Week Four

691 61 40
                                    

Clarke yerde bağdaş kurmuş, telsiz sayesinde Octavia ile konuşuyordu.

"Raven bir enerji sinyali alıyor. Gidip bakacağız. Belki senin olduğun yerdir."

"Olabilir. Bu çok ilginç bir teknoloji O. Hayvanlar, bitkiler, göller var ve her şey gerçek. Hatta Lexa Polis'te gördüğü bir bitki olduğunu söylemişti."

"Lexa?"

"Evet, yanımdaki diğer kişi işte."

"Lexa kom Trikru mu?"

"Evet? Tanıyor musun?"

Octavia güldü. "Ciddi misin Griffin?" [Octavia mood KAHAKSHSKSHDDKJ]

"Ne?"

"Neyse, yok bir şey." Octavia birkaç saniye daha güldü. "Dönünce ne yapacaksın?"

"Polis'e gidip komutana ittifak kurmayı teklif edeceğim. Wanheda'yı kırmaz herhalde? Eğer bulduğunuz yer olduğum yer ise, bu bir sadece kurtarma görevi. Saldırmayın. İttifağı kabul ederlerse saldırırız."

Lexa kör noktaya girdiğinde yerde oturan Clarke'ı gördü ve yanına doğru yürümeye başladı.

"Tamamdır patron. Şimdi gitmem lazım. Eğer doğru yer ise.. Raven yine kıçını kurtardı. Umarım görüşürüz."

"Görüşürüz." Clarke güldü. Telsizi kapatmasıyla bir Lexa karşısına oturdu. "Yanlış mı duydum arkadaşın sana patron mu dedi?"

"Aramızdaki bir şaka. Octavia'yı tanıyor musun?"

"Skaikru?"

"Evet! Siz birbirinizi nerden tanıyorsunuz?"

"Octavia da Trikru'dan sayılır. Birlikte çok çalıştık."

"İkna edici.."

"İnanmadın mı? Sana bir şey mi dedi?"

"Hayır. Demesi mi gerekiyor?"

"Hayır."

"Neyse. Raven bir iz bulmuş. Bakmaya gidiyorlar. Eğer o iz bizim olduğumuz yer ise.. Akşama kurtulmuş olacağız."

"Gerçekten mi?"

"Evet!"

"Güzel! Kurtulursak ne yapacaksın?"

"Kurtulursak değil. Kurtulduğumuzda. İlla kurtulacağız bu akşam olmasa bile sonuçta değil mi? Neyse, soruna cevabıma gelince.."

"Evet?"

"Polis'e gideceğim."

"Niye?"

Telsizden gelen sesle Clarke telsizi eline aldı.

"Clarke!"

"Madi!" Clarke kocaman gülümsedi.

"Seni bulacaklar. Değil mi?"

"Elbette! Beni bulamasalar bile ben bir şekilde burdan çıkacağım. Merak etmene gerek yok. Tamam mı?"

"Seni özledim."

"Bende seni özledim bebeğim.." Clarke buruk bir tebessüm etti. "Merak etme, en kısa zamanda kavuşuyoruz. Tamam mı?"

"Tamam. Şimdi Octavia çağırıyor. Gitmeliyim."

"Tamam tatlım. Görüşürüz."

Karşı taraftaki telsiz kapanınca Clarke telsizini tekrar bıraktı ve derin bir nefes aldı.

"Kimdi?" Lexa sordu.

"Bahsettiğim ufaklık. Yani artık pek ufak değil ama hâlâ benim bebeğim. Madi."

Lexa kafasıyla onayladı. "Neden seninle yaşıyor?"

"O da başka günün hikayesi." Clarke güldü ve ayağa kalktı.

"Bu gizemli olma işini abartmadık mı? Hani 1 aydır bir başımıza yaşıyoruz falan."

"Seninde sırların var."

"Hayır."

"Artık yalan söylediğinde anlayabiliyorum. Belli ediyorsun."

"Nasıl belli ediyormuşum?" Lexa da ayağa kalktı.

"Seni nerdeyse çözdüm Lexa kom Trikru. Ama sırların var. İnsanların gözlerine bakarken gözünü kırpmıyorsun bile. Bu soğuk ve kararlı keskin bakışların kendine olan güvenini gösterme şeklin. İnsanı ürkütüyorlar." Clarke yaklaşıp sessizce konuştu. "Ama, ben hiçbir şeyden korkmam." Yerdeki telsizi arkasını dönüp alırken konuşmaya devam etti. "Yalan söylediğin zaman gözlerini birinin gözlerine kitlediğinde kırpıyorsun. Normalde yapmadığın şekilde."

Lexa derin bir nefes verdi. Bunu kendisini bile fark etmemişti. Birkaç dakika sessizlik oldu. "Bu gece burada kalalım. Sana ulaşmak isteyebilirler."

Clarke kafasıyla onayladı. "Bence de."

"O zaman mağaraya gidip eşyalarımızı alalım."

**

Clarke ve Lexa mağaraya gelmiş, Clarke ilk günden beri onları yalnız bırakmayan tahta kabı ve yemeği topluyordu. Lexa'ya baktı. Lexa ise Clarke'ın yaptığı çizime bakıyordu. Clarke elindekileri bırakıp Lexa'nın yanına gitti ve birkaç saniye duvara baktıktan sonra Lexa'ya döndü.

"Senin şimdi hayatında değer verdiğin kimse yok mu?"

"Efendim?" Lexa Clarke'a döndü.

"Yok bir şey. Boşver."

"Clarke.." Lexa insanları konuşturmak için dondurucu bakışlarını atsa yeterdi ama Clarke bu kümenin dışındaydı.

Clarke ufak bir tebessüm etti ve kafasını duvara döndürüp birkaç saniye duvarı izledi. Saatlerce uğraşmıştı bu duvar için, derin bir nefes aldıktan sonra Lexa'ya döndü. Gözlerini kıpırdatmadan Lexa'nın gözlerinin içine bakıyordu. Mavi ile yeşilin buluşması Lexa'yı geriyordu, ve Clarke bunu çok iyi biliyordu çünkü kendisi için de durum pek farklı değildi.

"Hayatında değer verdiğin tek bir kişi bile yok mu?"

Lexa bu sefer gözünü kırpmıyordu. Tam bu saniyelerde ikisinin arasındaki elektrik tüm kubbeyi etkisiz hale getirebilirdi.

"Var."

"Kim? Lütfen bıçağım deme."

Lexa tebessüm etti. Ardından göz kontağını 1-2 saniyeliğine bozmuştu. Bu aralıkta nereye mi bakmıştı? Clarke Griffin'in dudaklarına. Hızlıca gözlerine bakmaya geri döndü.

"Sen."

We'll Get Through This, Together | Clexa #TheWattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin