Chapter 9: Mirror of Last

1.3K 210 67
                                    

Chris, Hongjoong, Yeonjun ve yeni gelen çocuk Yüksek İdaredeydi. PSY'ın önünde duran gençler gün içinde olan karmaşayı açıklıyordu.

"Geçen gün Beomgyu, çaylak uzman ve iki çaylak büyücünün salonda yaralandığını biliyordunuz. Size söylediğimizde hiçbir şey yapmadınız ve şimdi durumu normale çevirdiğimiz için bize ceza vermek istiyorsunuz."

"Savaşmaya çalışmak yerine Profesörlere haber vermeliydiniz Choi Yeonjun. Saygını takın, ben senden kaç yaş büyüğüm." Yeonjun göz devirirken Chris konuşmaya devam etti.

"Bıraksaydık bütün okulu ele geçirecekti. Profesör Jackson'ın kılığına girmiş bir şeyden bahsediyoruz şu an."

"Ben gelmeseydim hepinizi öldürecek bir şeydi." Dedi siyah saçlı çocuk, başıyla kafesteki siyah sevimli yaratığı işaret ederken. Hongjoong her ne kadar gence hayran kalsa da, haklı olan taraf onlardı. "Sizin giçbir güvenlik önlemi almamanız bizim problemimiz değildi, onun güçleri en hızlı andayken onu sadece 19'unden küçükler görmüştü."

"Haklı olduklarını düşünüyorum. Çocuklar bütün okulu ve o sınıfta olan öğrencileri kurtardılar. Bunun için cezayı hak etmiyorlar. Hem de, bu sene gelenler güçlerini biraz biraz keşfetmeye başladılar. Yani, onlar için ödül vermemiz gerekirken siz ceza kesmeyi düşünüyorsunuz." Öğrenciler Profesör Jackson'a umutla bakarken, genç adam öğrencilerine göz kırptı.

"Pekala, Seonghwa hariç dışarı çıkın." Chris şüpheyle sıyah saçlı çocupa bakıp yanından geçerken, Yeonjun göz devirmişti. "Neden o çıkmıyor?" Hongjoong'un yönelttiği soruya Seonghwa denilen çocuk cevap verdi.

"Merak etmeyin, babama karşı sizi koruyacağım." Hongjoong kendisine göz kırpan çocuğa hafifçe gülümsedikten sonra odadan ayrıldı.

Dışarı çıktığınsa cadıların hiçbirini görememişti. Büyücülerle beraber çardaklara ilerlerken kimse bir şey sormamıştı, ondan çnce çıkan Chris şu anlık ceza almadıklarını söylemiş olmalıydı.

Çardağa oturduklarında Jeongin bandana sarılı yumruğunu sıkıyordu. "Acıyor mu?" Chris elini küçüğünün eline koyunca Jeongin başını hayır anlamında sallamıştı. "O zaman sana bir şey gösterebilir miyim?"

"Ne ki?"

"Önemli bir şey." Hepsinin dikkati onlarda olsa da, soran olmamıştı. Jisung'ın bile merak etmemesi hepsinin daha da garipsediği bir konuydu.

"Peki, göster." Jeongin, Chris'in peşinden ilerlerken Felix Jisung'a döndü. "Neden hiçbir şey sormadın?"

"Biliyorum çünkü. Sormayın siz de. Bu akşam yatakhaneye Jeongin veya Chris gelmez belki, garipsemeyin. Hadi, derslere gidiyoruz."

"Dersimiz ne ki?" Jisung arkadaşına göz devirirken Taehyun cevapladı.

"Sabahtan beri bunu dördüncü kere sordun Felix, dersiniz Hirai Momo'yla. İksir dersine gireceksiniz." Felix anladığını belirtirken Jisung'la beraber arkadaşlarına el sallayıp sınıfına yürüdü. Binanın en üst katındaki sınıfın camından gördüğü şey ise kütüphanenin içinde hararetle bir şeyler konuşan arkadaşlarıydı.

Jeongin kütüphaneye girdiklerinde kine göstereceğini deli gibi merak etmişti. Chris onu 'Geçmişin Aynaları' yasan bir odaya soktuğunda, heyecanı katlanmıştı. "Burası neresi?"

"İnsanların geçmişlerindeyiz. Seninki buralarda bir yerdeydi."

"Nereden biliyorsun?" Chris uzun süre cevap vermeyince Jeongin rafların arasında dolaşmaya başladı. "Benimkinde ne yazıyor ki?"

"Yang. Kocaman bir Yang yazıyor. Çok kalın bir kitap değil." Jeongin ailesini öğreneceği için heyecanlı olsa da, içinde garip bir sıkıntı oluşmuştu. Kitabı aramaya devam ederken yeniden sordu. "Benim soyadımı yetimhane nereden biliyordu ki?"

Twilight || SKZ¡ TXT¡ ATEEZ¡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin