Chapter 8: Secret Of Professor

1.3K 198 16
                                    

Jeongin gözlerini araladığında Jisung ellerini yüzüne yerleştirip gülerek geri çekilmişti. "Tanrım, sonunda!"

"Ne?" Doğrulmaya çalıştığında karnında hissettiği acıyla dişlerini sıktı. "Siktir, ah..."

"Şifacı Jisoo'yu çağırın." Chris'in sesi sona doğru netleşirken perdenin açılma sesini duymuştu. Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı Jeongin. "Su verir misiniz?" Frlix bardağa suyu doldurup içirdiğinde Jeongin derin bir nefes aldı. Daha iyi hissediyordu.

Şifacı Jisoo beyaz kısa hemşire elbisesiyle perdenin arasına girdikten sonra örtüyü açıp genç çocuğun yarasını açtı. Daha iyi görünüyordu. "Yapacağım şey canını fazlasıyla acıtacak."

"Bayıltsanız falan olmuyor mu, sesim bütünncadıları etkiliyor."

"Gerek yok bence, hak ediyorlar." Jisung dişlerini sıkarak konuştuğuna Şifacı Jisoo gülerek elini yaraya koymuştu. Hafifçe bastırarak birkaç cümle mırıldanırken Jeongin yanmaya başlayan derisiyle dişlerini sıktı, kıvranıyordu. Chris gencin elini tuttuğunda, Jeongin acıya dayanmaya çalışıyordu.

Yanma hissi bir süre sonra bittiğinde sıcak cildinden ayrılan elleri hissetmesiyle nefes nedese tavana baktı. "Ne... yaptınız ki?"

"Dün geceye kadar mikrobun atılmasını bekledik. Sabaha doğru iltihap kapmıştı ve o insin diye ilaçlar verdik. İltihap ve yara temizlendiği için şimdi tamamen yaranı kapattım. Bir daha sana sorun çıkarmayacak ama vücudunda izi kalacak. Karnında çok köşeli bir yıldız var artık. Geçmiş olsun, kendini iyi hissedince gidebilirsin."

"Teşekkürler efendim." Jeongine başını eğerek gülümseyen genç kadın oradan ayrılmadan önce perdeyi kapatmıştı. Jeongin tepesinde dikilen arkadaşlarına gülümsedi, Taehyun ve Hongjoong'u göremese bile.

"Nerede diğerleri?"

"Sınavdalar. İyisin değil mi?" Felix arkadaşımın yamına oturup dudak büzdüğünde Jeongin başıyla onayladı. "Profesörşerin haberi var mı bu garip yaratıktan?"

"Cadılar söylemiş. Güvenliği arttırdılar. Chris canavarın huzlanmasını engelleyecek frekansı yakalamak için çığlığına ihtiyacımızın olduğunu söyledi." Jisung konuştuğunda Jeongin dudak büzdü.

"Daha az yaralayan bir.şey saplayın bu sefer." Xhris gülümseyerek küçüğünün saçlarını karıştırdı. "Hayır bu kez sadece yüksek bir ses çıkarman yeterli. Senin bozduğun frekansları kaydedeceğim."

"Şimdi mi?"

"Kendini iyi hissettiğinde." Jeongin başıyla onaylayıp yatğına daha iyi yerleştirdiğinde açılan perdeyle bütün bakışlar oraya döndü. Gelen Beomgyu'ydu.

"Ne işin var burada?" Jisung çemkirmeye başladığında Jeongin elini kaldırdı. "Bırak, gelsin. Öldürecek değil ya?" Beomgyu derin bir nefes alıp içeri girdi.

"Geçmiş olsun demeye geldim sadece. Dolaylı da olsa senin sayende kurtulduk."

"Özür dilemeyecek misin?" Jisung çaprazladığı kollarıyla Beımgyu'ya dik dik bakarken Beomgyı göz devirip ofladı. Hyunjin de oerdenin içine girmiş, kolunu arkadaşımın omzuna yaslamıştı.

"Özür dilemesi gereken bir durumda değil, dün de söyledim. Jeongin'in çığlığını duymasam onlara yardım edemezdik. Sana başlarının belada olduğunu söyleyen bendim." Jeongin arkadaşının konuşmasına izin vermedi.

"Zaten kalıcı bir hasar değil, büyütmeyin. Çığlık atmadam kimse duymayacaktı. Hayatımızı kurtardığınız için teşekkür ederim." Hyunjin başıyla onaylayıp Beomgyu'yla beraber oradan ayrıldığında arkadaşının omzunu sıktı.

Twilight || SKZ¡ TXT¡ ATEEZ¡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin