1947, Doncaster
Anna Tomlinson bir oğlu olacağı için oldukça mutluydu.
Hatta kocası Mark ile birlikte ufak bir kutlama bile yapmışlardı.
Hamileliği mükemmel geçiyor, Mark, daha doğmamış çocuğuna mükemmel bir ilgi gösteriyordu.
Ancak her şey bekledikleri gibi iyi geçmemişti.
Anna geceleri ani bir acıyla çığlık atarak uyanıyor, beyaz çarşaflarını kan içinde buluyordu.
Bebeğin düşme olasılığına karşı, gitmedikleri yer kalmamıştı. Ancak gittikleri her yerde Anna'nın bir şeyi olmadığını söyleyip geri yolluyorlardı.
Acı katlanamayacak duruma geldiğinde Mark karısını kasabanın en ünlü cadısına götürmüştü.
Cadılar o sıralarda, insanlar için altın değerindeydi. Vampirlerin aksine insanlar cadıları seviyordu.
Cadı Miranda Whitehall, daha önce böyle bir şeye rastlanmadığından oldukça şaşırmış ve elini Anna'nın karnına koyduğu anda şimşek çarpmış gibi geri çekmişti.
Onlardan gitmesini isteyip bakmak istemediğini söylemişti.
Bebekleri için endişelenen Mark ve Anna ısrar etmiş, neyi olduğunu sormuştu.
Cadı ela gözlerini ikisi üzerinde dolaştırıp, "Bu bebek dünyaya ölüm ve kandan başka bir şey getirmeyecek. İçinde akıl almaz bir güç var. O... o ateşin ta kendisi olacak." diyip kendini odadan dışarı atmıştı.
Anna gülüp bunun ne kadar saçma olduğunu söylerken Mark onunla aynı fikirde değildi.
Ancak Anna onu ikna etmeyi başarmış normal bir hamilelikte olmayan bir büyüme hızıyla oğlunu doğurmuştu.
Herkes mutluydu, Soylu Tomlinson ailesinin ilk çocuğu oldukça ilgi görmüş ve sevilmişti.
Mark oğlunun ismini babasının ismi olan William koymuştu.
William, oldukça tatlı bir çocuk olmanın yanı sıra oldukça da yaramazdı. Evin içinde bin türlü takla atar anne ve babasını güldürmeyi başarırdı.
Anna, cadının dediği şeyleri bile unutmuştu. Onu çok seven bir kocası ve çok sevdiği de bir oğlu vardı, gerisi onun için önemli değildi.
William'ın tuhaf davranışları altı yaşındayken başlamıştı. Annesine ve babasına sesler duyduğunu söyleyip her gece ikisinin arasına kıvrılıp yatıyordu.
William gittikçe hırçın bir çocuğa dönüşürken Mark'ın aklını cadının dedikleri karıştırıyordu.
Oğlunu kontrol edemez olmuştu. Okulda çocuklara bulaşıp eşyalarını çalar, parçalar atardı ve geceleri kendi kendine konuşurdu. Hatta öyle ki, konuşma sesinden annesi ve babasını uyandırırdı.
Anna onun diğer her çocuk gibi hayali arkadaşlarının olduğunu savunurken Mark kontrolü ele almak istiyordu. Gelen şikayetler artmıştı. Asla yerinde durmuyor diğer çocuklara zarar veriyordu.
Sonra ortaya siyah depo çıktı.
Tomlinsonların evlerinin altında büyük bir bodrum vardı. Hem oldukça karanlık hem de ürkütücüydü.
Mark, William her yaramazlık yaptığında oraya kitlemeye başladı. Oğlunun karanlık korkusu ona yardımcı olmuştu.
William oraya girmemek için elinden gelen her şeyi yapıyordu.
Annesi ve babası ona yemek vermiyor, karanlık odada tek başına aklındaki seslerle yalnız bırakıyordu.
Tomlinson ailesi, bir tane çocuk daha isteyince William buna kesinlikle karşı çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devilish | Larry
Fanfiction"Louis," dedi Harry onu susturarak. "İstediğin zaman ışıkları söndür. Ben senin karanlığını da tanır ve severim." Vampir!Louis Vampir!Harry