Chapter 12: Sword Lesson

1.2K 192 28
                                    

"... anladın değil mi? Savururken bedeninle değil, omzunla savurcaksın ki dengen bozulmasın." Chris elindeki tahta kılıçla ormanda kardeşine kılıcı nasıl kullanacağını anlatıyordu. Kahvaltıdan hemen sonra gelmiş ve çalışmaya başlamışlardı; tıpkı, bir haftadır yaptıkları gibi.

Jeongin ağabeyiyle yalnız kaldığı için gerilse de, bir hafta süren dueollo sınavların ardından rahat rahat kılıç kullanma dersi alması ikisinin arasındaki buzları eritmeye başlamıştı.

Jeongin anladığını belirten bir ses çıkarıp kılıcını kavradığında Chris öğrettiği hareketleri birer birer denemeye başladı. Günlerdir çalışmanın verimini aldıkları bir cumartesi günü için, pek de sıkıcı olmayan bir aktiviteydi. Jeongin ağabeyinin darbelerinden gülerek kaçıp kendini savururken bir anda gördüklerini kullanmaya başlamasıyla Chris sırıttı. "Hızlı öğreniyorsun."

"İyi öğreten bir ağabeyim var." Chris duyduğu kelimeyle donakalırken Jeongin fırsatı değerlendirip klıcını yere düşereceği darbeyi yaptı. "İşte! Yendim seni."

"Hayır, hileydi bu."

"Değildi, sen kendin daldın."

"Küçük kardeşim bana her saniye ağabey demediği içindir belki de." Jeongin utanarak başını eğdiğinde Chris küçüğünün yanına ilerleyip gülümsedi. "Sonunda beni kabul etmeye başladığın için teşekkür ederim."

"Noel yakalşıyor, bir aileye ihtiyacım var." Jeongin konuyu dağıtmak için söylediğinde Chris gülerek kardeşinin saçlarını karıştırdı. "Demek ihtiyaç için he, şimdi görürüsün sen gününü." Yere bıraktığı, daha çok düşürdüğü, kılıcı almak için arkasını döndüğünde; elinde tahta kılıcı çeviren bir Hyunjin görmeyi beklemiyordu.

"Ne işin var burada?"

"Dolaşıyordum ve duello eşimin alıştırma yaptığını gördüm."

"Gördüysen gidebilirsin." Chris ona yaklaşırken Hyunjin elindeki tahta kılıcı ona doğrultup aradaki mesafeyi korudu. "Buraya kadar gelmişken Jeongin'le duello yapmadan gitmek yakışmaz."

"Buna gerek yok." Chris kardeşini arkasına çektiğinde Jeongin derin bir nefes aldı.

"Aslında iyi olabilir, senin hareketlerini ezberledim ama Hyunjin sürprizlerle dolu." Hyunjin yarım ağız sırıtırken Chris aradan çekilip nefesini bıraktı. "Kardeşime zarar verirsen-"

"Tahta kılıçla ne yapabilirim? Ayrıca o canı yandığında bağırıyor ve çığlığıyla benim de canımı yakıyor. Kaderimiz bağlıyken ne kadar zarar verebilirim?" Chris göz devirip ağacın dibine oturunca Hyunjin elinde çevirdiği kılıçla Jeongin'in çevresinde dönmeye başladı.

"Bağlı kaderden kastın ne?"

"Bilmiyor olamazsın." Hyunjin hayretle konuştuğunda gerçekten bilmediğini farkettiği çocuğa baktı. "Serçe parmağına bağlı olan kırmızı kader ipini gördüğünde beni sesinle öldürebilecek kadar güçlü olduğunu biliyorsundur ama, değil mi?" Jeongin başını tekrar iki yana salladığında Hyunjin başıyla onayladı. "Pekala bu kehanet işlerini bilmesen de olur. Sadece çığlığın başka bir evrende de yankılansa, hissedebileceğim bir bağ var aramızda."

"Çok da önemli değilmiş." Jeongin kılıcı savurduğunda Hyunjin onu engellemişti.

"Sandığından daha önemli ve tehlikeli." Hyunjin'in atağından kaçmaya çalışan Jeongin pek başarılı olamasa da atak yapmaya devam etmişti. "Benim açımdan değil." Hyunjin'in darbelerini savuşturmaya çalışırken koluna inen kılıçla dişlerini sıktı. "Acıttın!"

"Bağırma, ölmezsin."

"Ama çok acıdı." Jeongin nazlanarak ağacın dibinde oturan büyüğüne baktığında Chris güldü.Hyunjin göz devirerek kılıcını doğrulttu. "Senin elindeki kılıç küt olsa bile bendeki keskin olacak Jeongin. Nazlanmayı bırakıp odaklan."

Twilight || SKZ¡ TXT¡ ATEEZ¡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin