Chapter 25: The Final

1.6K 208 177
                                    

Yedinci günün son saatlerindeydiler.

İki gündür ne Hyunjin ve Jeongin yataktan kalkamamıştı ki daha önce denedikleri büyükanne büyüsünü yapmaları için Jeongin'in sesine ihtiyaçları olduğundan, rllerinden hiçbir şey de gelmemişti.

Koskoca iki gün Chris revirde, yatağın kenarında kardeşine sarılmış, uzun yıllar sonra ona kavuşup erdkenden ondan ayrılacak olmanın acısıyla sessizce ağlamıştı. Her saat başı kalp ritmini ve nefesini kontrol etmek dışında yaptığı diğer şey kardeşinin saçlarını sevip, yumuşak tenine küçük öpücükler bırakarak kokusunu içine çekmek olmuştu.

"Jeong..." Sessiz revir odasında Jeongin'den başka hasta yatağında yatan tek kişiden, Hyunjin'den, gelen sesle Chris hızla yattığı yerden doğruldu.

"Hyunjin?" Cadının yanına ulaşıp, yerinde kıvradan çocuğa heyecanla baktı.

"Su..." Chris, yanında duran sürahiden bir bardak su doldurup gence içirdiğinde Hyunjin bir süre daha gözleri kapalı durmuş, arından konuşmuştu.

"Ne kadar kaldı?"

"İki saatten az." Hyunjin gözlerini kocaman açıp doğrulmaya çalıştığında Chris oma destek olmuştu.

"Bilinci açık olmalı mı? İki saat dolana kadar deneyebilirim. Chris, elimdrn daha fazlası gelse ya da keşke ömrümden ona verebilsem hiç düşünmem, yaparım." Chris buruk bir gülümsemeylr Hyunjin'e bakmış, ardından sıkıca sarılmıştı.

"Deneyelim hadi." Yavaşça Hyunjin'i yataktan kaldırmış, kardeşinin yanına götürüp oturtmuştu. Kolalrını göğsünde birleştirirken Hyunjin'in küçüğüne yaklaşmasını izledi.

Dudakları birleştiğinde bir şeyler olacağını düşünse de hiçbir şey olmamıştı. Kardeşinin bileğini tutup nabzını kontrol etti. Oldukça yavaştı.

"Tekrar dene."

"Uyanık olup hissetmesi gerekiyor bence."

"Dene Hyunjin, denemeye devam et." Sıktığı yumruğuyla kendini sakinleştirmeye çalışırken Hyunjin tekrar küçüğünü öpmüştü. Bu kez daha duygulu öğmeyr çalışmıştı. Elinden geldiğince kendini zorlayıp, nefesi yeni uyandığı için sürekli kesilse bile Jeongin'e tüm gücünü hissettirmeye çalışmıştı ama yine hiçbir işe yaramamıştı.

Açılan kapıyla ikisi de oraya döndü.

"Büyükannem, Jeongin uyanmazsa mpücüklerin bir işe yaramayaca- zaten denemişsiniz. Jeongin'i uyandırmaya çalışalım." Jşsung, arkasından gelen Felix'le beraber yanlarına geldiğinde teker teker kalanları da gelmişti. Bir kişi eksikti.

"Yeonjun nerede?" Hyunjin iki kardeşe döndüğünde Beomgyu öfkeyle Hyunjin'e baktı.

"Hyunjin ve Jeongin adındaki iki işe yaramazı korumaya çalışırken canından oldu! Sen gel burada öpüş, hah!" Soobin, yakalayamadığı kardeşinin arkasından bağırdı.

"Böyle anlaşmamıştık!"

"Kusura bakma! Ağabeyimi kaybetmenin acısını yaşamaya devam edeceğim!" Beomgyu, gözden kaybolduğunda Hyunjin yutkunarak arkadşına döndü.

"Üzgünüm."

"Sizi korumaya çalışırken kendini feda etmesini anlamlı kılıp Jeongin'i kurtar, Hyunjin. Ruhu bunu görmeyi hak ediyor." Hyunjin yutkunup başıyla onaylarken Soobin Tarhyun'un elini tuttu. Ardından elini çekip taban büyüyü oluşturdu.

Hepsi kendi bildikleri büyüyü yaparken Soobin onları taşımakta zorlansa da ağabeyinin yarım bıraktığı işi tammalamak adına bütün gücünü kullandı.

Twilight || SKZ¡ TXT¡ ATEEZ¡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin