbet ile geçirmişlerdi. Sofradan kalktılar ve Lexa ikiliye kapıyı açtı. Madi hızlıca dışarı çıkarken Clarke Lexa'ya tebessüm etti. "Heda bize kapıyı açıp yol mu veriyor?"

"Herkese yapmam." Lexa tebessüm etti.

Clarke gülümserken dışardan gelen bağırma sesleriyle odadan çıktı. Lexa'da peşinden çıkmıştı.

"Ai yu don a teik!" (İznim var!)

"Heda don biyo he don dula nou gaf in bilaik daun. non na min op!" (Heda kim olursa olsun içeri almamızı, kesinlikle rahatsız edilmek istemediğini söyledi!)

Octavia geçmeye çalışıyor, bekçiler geçmesine izin vermiyordu. Clarke ve Madi Lexa'ya döndüler.

"Let em gyon au." (Bırakın gelsin.) Lexa bekçilerine bakarak konuştu. Bekçiler çekilince Octavia koşarak yanlarına geldi.

"Clarke.. Lexa. Hemen gitmeliyiz."

"Nereye?"

"P-Pike" derin bir nefes aldı ve duruşunu dikleştirdi. "Pike Lexa'nın Skaikru'yu korumak için koyduğu orduyu katledecek."

"Ne?" Clarke ve Lexa aynı anda konuştu.

"Gitmeliyiz! Birkaç gün içinde herkes uyurken saldıracaklar!"

Lexa kaşlarını çattı. "Elçileri topluyorum. Bu bir savaş sebebi."

"Hayır Lexa, dur!" Clarke Lexa'yı kolundan tuttu. "O, kalabalık gitmeyecekler değil mi?"

"Sadece Pike'ı destekleyenler."

"Tamam, biz gidelim. Orduya gerek yok." Lexa'ya döndü. Lexa birkaç saniye sessiz kaldı ve Clarke'a baktı.

"Neden ben onlara yardım ederken bunu yapıyorlar?" Sakince sordu. Madi sessizce Clarke'a sırnaşmış, dinliyordu.

"Heda, Skaikru şu an siyasi bir krizin eşiğinde. Bu halkın çoğunluğunun onayladığı bir durum değil. Sadece manipüleye uğramış bir kesim." Octavia cevap verdi. "Pike dediğimiz kişi yerlilerin Skaikru'ya saldırmak için kamp kurduğunu sanıyor."

"Onları Azgeda'dan korumak içindi."

"Onun için Azgeda, Trikru fark etmiyor. Hepsi yerli."

Lexa dişlerini sıkarken Clarke ona bakıyordu. "O, Madi ile ikiniz burada bekler misiniz? Lexa ile konuşmalıyım."

Octavia kafasıyla onaylarken Madi onun yanına adımladı ve Clarke demin çıktıkları odaya girdi. Lexa peşinden gelip kapıyı kapattı.

"Halkın gerçekten sınırları zorluyor Clarke."

"Bak, hızlıca kampa gidelim. Onlar ulaşmadan vararsak onları engelleyebiliriz." Clarke Lexa'nın elini tuttu. "Azgeda olayı ne?"

"Azgeda birkaç sıkıntı çıkardı ve Skaikru'yu korumak için ordu yerleştirdim 1 kilometre öteye. Olay sadece bu. Onları korumak için."

"İyi amaçla koyduğunu biliyorum. Sakince gidip konuşalım. Olur mu?"

"Tamam." Derin bir nefes verdi. "Bir an önce yola çıkalım."

"Ben atları hazırlatayım sende son işlerini hallet olur mu?"

Lexa kafasıyla onayladı. "Tamam. Ben Octavia ve Madi ile de konuşurum."

"Sınırda buluşuruz." Clarke dışarı çıktı ve Octavia ve Madi'ye Lexa'nın her şeyi anlatacağını söyleyip hızla gitti.

**

Lexa'nın da hazır bir şekilde gelmesi üzerine Clarke ile birlikte atlarına binip yola çıktılar. Sabah Skaikru sınırlarını temsil eden ormanı yarılamışlardı. Lexa sessiz ve ciddi bir şekilde ilerliyordu.

"Lexa."

Lexa Clarke'a baktı. "Evet?"

"Azgeda ile savaş çıkacak mı?"

"Hayır, sadece beni deniyorlar. Şu an koalisyonda kalmak zorundalar. Merak etme, sorun yok."

Clarke kafasıyla onayladı. Birinin acı dolu bağırışı az da olsa duyulunca ikili birbirine baktı. Lexa'nın atını hızlandırmasıyla Clarke'da peşinden hızlanmıştı. Ormandan çıktılar ve tepeyi hızla çıktılar. Tepenin ardındaki ölü orduyu görünce ikili dona kalmıştı.

"Hayır.." Clarke sessizce mırıldandı. Lexa atından inip hızlıca kampa doğru koşturmaya başladı. Ortadaki en büyük çadırın önüne gelince bir anda durdu. Clarke'da peşindeydi, Lexa durunca durdu ve yerdeki cesede baktı. Bu ordunun lideri, Anya'ydı.

We'll Get Through This, Together | Clexa #TheWattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin