Madi Griffin

615 50 17
                                    

[ damnadc ye gelsin bu bölüm ve diğer tüm bölümler her zamanki gibi <33]

Clarke saçlarının yayıldığı yumuşak yastık ile kafasının arasındaki eli çekti. Lexa'nın sırtındaki dövmeyi incelerken parmağını dövmenin üstünde gezdiriyordu. "Bu ne anlama geliyor?"

"Yükselme günümde yapılmıştı."

"Mhm.."

Lexa Clarke'a döndü. Clarke tebessüm ediyordu ve bu onun tebessüm etmesi için yeterli bir sebepti.

"Bazen o mağarayı özlüyorum."

Lexa'nın tebessümü gülümsemeye dönüşürken Clarke güldü ve yaklaşıp onu öpmeye başladı. Telsiz sesiyle dudaklarını Lexa'nın dudaklarından ayırdı ve başucundaki telsize baktı. "Hey! Clarke!" Clarke Madi'nin heyecanlı sesine gülerek yorgan ile birlikte telsize uzandı.

"Efendim tatlım."

"Biz neredeyse geldik! Yani Octavia öyle söyledi."

"Sınırda sizi bekliyor olacağım."

"Şimdiden çıksan iyi olur Griffin!"

"Tamam O." Clarke gülümserken telsizi kapattı. Lexa'ya döndüğünde Lexa onu izliyordu. "Sınıra kadar bana eşlik etmek ister misin?"

"Çok isterdim ama sanırım gelemeyeceğim. Titus ile konuşmam gerek. Hava kararıyor, Madi ve Octavia geldiğinde dördümüz güzel bir yemek yiyelim."

"Olur." Clarke hazırlanmaya başladığında Lexa hâlâ yatıyordu.

**

Clarke atını bağlamış, ormanın temiz havasını derince ciğerlerine dolduruyordu. Gözlerini kapattığında son birkaç saat önce yaşadığı her şeyi tekrar düşündü ve tebessüm etti. Uzaktan gelen at sesiyle gözlerini açtı ve sesin geldiği yöne baktı. Kızı, Octavia'nın belinden sarılarak tutunmuş gülümsüyordu. Clarke en yakın dostuna ve kızına gülümsedi. Octavia da gülümsedi ve atını hızlandırdı. Kısa süre içinde Clarke'ın yanındalardı. Clarke kollarını açtı ve Octavia ile Madi ona sarıldı. Clarke güldü.

"Hoş geldiniz!"

Madi heyecanla ileriden gözüken kuleye baktı. Güneş batarken gerçekten de inanılmaz duruyordu. Octavia alışık olduğu manzaraya bakarken Clarke atına biniyordu. Bunu fark eden Madi hızlıca Octavia'nın atına tekrar bindi ve üçlü kuleye doğru yavaşça atlarını sürmeye başladılar.

"Umarım açsınızdır. Lexa dördümüze akşam yemeği hazırlatıyor."

"Ah, evet. Sabahtan beri yoldayız." Octavia cevap verdi.

"Güzel!"

Atlarını bağladılar ve kuleye girdiler. Madi etrafa bakarak yürüyor, Octavia ve Clarke'da sohbet ediyordu.

"Hoş geldiniz." Lexa elini kılıcının sapına yerleştirmiş, 3 Skaikru'ya bakıyordu.

Üçlü aynı anda sese döndüler. Clarke tebessüm etti.

"Direkt yemeğe geçebilir miyiz? Ölmek üzereyim."

Madi Octavia'ya güldü. Lexa Clarke'a kısa bir tebessüm ettikten sonra Octavia'ya cevap verdi. "Tabii."

**

Octavia kısa süre içinde Lincoln ile buluşmak için yemeğini hızlıca yedikten sonra onun yanına gitmişti. Madi önündeki yemeği yerken konuştu. "Clarke, gelmeme izin verdiğin için teşekkür ederim."

"Bana değil, Lexa'ya teşekkür et çünkü ben izin vermeyi düşünmüyordum." Clarke tebessüm ederek cevap verdi. Madi bunun üstüne Lexa'ya çekinerek baktı. O bir Night Blood'du. Aynı onun gibi. Bu gerçek bile onu heyecanlandırıyordu. "Teşekkür ederim."

"Buraları görmeyi hak ettiğini düşündüm."

Madi tebessüm ederek tekrar etrafa bakmaya başladı.

"Lexa biliyor. Night Blood olduğunu." Clarke kızını bilgilendirdi. Madi bir anda kafasını Clarke'a çevirdi.

"Ona güvenebilirsin." Clarke tebessüm etti.

Madi heyecanla kafasını Lexa'ya çevirdi. "Sormak istediğim bir sürü sorum var! Tabii izin verirsen."

Lexa tebessüm ederken yemeğinin son kaşığını aldı ve ağzını kibarca sildi. "Elimden geldiğince hepsini cevaplayacağım."

Clarke iki Night Blood'un diyaloğunu tebessüm ederek dinliyordu. Üçünün de yüzü gülüyordu. Kapı çaldı. Lexa bir anda kaşlarını çattı. "Rahatsız edilmek istemediğimi söylemiştim."

"Heda, elçiler çok acil toplantı talep ediyor."

Titus'un sesi ciddi geliyordu. Lexa Clarke'a kısa bir bakış attı ve ayağa kalkıp sakince konuşmaya başladı. "Sohbetimize benim toplantım bittikten sonra devam edelim. Size haber yollayacağım."

Clarke ve Madi anlayışla onayladı ve Lexa yemek odasından hışımla ayrıldı. Madi ve Clarke Clarke'ın odasına gitmek için ayaklandılar.

"Az önce gelmiş geçmiş en iyi komutan ile, Lexa kom Trikru ile tanıştım ve bana yardımcı olacağını söyledi. Değil mi?"

Clarke heyecanlı kızına gülerken saçlarını okşadı.

"Biliyor musun, Lexa tahta geçtiğinde benden küçüktü! Ben küçükken gerçek annem ve babam sürekli Lexa'dan bahsederdi."

"Öyle mi?"

"Evet. Tanrım! Umarım onunla dövüşebilirim! Ondan bir şeyler öğrenmek istiyorum."

"Dövüşmek yok."

Madi'nin yüzü düşmüştü. Bu sırada Clarke'ın odasına girdiler. Yaklaşık 1 saat boyunca sohbet ettiler. Madi ona yokluğundaki 1 ayı ve son 3 günü detaylıca anlatırken Clarke da ona dağdaki teknolojiden bahsediyordu. En sonunda Clarke ayağa kalktı. "Ben duşa gireceğim. Hemen dönerim, odadan çıkmak yok. Tamam mı?"

"Neden?"

"Madi."

"Tamam."

Clarke duş almak için odanın ileri kısmına adımladı. Lexa ona en az kendi odası kadar lüks bir oda vermişti. Duş alabileceği ayrı bir yer vardı.

Kısa ve hızlı bir duşun ardından Clarke içeri yürürken konuşmaya başladı. "Hey Madi, hava çok karardı mı?"

Cevap gelmedi. Madi'nin duymadığını düşünerek sorusunu biraz daha yüksek bir sesle tekrarladı. Ama ses yine gelmiyordu. İçeri döndü ama Madi odada değildi.

We'll Get Through This, Together | Clexa #TheWattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin