Erza'nın dinledikleri ile gözleri büyürken "Nasıl?" diyebildi. Jellal "benim dünyama hoş geldin" dercesine ona bakınca duyduklarına inanmak istemez hâlde elini alnına götürüp gözlerini kapatmıştı.Karşı tarafın konuşmalarını uzun sayılabilecek bir süre dinlediler. Zihinlerinde bir şeyler oluşmaya başlıyordu. En azından buraya gelmeleri boş değildi artık. Ancak tam o sırada Alec isimli adamın sesi duyuldu cihazlarından: "Erza mı?" Belli ki ses sadece cihaza yakın olduğu için gelmişti çünkü diğerleri onu umursamış gibi görünmüyordu. En başından beri konuşmaya dahil olamayan bu sarhoş adamı kendi haline bırakmışlardı anlaşılan.
Kalın ses yinelemişti: "Ama sanırım avukatı da olmayacak, kabul edeceğini sanmıyorum. Bu sadece aldığımız gizli bir bilgi."
Erza rahatlayarak toparlandı uzun bir aradan sonra. Onun adı ağızlarından çıktığından beri gergindi. "En azından sadece bir ihtimal olarak görüyorlar. Bu bizim için yeterli." Dedi içinden. Fazla olumlu düşünüp düşünmediğini ise bilemiyordu.
Bir başka titreşim yayıldı: "Benim için fark etmez. Elimizde yeterli kanıt var. Kayıt ve diğer destekleyici görseller ile ilgili oynamalar da yapılmıştı zaten." Ardından derin bir soluk: "Jellal Fernandes'in dışarı çıkmasını istemiyorum." Erza, yanındaki safir saçlıya dönerken yeni bir ipucu yakalamış gibiydiler. "Video? Belki fotoğraf?" dedi Jellal'den bir şeyler çıkarmasını umarak. Genç adam bir şey söylemedi, Erza'dan farksız şekilde onun da düşünür bir hâli vardı.
"O adamın ordan çıkmasına izin vermem. Ayrıca birden fazla avukatı bu davaya yönelttim." Adamın sesi emir verir bir hâle bürünürken "Videolar güçlü kanıt oluşturmasına rağmen sahteliği belli olabilir. Tanıklarla işi sağlamlaştır." Demişti. "Tanıklarımız güçlü değil üstelik onlara asla güven olmaz. Her zaman kendi kanıtlarımızı oluşturmak en iyisi."
Ekledi hiç beklemeden: "Ancak avukatı olma olasılığı hâlâ var ve eğer böyle bir durum varsa-"
Bir anda sesler tamamen kesildiğinde kulaklıkları çıkardılar. Rahatsız edici boğuk ses kulaklarını acıtmıştı. Jellal adamın söylediklerini düşünürken "Tam yerinde ses kesildi." diye lanet etti. Erza'ya gözlerini çevirmişti: "O adam onu yakasından çıkartmış olabilir mi?" Kızıl saçlı da kurcalıyordu. "Diğerleri onu umursamadılar bile, fazlasıyla sarhoş." dedi. "Fark ettiğini sanmıyorum."
Ne olduğunu anlamaya çalışırken arkalarından onlara yaklaşan adamdan ise habersizlerdi. Bir anda belirmiş, üstlerine doğru yürüyen o belirsiz silüetin varlığını hissedemediler. Ta ki Erza daha fark edemeden Jellal harekete geçene kadar. Anında arkasına dönüp onlara yaklaşan gölgeye yumruğunu savururken bu adamı anında tanımıştı.
Belirsiz silüet, Jellal'in yumruğuyla sendeledi. Çehresi Erza'ya dönüktü.
O silüet belirginleşti ağır ağır. Erza ise onu anında tanıdı. Kanındaki adrenalin vücuduna tesir etmeye devam ederken "Alec." Diye mırıldandı. Cihazı yerleştirdiği bu hayli çakırkeyif adamın yanlarına kadar gelmesi yetmezmiş gibi kulaklıklardan dolayı gelişini de geç fark etmişlerdi.
Jellal, konuşmasına dahi fırsat vermeyerek adamı yakasından tutup kaldırdı. Sonrasında cihazın hâlâ yerinde olduğunu görüp aldı onu ceketinden. Onca yıl yaşadıkları ve bu gece içinde biriken öfke, kaynayan damlalara dönüşürken adamda gezinen bakışları sarsıcı birer silaha bürünüyordu. Göz rengi açılıp maviden griye doğru kaydığında, bu ışık yansımalarını andıran bir sahneden farksızdı.