"Herkes sesimi duyabiliyor, değil mi?" Chris'in sorusunu Seonghwa cevaplamıştı.
"Evet, oldukça net."
"Derinleştikçe iletişimimiz bozulacak, elimden geldiğince iletişimi koruyacağım." Taehyun bulunduğu gemiden frekans kontrolü yapmaya çalışırken tam olarak hangi seviyede iletişimlerinin kopacağını araştırıyordu. Mağaranın derinliği çok fazlaydı.
"Ağabey, seni seviyorum." Jeongin titreyen sesiyle konultuğunda hepsi duraklamıştı. Küçük olan korkuyordu, geç bulduğu ağabeyini tekrar göreneyecek olmak yaprak gibi titretiyordu bedenini. Hyunjin küçük befenin yanına gidip elini tutma ihtiyacı hissetti, onun korkması nedense rahatsız etmişti genç cadıyı.
"Ben de seni Jeongin. Oradan çıktığında tekrar söyle bunu." Derin bir yutkunmanın ardından gelen boğuk sesle Jeongin dudağını ısırdı. Geri dönebilecekler miydi ki?
"Jeongin'i geri getireceğim Chris. Şimdilik bu kadar duygusallık yeterli. Ne tarafa gitmeliyiz?" Seonghwa tekrar konultuğunda Yeonjun sonunda aklı başında birisi var diye mutlu olmuştu.
"Yer altı krallığının iyice içine gitmeniz gerekşyor ağabey. Taehyun, bu yazılar ne demek?"
"Krallığın kendi dili. Onlarla anlaşamayacaksınız muhtemelen bu yüzden dikkat çekmeyin. Sadece ankaya ulaşmanız gerekiyor." Taehyun'un mikrofonundan gelen tuş sesleriyle Mağaranın içinde beş genç ilerlemeye başlamıştı.
"Yapmamanız gerekenlerden biri de Jeongin'in çığlığını tetiklemek. Yankılanan ses hepinize zarar verir." Chris'in sözlerini herkes duysa da kimse cevap vermemiş, hepsi ilerlemeye devam etmişti.
Dakikalarca yürümüş, birçok çıkmaz mağaraya girmişlerdi. Gittikçe bozulan seslerle Yeonjun kulağındaki kulaklığı çıkarıp cebine attı. "İşe yaramıyor. Sürekli çıkmaza giriyoruz."
"Krallığı nasıl bulacağız? Elimizde harita bile yok." Hyunjin de kulaklığını çıkarıp cebine koyarken Jeongin onu tekrarladı. Hala elini bırakmamıştı cadının.
"Hislerimize güveneceğiz. Jeongin, dikkatle dinle, duyabildiğin bir ses var mı?" Seonghwa küçüğüne ilerleyip boştaki elini kavradı. "Sakinleş ve dikkatle dinle, iyice odaklan. Hata yapman sorun değil tekrar deneriz."
Hepsi sessizleşirken dikkatle küçüğü izlemeye başlamışlardı. Jeongin bir süre sessiz kalmış, ardından yabaşça gözlerini açmış ve başını eğmişti. "Üzgünüm, duyamadım." Yeonjun göz drvirip kardeşine döndü.
"Suyu falan hissedebiliyor musun?"
"Yani, biraz. Ama buz oluşamayacak kadar sıcakta." Hyunjin oflayarak Seonghwa'ya döndü. "Sanırım fazla aşağıda bu krallık. İlerlemeye devam edelim, daha sonra yine deneriz."
Seınghw acadıyı onaylayıp diğerleriyle beraber önden ilerlerken Jeongin, Hyunjin'in yönlendirmesiyle ilerliyordu.
"Hiçbir işe yaramıyorum, ben neden geldim?"
"Çok uzaktayız, duyamaman çok normal. Sadece biraz daha ilerlermemiz lazım. Hem, burada değil de dışarıda olsan bizim ankanın evine gitmemizin bir anlamı kalmaz."
Jeongin gülümseyerek büyüpüne baktığında, Hyunjin de göz kırpıp hızlanmıştı. İkisi önlerinde yürüyen üç gence ulaştığında duydukları sesle durdular.
"Su sesi." Soobin heyecanla konulup sesi ve hislerini takip ederek bir koridora girdi. Sonunda ucu açık bir maparaya ulaşmışlardı.
"Sıcaklığı uzaklığından değil, kinetik enerjisindenmiş." Jeongin, mağaranın derinliklerinden gelen suyu daha net görebilmek için büyüğünün elini bırakıp ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twilight || SKZ¡ TXT¡ ATEEZ¡
FantasyBirbirinden farklı karakterler, güçler ve yeteneklere sahip, Sihir Boyutunun en kapsamlı okulunda toplanan öğrencilerin bulunduğu Twiligt Sihir Okuluna katılmaya hak kazandınız. Cadı, Büyücü veya Savaş Uzmanı kategorilerinden hangisine sahip olduğu...