Şans

185 20 15
                                    


"Bugün vital değerleri nasıl?"


"Oldukça iyi Bay Fernandes. Bazı değerler yüksekti ancak onlar da düzelmiş gibi görünüyor."




"Evet. Fark ettim." dedi safir saçlı, elindeki hasta dosyasını inceleyerek. Yanından ayrılan hemşireye teşekkür etmiş, bakışlarını dosyadan ayırmamıştı. Değerlerdeki en ufak oynamalara dahi dikkat ediyordu. Eksik bir durum arıyordu sanki. Beyaz önlüğünün yakasını düzeltti ve hastahanenin dehlizinde adımlarını atarken dosyayı okumayı sürdürdü. Yoğun bir odaklanma içinde gözleri kısılıp açılıyordu. Yürürken bir şeye takılıp düşmesi an meselesi gibiydi.



Ancak birisi buna engel oldu,


"Jellal, nereye?"


Ona seslenen kişiye doğru arkasına döndü. Odaklanması yarıda bölündüğü için huzursuzdu.

"Gray."


Gray hemen onu incelemişti. Jellal'in elinde tuttuğu dosyaya dikkat etti. Her gün elinde gezinen, artık ayırt edememenin imkansız olduğu dosya. "Erza'nın yanına gidiyorsun değil mi?" diye mırıldandı.


Dün incelemiştim ben de sonuçlarını." dedi. "Her şey normal gözüküyordu."




Jellal derin bir iç çekti. Gray de ona eşlik eder şekilde yürümeye başladıklarında dosyayı siyah saçlı adama uzatmıştı: "Tüm değerleri düzeldi ama," Gray tamamladı: "Uyanmıyor. Evet." İki aydır komada olan dostunun acısını yaşıyordu o da. Erza'yı hiç bu şekilde hayal edebileceğini düşünmezdi. Gözlerinin önünde çocukluğunu beraber geçirdiği, o kızıl saçlı kız canlanıyordu. Nazik, zeki ve kendinden emin küçük kız. Ne zaman birbirlerine ihtiyaç duysalar hiç düşünmeden yardıma koşan dostu.


Şimdi ise yardım etmek için onun sırasıydı ancak elinden hiçbir şey gelmiyordu. Jellal ile beraber çalıştıkları bu hastanede, her gün onlarca insana yardımcı olurken dostuna faydalı olamaması canını öylesine yakıyordu ki.



Sıkıntıyla yüzünü buruşturdu, "Anlamıyorum. Neredeyse iki buçuk ay olacak. Değerleri gayet iyi. Uyanması gerekiyordu."



Jellal "İki ay on beş gün." diye düzeltti önce. Sonrasında dişlerini sıktı ve "Uyanmıyor." diye tekrarladı. "Belki de baştan beri hata-" Gray onun söyleyeceklerini tahmin ederek anında itiraz etti: "Jellal biliyorsun. Çok kan kaybetmişti. Toparlanana kadar komada kalması tek seçenekti zaten. Vücudu toparlanana kadar en azından." Çözüm arar gibi başını iki yana salladı, "Hiç tepki vermiyor mu? Ben yanına gireli iki hafta oluyor." Safir saçlı, olumsuz anlamda mırıltılar çıkardı:




"Her şeyi denedim. Sevdiği her şey. Herhangi biri... En ufak hareket yok."




İstedikleri yere ulaşıp adımları durulduğunda, Gray önündeki kapıya baktı. Erza'nın yattığı oda. Gün içinde yalnızca bir kişinin girmesine izin veriliyordu. Şu ana kadar kendisi de dahil olmak üzere tüm dostları bir iki defa yanına girme şansı bulmuş, son zamanlarda ise kimse bu şanslarını Jellal'e vermek konusunda itirazcı olmamıştı.




Safir saçlı olan, kapı ile bakıştı ve gözlerini yine Gray'e getirdi, "Mira, Laxus, Natsu, Lucy hiçbirine tepki vermedi şu ana kadar. Kimseye." Dudaklarını yaladı ve "Bana da." diye söyledi.



Jellal, o gün odaya giren kişi kendisi olsun veya olmasın her an buradaydı. Hastası olmadığı anlarda, mola zamanlarında. İçeri girebilmesi önemli değildi onun için, gerekirse kapının önünde beklerdi. Her gün detaylıca dosyaları takip ediyordu. Odaya girdiğinde ise kalabileceği en fazla süreyi saniyesine kadar kullanarak kızıl saçlı kadınla konuşuyordu. Ama bu da basit bir monologun önüne geçmiyordu işte.




AvukatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin