"İstemitor işte, zorlamayın." Taehyun arkadaşını Felix, Jisung ve Seungmin'in elinden kurtarıp arkasına çektiğinde Jeongin sıkıca arkasından ona sarılarak saklanmıştı.
"Ufak bir öpücük!"
"İstemiyor, neyini anlamıyorsunuz? Konuşamıyor diye görmezden gelemezsiniz. Zaten siz demediniz mi duygu yüklü olmalı diye, şu an öpüşseler bile duygu yüklü olmayacak." Taehyun, kolunun altına aldığı arkadaşıyla beraber bahçeden uzaklaşırken Alfa okuluna doğru ilerlemeye başlamıştı.
"İyi misin?" Jeongin başını sallayarak onay verdiğinde Taehyun'un çatık kaçları gevşemiş, düz çizgi halinde duran dudakları kıvrılmıştı.
"Yorgun hissediyorsun, değil mi?" Jeongin tekrar onayladığında sıkıntılı bir nefes aldı uzun olan. Yanlarına yaklaşan iki cadıyı gördüklerinde Jeongin Taehyun'un kolunu tutup başını iki yana salladı. Gitmesini, onu Hyunjin'le yalnız bırakmasını istemiyordu.
"Selam." Soobin, Taehyun'a bakarak gülümsediğinde Jeongin arkadşaının kolunu bırakmış ve Doobin'e sarılmasına izin vermişti. Sırtını taş duvara yaslarken yeri izliyordu.
"Keyifler nasıl demeyeceğim, yüzünüzden düşen bin parça. Buldunuz mu bir yöntem?" Taehyun önce ona ifadeler dolu bakışlar aritan arkadaşına ardından Hyunjin'e bakıp Soobin'e dönmüştü.
"Kader bağını kullanırlarsa iyileşebilir ancak."
"Minho bugünle beraber beş gününüzüb kaldığını söyledi." Taehyun başıyla onaylayıp konuşmaya giren Hyunjin'e döndü.
"Bunu sormakttan nefret ediyorum ama eğer Jeongin ölürse ben de çlecek miyim?" Taehyun baiını iki yana salladı.
"Jeongin'in gücü seni öldüren şey, bu yüzden hayır. Gücü burada kalmaya devam ettiği sürece ölmeyeceksin ama muhtemelen kader bağınız kopmayacağı için Jeongin'in ruhu hep peşinde olacak." Jeongin dikkatle Hyunjin'in mimiklerini izlerken Hyunjin surat astı.
"Ölmesr olmuyor mu? Ne olmuş gücü yoksa?" Jeongin gülerek sarışın gence bakarken Taehyun sırıtmıştı.
"Konuşamıyor, duyabiliyor."
"Duysun, seviyorum onu. Tekrar konuştuğunda söyleyeceği ilk şey beni sevdiği olacak." Hyunjin, Taehyun'un omzunun üzeirnden Jeongin'e baktığında Jeongin hızla Alfa okuluna girmiş, gözden kaybolmuştu. Taehyun gülerek Hyunjin'e bakmış, onu yanlarından gçndererek Soobin'le sohbet etmeye başlamıştı.
~~~
Hyunjin, Jeongin'in gönderdiği mektupla gecenin bir yarısı sıcacık yatağından çıkmış, Beta yatakhanesinin arkasında cübbesine sarınarak durmaya başlamıştı. Jeongin dakikalar sonra geldiğinde sorarcasına ona bakıyordu.
Jeonginz elindeki kağıda bir şeyler yazıp okuttu.
"Tilki beni bunu yapmam için zorluyor. Biraz yürüyebilir miyiz?"
"Tilki derken?" Hyunjin tek kaşını kaldırıp küçüğüne baktığında Jeongin bıkkınlıkla nefesini dışarı bırakıp yazdı tekrar.
"Senin ejderhana aşık olan küçük hayvancık, gücümün ruhu."
Hyunjin gülerek onayladığında Jeongin not defterini cebine sıkıştırıp cübbesine sarınan Hyunjin'le yürümeye başladı.
Sesiniz kazanır kazanmaz ona neden mont giymediğini soracaktı.
Twilight'ın sınırından çıkmadan, binalardan oldukça uzaklaştığına emin olduğunda Jeongin Hyunjin'in önüne geçip derin bir nefes aldı. Gözlerini onun gözlerine sabitlerken soğuk ellerini büyüğünün cübbbenin altına, iyice karanlıkta kalan yüzüne koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twilight || SKZ¡ TXT¡ ATEEZ¡
FantasyBirbirinden farklı karakterler, güçler ve yeteneklere sahip, Sihir Boyutunun en kapsamlı okulunda toplanan öğrencilerin bulunduğu Twiligt Sihir Okuluna katılmaya hak kazandınız. Cadı, Büyücü veya Savaş Uzmanı kategorilerinden hangisine sahip olduğu...