Past

691 61 12
                                    

Clarke elini belindeki silaha yakınca tutarak yürürken Lexa da yanında, bıçağını bileğine saklamıştı. Tabii bunları insanlara belli etmeden yapıyorlardı. Clarke açık büfeye doğru yürüdü ve Lexa onu takip etti.

"Bu da ne?"

"Açık büfe. Bir şeyler al işte hadi. Şüphe çekmeden şu holden geçelim, sonra aksiyon başlar."

Lexa hayatında ilk defa gördüğü ilginç yemeklere bakarken yanlarına biri geldi ve o da yemek almaya başladı.

"Lexa. Burda ne arıyorsun?"

Clarke kafasını çevirdiğinde Lexa'nın başta tebessüm ettiği kadını gördü. "Sessiz olursanız, yakalanmadan şu işi halledelim."

"Lexa ile rol falan mı değiştiniz?"

"Ne?"

"Hani komut, emir vermek Lexa'nın işi ya? Adı üstünde, komutan. Heda." Anya kafasını konuştuğu Clarke'a çevirdi. "Bir dakika, seni tanıyor muyum?" Clarke kaşlarını çattı ve Lexa'ya döndü. Heda? Mükemmel.

"Anya, Clarke ile tanış. Nam-ı değer Wanheda."

"Oh, mükemmel." Anya göz devirdi. "Bir önceki gelişinde keşke beni de alsaydın, Wanheda."

"Herkesi çıkardığımı sanıyordum." Yanlarına gelen asker ile sustular ve Clarke şapkasını iyice eğip yüzünü gizlemeye devam etti. En sonunda holü aştıklarında Anya da peşlerindeydi.

"Anya'dı değil mi?"

"Evet?"

"Güzel. Geri dön, çünkü şüphe çekeriz. Seni almaya geleceğiz."

"Daha önce de dediğim gibi, senden emir almıyorum."

"Clarke haklı. Dönsen iyi olur Anya." Lexa Anya'ya döndü.

"İyi, ama beni burada bırakmazsanız iyi olur."

Lexa Anya'nın omzuna elini koydu. "Anya, öyle bir şey yapmayacağımı biliyorsun."

"Seni özledim." Anya tebessüm etti.

Lexa kafasını yavaşça salladı. Anya geri döndü. Clarke Lexa'ya kaşları çatık bir şekilde baktı. "Anya tam olarak kim?"

"Konuşacak vakit yok Clarke. Gidelim, hadi." Lexa ilerlerken Clarke peşine takıldı. "Ve Heda? Bana bunu neden söylemedin?"

"Sen neden Wanheda olduğunu söylemedin?"

Clarke cevap vermedi. Birkaç saniye sonra konuşmaya başladı. "Buradan sonra kameralar kesiliyor." Şapkasını çıkardı ve saç köklerini rahatlatmak amacıyla parmaklarıyla saç diplerini birkaç saniye ovarken düşünüyordu. Lexa ise sadece Clarke'ı izliyordu. Clarke ona baktığında Lexa zar zor belli olan çok ufak bir tebessüm etti. Clarke gülümsedi. "Ne oldu?"

"Hiç. Sadece.." Lexa kafasını yere eğerken kendi kendine gülümsedi. "Neyse, plan ne?" Tekrar ciddileşti.

Clarke gülümseyen yüzün tekrar ciddileşmesini sıcak tebessümüyle izledi. Boğazını temizleyip ciddileştikten sonra konuşmaya başladı. "Tekrar herkesi öldürmek istemiyorum. Sadece şu içerideki her kimse onu alıp çıkacağız."

"Anya."

"Evet, her kimse işte."

"Zaten 40 kişi falan olduklarını söylediler. Bize tekrar bulaşmak yerine kendi kendilerine yaşamaya karar verirler belki?"

"Göreceğiz. Şimdi, burada dediğim gibi kameralar yok. Bu civarda yemek saati bitene kadar takılıp, bitince de herkes görev yerine dönmeden Anya'yı alacağız. Sonra... Sonrasına bakacağız. Bu dağdan çıkmak kolay değil."

We'll Get Through This, Together | Clexa #TheWattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin