Sadece Unut

779 69 63
                                    


Erza içinden "Az önce neler oldu?" diyerek kahrediyordu. Çıkmaza girmişti, ne yapacağı hakkında ise en ufak fikri yoktu.


Jellal'in bakışlarını kaçırmasını beklemişti ama soğuk bakışlar o kadar yoğundu ki yıllar boyunca orda kalabilir gibiydiler. Erza başka zaman olsa, onun bu tutumunu çok haşin bulabilirdi ama kendisinin de bir farkı olmadığı gerçeği yüzüne çarpıyordu. İşin garip tarafı, sanki onu orada tutan bir güç vardı. Ne zaman gözlerini onun gözlerinden kaçırmak istese, sessizliği keskin bir kılıç gibi bölüp bir şeyler söylemeyi arzulasa da yapamıyordu."Bir bataklıktan farksız." diye içinden geçirdi. Bulunduğu durumlara değişik benzetmeler yapmak onu rahatlatırdı. Ama bu sefer bunun bile pek bir etkisi olduğu söylenemezdi.


 
Aklından geçen düşünceler ile tarif edemediği garip his, aynı bir bomba gibi birleştiğinde onu orda tutan o güç ne kadar kuvvetli olursa olsun çatlaklar aldı ve adeta parçalandı. Bir anda gerçekleşti her şey. Bakışlarını kaçırmasına engel olan o his kaybolunca ani bir hareketle başını çevirdi. Utancını simgelercesine eliyle yüzünü gölgelemişti. O bataklığa benzettiği bakışların yoğunluğundan kurtulmuştu belki ama şimdi de durdurulamaz bir utanç duyuyordu:




"Üzgünüm."



Ağzından ilk çıkanın bu olması onu da şaşırtmıştı. Ne denildiği dahi duyulmayacak bir şeyler fısıldamıştı kendi kendine.



Jellal'in bakışlarının üzerinden çekildiğini ona bakmadan bile anlayabilirdi. "Ne yaptık biz?" dedi iç sesi gerçekliğe iyice dönerek. İçine oturan dalgalanmalar, "Sen onun avukatısın!" diye çınlıyordu. Doğrusu ne olduğunu çözemiyordu bile, olanlar yaşanırken mantık kavramına oturtacak kadar bilinçli değildi sanki. Ama olmasını isteyecek kadar da bilinçliydi. Anlam veremiyordu.


Jellal'in bir şeyler demesini bekledi ama genç adam sessizdi. Onun yerine bir şeyler söylemek istedi, atıldı garip bir panikle: "Kesinlikle bir hataydı." tek nefeste soluklanmadan konuştu: "Nasıl olduğunu bilmiyorum." Bedenine biraz olsun merhamet ettiğini belli edercesine nefesini bıraktı.


Gerildiğinde eli ensesine doğru uzanırdı. Oraya doğru getirdi bir elini ağır hareketler eşliğinde. Bir anda Jellal'in sesini duyduğunda ise bütün dikkatini ona verdi.



"Benim hatam." demişti safir saçlı. Jellal'in havayla karışık derin sesini dinledi: "Senin sert prensiblerin olduğunu biliyorum."



"Bu bir saçmalıktı."




Jellal'in sözlerini takip eden güçsüz gülüşünü duyduğunda canının acıdığını hissetti.



Neden?



İçinde garip bir huzursuzluk vardı. O güçsüz gülüş zoruna gitmiş gibiydi. Az önce kendisinin söylediği sözleri Jellal'den duymak daha farklı hissettiriyordu. "Evet tam bir saçmalık." dedi içinden. Kendi kendine Jellal'e meydan okuyordu. Hiçbir anlamı olmayan safça bir meydan okumaydı bu.





"Unutalım." diye mırıldandı.



Jellal de sakin bir mırıltıyla onaylamıştı. Dışarıdan oldukça rahat, kendine güveni fazlasıyla olan bu adamın, şu an önünde sarhoş olmuşçasına tuhaf davranışlarının yanı sıra ciddi hâlinin dengesizliği Erza'yı şaşırttı. Ancak o da tepki veremeyecek kadar yorgundu.



Söyleyecek bir şeyler ararken birinin onu
burdan kurtarması için neler verebileceğini düşündü. O anda kapı açıldığında ise hayatının tüm şansını belki de orada kullanmış olabileceğini anladı.

AvukatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin